‘Hrant Dink Cinayetinde Ergenekon’u Aşan Yapı ile Karşı Karşıyayız’

[ A+ ] /[ A- ]

Uygar GÜLTEKİN
DİHA

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in katledilmesinin üzerinden 3 yıl geçti. Dink cinayeti davası ise 2 buçuk yıldır görülmeye devam ediyor.

Dink ailesi avukatı Fethiye Çetin, davanın başladığı yerde olduğunu belirterek, “Ergenekon’u aşan bir yapı ile karşı karşıyayız. Hrant’ın ölümü Rahip Santoro cinayeti ve Zirve katliamı Kafes Eylem Planı’nın parçası birer operasyondu. Bu yapıya ulaşırsak Türkiye’de pek çok sorun çözülebilecek” dedi.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in katledilmesinin üzerinden 3 yıl geçti. Hrant Dink, 19 Ocak 2007 tarihinde gazetesinin önünde sırtından kurşunlanarak katledilmesinin üzerinden saatler geçe, Ogün Samast katillerin tetikçisi olarak davada yargılanmaya başladı. Ogün Samast’ın yakalandığı gün Türk bayrağı arkasında karakolda çekilmiş fotoğrafları da basına yansıdı. Görevliler hakkında fotoğrafları basına sızdırmaktan dava açıldı ancak beraat ettiler.

Ramazan Akyürek, bu göreve atanmadan önce, Trabzon Emniyet Müdürü idi ve Erhan Tuncel’i yardımcı istihbarat elemanı olarak istihdam eden kurumun başındaydı. Mayıs 2006’da Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı görevine atandı. Cinayetle ilgili tüm gelişmelere başından beri vakıf olan Ramazan Akyürek, 2006 Ekim ayında sürecin gerginliğinin farkında olarak 81 ilin istihbarat şube müdürlüklerine Ermenilerin ve Ermeni kurumlarının güvenliği konusunda daha dikkatli olunması için yazı yazmıştı. Meclis İnsan Hakları Komisyonuna verdiği ifadede, o dönem çeşitli illerden bu tür bilgilerin kendilerine ulaştığını da ifade eden Ramazan Akyürek’in bu bilgileri neden değerlendirmediği ve görevini yapmadığı sorusu da cevapsız kaldı. Başbakanlık müfettişleri de, İstihbarat Daire Başkanlığı’nın sürecin kontrol edilmesinde, gerekli değerlendirmeyi yaparak bir operasyon başlatılması ve/veya Hrant Dink’e yönelik koruma önlemlerinin alınması konularında gerekeni yapmadığı için görevini ihmal ettiği kanaatindeydi.

Dink’in öldürüleceğini İstanbul Emniyeti de Trabzon Emniyeti de biliyordu

Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü tarafından 17 Şubat 2006 tarihli, Hrant Dink’in Yasin Hayal tarafından öldürüleceği bilgisini içeren yazı İstanbul Emniyet Müdürlüğüne gönderildi. Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Engin Dinç, verdiği ifadelerde, bu yazının hemen ardından İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler’i telefonla arayarak bizzat görüştüğünü ve konunun önemi hakkında bilgi verdiğini söyledi. 17 Şubat 2006 tarihli yazı, bütün istihbarı bilgilerin toplandığı yer olan İstihbarat Daire Başkanlığına da gönderilmişti.

‘Davada başladığımız yerdeyiz’

2 Temmuz 2007 tarihinde görülmeye başlanan Hrant Dink cinayeti davası bir yılı geride bıraktı. Beşiktaş Adliyesi İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden davada, şu ana kadar 11 duruşma görüldü. Dava süreci boyunca özellikle Hrant Dink’in “Tehdit edildim” dediği İstanbul Valiliği’nde hangi istihbaratçılarla görüştüğü yönünde bilgi mahkemeye ulaşmadı. Davanın sanıkları mahkemelerde Dink ailesine küfürler yağdırdı, hakaretler etti. Taleplerin çoğu yanıtsız kaldı. Devlet görevlileri hakkında açılan davalarda ise kayda değer hiç bir sonuca ulaşılamadı. Davanın 12. duruşmasına 8 Şubat 2010 tarihinde devam edilecek. Tüm gelişmeleri değerlendirerek ve dava süreciyle ilgili bir rapor hazırlayan Dink ailesi avukatlarından Fethiye Çetin, davanın başladığı yerde olduğunu söyledi. Çetin,”Kısa sürede tetikçi ve arkadaşları yakalandı. Sanki bir irade orda sınırı çizdi. O sınırı zorlamamıza rağmen bir türlü aşamıyoruz. ‘Hrant’ın katilleri bunlardır bunlarla yetineceksiniz’ dendi” diye konuştu. Hrant Dink cinayetini üç beş kişinin işlediği bir cinayet olmadığını herkesin bildiğini ifade eden Çetin, “Organizeli ve iyi planlanmış bir cinayet süreci. Bu cinayetin bir hazırlık süreci var. Aleyhine bir kamuoyu oluşturulma, medyada kampanaya yürütme süreci var. Bunun ardından cinayet var. Cinayetin ardından hedefi saptıracak açıklamalar var. Delillerin karartılması var. Bütün bunlar son derece örgütlü ve organizeli bir yapı. Biz bu örgütün sadece en son halkası yani tetikçilerini görebiliyoruz. Bu örgütü açığa çıkartmak için bu sürecin tümüyle tek elden yürütülerek açığa çıkartılması gerekiyor” diye kaydetti.

‘Sorumlular neden yargılanmadığı cevabını verirsek gerçek failler ortaya çıkacak’

Cinayetle ilgili davanın parçalara bölündüğünü, soruşturmaların birbirinden kopuk parçalar halinde yürütülerek etkisizleştiğini ve sona erdiğini söyleyen Çetin, şunları ifade etti: “Çok açık ortaya çıktı ki, bu devletin bütün istihbarat kurumları Hrant Dink’i izliyordu. Hrant Dink’i öldürecek olanları da izliyordu. Ne yazık ki hiç bir önlem alınmıyor. Devletin birbiri ile kavgalı kurumlarının çok uyum içinde olduğu görülüyor. Cinayetle ilgili bu kadar çok belge varken neden önlenemedi? Sorumlular neden yargılanamıyor? İşte bunun cevabı verildiğinde gerçek failler ortaya çıkacak.” Sürecin başlangıcının Hrant Dink’in İstanbul’da Valiliğe çağrıldığı ve kendisinin tehdit edildiğini söylediği dönem olduğunu belirten Çetin, “Dink Vali Yardımcısı ile görüşmeye gittiğinde yanında iki tane istihbarat görevlisi daha vardı. Dink bu görüşmeyi ‘Beni tehdit ettiler’ diye algılamıştı. Mahkemeye bu kişiler kim diye sorduk başka cevaplar verdiler, kimlikleri yoktu gelen cevapta. Mahkeme bunu burada bıraktı ve cinayetin başlangıç ayağını kaybettik” dedi.

‘Ergenekon’u aşan bir yapı var burada’

Cinayetin devlet ayaklarının da ortaya çıktığına dikkat çeken Çetin, “Erhan Tuncel vasıtası ile polis izliyormuş. Yasin Hayal’i izliyormuş. Coşkun İğici vasıtasıyla Jandarma izliyormuş. Jandarma’nın Trabzon’un küçücük beldesi olan Pelitli’de 6 kayıtlı haber elemanı varmış ve hepsi Yasin Hayal’i tanıyormuş. Demek ki Jandarma Emniyet İstanbul Emniyeti bu davanın içinde ama bunlar kabul edilmedi” diye belirtti. Davanın bu yolla çözülemeyeceğini söyleyen Çetin, “Ergenekon’u aşan bir yapı var burada. Hrant Dink cinayeti bunu aşan yapıya bizi götürecek. Bu yapı ortaya çıkarsa çok şey değişir. Bir takım yapılar tasfiye edilecektir” diye kaydetti.

‘Dink ve Santoro cinayeti ile Zirve katliamı Kafes Eylem Planı’nda’

Son dönemde ortaya çıkan “Kafes Eylem Planı”nda azınlıklara yönelik pek çok olayın “Operasyon” diye adlandırıldığına dikkat çeken Çetin, son olarak şunları dile getirdi: “Görüyoruz ki bu ülkenin azınlıklarına gayrimüslimlerine yönelik bir takım eylemler planlanıyor. Ve bu eylemler vasıtasıyla da AKP Hükümeti iç ve dış kamuoyunda yıpratılmaya çalışılıyor. Basından izlediğimiz kadarıyla bu. Çünkü soruşturma henüz gizli, henüz tam anlamıyla bilemiyoruz. Orada Hrant Dink cinayetinden Malatya Zirve Katliamı ve Rahip Santoro cinayetleriyle birlikte operasyon olarak söz ediliyor. Çok ilginç, Hrant Dink cinayeti operasyonu. Operasyon belli bir sonuç elde etmek için birtakım eylemler, işlemlerdir. Bunu yazan kişiler Hrant Dink cinayetinin bir operasyon olduğunu biliyorlar. Altında imzaları var. Hatta en önemlisi bu eylem planını taraf eden daha üst düzey bir görevli var. Bunlar ortaya çıkarılmalı. Bu hükümetin görevi bu. Çünkü buradaki görevliler bir biçimde bu devletin memurlarıdırlar ve hükümette bu konuda gereğini yapmalıdır. Bütün bunlar açığa çıkarılmazsa pek çok şey karanlıkta kalacak.”