19 Ocak 2011 Basın Açıklaması

[ A+ ] /[ A- ]

Hrant’ın açtığı yolda ilerleyen, onun derdini, fikirlerini ve mücadelesini sırtlayan dostlar. . . Hepiniz hoşgeldiniz!

Bugün Hrant Dink’in katledildiği 19 Ocak 2007’nin 4. Yılını yaşıyoruz. Bu 4 yıldır süren adalet talebimize devletten aldığımız yanıt: “Bu sayılmaz, bunu unutalım” oldu. Ama şu iyi bilinsin ki biz Hrant’ın katledilişini toplumsal bellek yitiminin kurbanı etmeyeceğiz. Bu siyasi cinayetin şahidi nesiller olarak bu olayın gerçek faillerini yargılayacak ve onlardan bunun hesabını mutlaka soracağız.

Katil kim?

Uğur Kaymaz’ı yaşından fazla kurşunla, Ceylan Önkol’u sahibinin bir türlü bulunamadığı havan topuyla, Metin Göktepe, Engin Çeber, Alaattin Karadağ, Aydın Erdem, Şerzan Kurt ve daha nicesini polis şiddeti ve işkenceyle katleden, binlercesini gözaltında kaybeden devlet ve devletin paramiliter güçleriydi.

Katil kim?

5 yıl öncesine, Hrant’ın katledilişi öncesine dönelim. Dönemin AKP’li İçişleri Bakanı Cemil Çiçek, Ermeni Soykırımı ile ilgili konferansı düzenleyenler hakkında meclis kürsüsünden adeta “ölüm fetvası” veriyordu. Bir taraftan Hrant hakkında 301. Maddeden “türklüğü aşağılamak” suçundan dava açılıyor diğer taraftan tetikçi gazeteler ve gazeteciler “Susturun şu Ermeniyi!”, “Kim bu Ermeni?!” diye çığırıtkanlık yapıyor, ırkçılık kusuyor, katliam için gereken ortam hazırlıyordu.

Katil kim?

Egemen sınıfların tarih kadar eski karanlık senaryosu valilik binasında bir kez daha yazılmaya devam ediyordu. Dönemin kontrgerilla örgütü JITEM’in kurucusu Veli Küçük Hrant’ın mahkemesini izlerken, İstanbul Vali yardımcısının odasında iki MİT görevlisi Hrant Dink’e, dışarıda, kendilerinin de mani olamayacakları bazı kötü niyetli insanların olduğunu, “istenmeyen bir tatsızlığın” yaşanmaması adına çalışmalarını biraz” ehlileştirmesinin” “kendisi için iyi olacağına” dair nasihatlerini dillendiriyor, yani Hrant’a aba altından sopa gösteriyordu. Fakat Hrant tüm bunları bizlere aktararak “ehlileştirilemeyeceğini”, baskılara boyun eğmeyeceğini gösterdi.

Katil kim?

“Bir gece ansızın gelebiliriz” ve“Hrant Dink bundan sonra bütün öfkemizin ve nefretimizin hedefidir, hedefimizdir” diye Agos Gazetesi önüne gelen, gözlerini kan, nefret ve intikam bürümüş güruh bizlere hiç yabancı değildi. Biz onları Sivas’tan, Maraş’tan, Beyazıt Meydan’ından tanıyorduk ve işte yine orada, Agos’un önündeydiler.

Katil kim?

Tarih 19 Ocak 2007’yi gösterdiğinde senaryoya TC devletinin tornasından çıkmış olan “17” yaşındaki o tetikçi girdi ve Türkiye sol tarihinde yapılan bütün katliamlarda olduğu gibi Hrant’ı korkakça arkasından vurdu. Ardından dönemin emniyet müdürü Celalettin Cerrah olayın siyasi ve örgütlü bir boyutunun olmadığını “basit milliyetçi duygularla işlenmiş bir cinayet” olduğunu söylüyordu.

Doğru basittir, tarihleri kan ve tarihleri katilam ve soykırım olanlar için bu cinayet basittir.

Burada Hrant Dink’e yapılan saldırı sadece ona değil; Hrant Dink nezninde bu topraklarda yaşayan tüm halklara yapılmış bir saldırıdır.
Takip eden bu 4 yıllık süreçte yapılması son derece zaruri olan soruşturmalar devlet ve onun yürütme organı AKP tarafından engellendi. Bugün devletin her zaman kullanmaktan çekinmediği şiddetini hükümet kendine has bir üslupla yönetmeye ve öğrencilere, emekçilere, devrimcilere, kadınlara saldırmaya devam ediyor.

Aynı katil Bursa’da 19 maden işçisini, Tuzla tersanelerindeki 131 işçiyi “iş kazası” diyerek katletti. Direnişteki tekel, UPS ve itfaiye işçilerine saldırdı. Üniversitelerde, liselerde hakkını arayanların karşısına çıktı. Kimi zaman cop, kimi zaman tekme, kimi zaman kurşun oldu. Mecliste, fabrikada, sokakta, okulda her yerde kendini farklı yüzlerle gösterdi.

Bu katliamların gerçek failleri, sözümüz size: bu ırkçı, katliamcı düzeniniz bizi ezip geçemedi; bizi aynılaştıramadı. Biz farklılıklarımızla, biz anadillerimizle, biz kültürlerimizle varız ve buradayız. Derdimiz kendi tornanızdan çıkardığınız o tetikçi değil, sizsiniz! Sizin o zorbalıklar üreten düzeninizi yıkıp o potansiyel tetikçilerden birer insan yaratmaya kararlıyız!
Bu topraklarda yaşayan halklar olarak her türlü sömürü ve tahakküm biçimlerini ortadan kaldırmış bir Dünya tahayyülümüz olduğunu bir kez daha duyuruyoruz. Katlettiğiniz her emekçinin, her kadının, her öğrencinin, her devrimcinin, her masumun hesabını soracağız! Hrant’ın hesabını soracağız!

Şimdi Hrant kadar cesur olma zamanıdır!
Şimdi canımız pahasına olasa da halkların kardeşliğini haykırma zamanıdır!
Hepimiz Hrantız Hepimiz Ermeniyiz!
Yaşasın Halkların kardeşliği!

AKA-DER, Alınteri, BDP, BDSP, Devrimci Öğrenci Birliği, EHP, Ekim Gençliği, Emek Gençliği, EMEP, Emek ve Özgürlük Cephesi, ESP, Gençlik Muhalefeti, Kaldıraç, Nor Zartonk, Öğrenci Muhalefeti, Partizan, Sosyalist Demokrasi İçin Yeniyol, Sosyalist Parti, Sosyalist Umut, Yeni Demokrat Gençlik