Lanetli 301’e çözüm: havlu ve makyaj

[ A+ ] /[ A- ]

Baskın Oran
AGOS

Meşhur 301’i insan haklarını ihlal eden basit bir madde sanmayın. Çok daha ötesi: din ayrımcısı, ırk ayrımcısı ve bölücü bir madde. Öyle ki, kapatma davası derken AKP fena sıkıştı, havlu atıyor ve maddeyi makyajlıyor.

Önce havlu, sonra makyaj

1) Tasarıda, suçun kovuşturulması cumhurbaşkanının iznine bağlanıyor ki açılan dava sayısı azalabilsin. Şimşekler artık AKP yerine cumhurbaşkanına yönelecek.

2) “Suçun yabancı ülkede işlenmesi halinde cezanın üçte bir oranında artırılması” kaldırılıyor. Cezanın üst sınırı da 3’ten 2 yıla düşürülüyor ki, ertelenebilsin. Hep, mahkûmiyet sayısı azalsın diye.

Ama AKP maddeyi kaldırmıyor. “Aşağılamak” terimini de “hakaret etmek” biçimine dönüştürmüyor. Oysa mahkûmiyetlerin odak noktası bu son kertede bulanık terim. AKP iktidarı açıkça “Ne şiş yansın, ne kebap!” diyor. Hem maddeyi kaldırıp veya ciddi biçimde düzeltip “ulusalcı”ları başına bela etmeyecek, hem de birbiri ardına mahkûmiyetler gelmesin diye sivil toplumu uyutacak. Tam bir taşra kurnazlığı. Bunun Türkçe argoda karşılığı: Tüymek.

AKP hükümeti “Türklüğü aşağılamak”ı “Türk Milletini aşağılamak” yapıyor. Sanki Türklük ile Türk Milleti arasında fark var. Nasıl madde başlığındaki “Cumhuriyeti aşağılama” terimi “Türkiye Cumhuriyeti devletini aşağılama” biçimine sokulduysa, burada da aynen öyle yapılıyor.

Din ayrımcısı 301

Fakat asıl mesele havlu ve makyajda değil. Buradan “dincilik, ırkçılık ve bölücülük” faslına giriyoruz: “Türklük” ve “Türk milleti” bu memlekette yaşayan herkesi kapsamıyor. Daha önce de bin defa yazdım; “Türk” dediniz mi bu Müslüman-Türk’tür.

Malatya katliamı sanıklarına davacı avukatlar soruyor: “Durmadan Biz ve Onlar diyorsunuz. ‘Biz’ kim, ‘Onlar’ kim?”. Cevap: “Biz Türk’üz. Onlar Hıristiyan!”.

Hadi, bunlar sokaktan. Ama en seçkin 1930 Kemalistleri bile bu memlekette Millet-i Hakime (Müslüman) ideolojisi icabı gayrimüslimleri “Türk” saymıyor. Bu insanları ya Ermeni, Rum gibi adlı adınca anıyor yahut da kibarca “vatandaş” diyor. “Vatandaş, Türkçe Konuş!”u tanıdınız mı?

1940’lara kadar gayrimüslimlerimizi niye “Ecanip” (ecnebi) defterlerine kaydettik? Yüce Yargıtay 1971, 74 ve 75 kararlarında onlara niye “yabancı” dedi? 1988 “Sabotajlara Karşı Koruma Yönetmeliği”nde hangi grupların melanet yapabileceğini sayarken md.5/j niye “Memleket içindeki yerli yabancılar (Türk tebaalı)” diye saydı? İstanbul 2 Numaralı İdare Mahkemesi, 17.04.1996’da bir Rum vatandaş için niye “Yabancı uyruklu TC vatandaşı” terimini kullandı? 625 s. Kanun md.24/2 neden azınlık okulları müdür başyardımcısının “Türk asıllı ve TC uyruklu” olmasını şart koştu? 1960’ların sonundan itibaren Müslüman mallarına dokunmazken niye gayrimüslim vakıf mallarını gasp ettik? Ve 2002’den beri 4 kanun yenilediğimiz halde niye hâlâ bu malları geri vermiyoruz da yerine “kol saati” veriyoruz?

Hadi bütün bunları hallettik diyelim; şu anda ülkemizde ilaç için tek bir gayrimüslim diplomat, kaymakam, nüfus müdürü, polis memuru, MİT mensubu, vergi müdürü veya subay olmayışını ne yapacağız? Yattığın yer nur olsun be Nasrettin Hoca!

301. madde din ayrımcısıdır. Bilmeyen uyansın.

Irk ayrımcısı 301

2510 s. İskan Kanunu niye 6 kere “Türk ırkı” terimini kullandı? Niye 1940’ların sonuna kadar Avrupa’ya öğrenci gidebilmek için bile “Türk olmak”, “Türk soyundan olmak”, “Türk ırkından olmak” gerekiyordu? Niye Resmî Gazete’de yayımlanan yönetmelik (04.05.2004), vatandaşlık başvurusu yapanların “soy durumlarının araştırılması”nı istemekte? “Vatandaş, Türkçe konuş!” kampanyaları hem gayrimüslimlere hem Kürtlere yöneltilmedi mi?

Hazır yerine gelmişken: İçişleri Bakanı Meral Akşener “Ermeni Dölü” diyerek Ermenilere ve Kürtlere aynı anda hakaret etmişti; “Türk Milleti” bu iki grubu kapsıyordu da neden “Türklüğü aşağılamak”tan soruşturma bile açılmadı? Yoksa 301 yalnızca Müslüman-Türk’e hakaret, pardon, aşağılama durumları için çıkartılmış olmasın?

Şerafettin Elçi 22 ay bakanlık yaptı. O sırada “Türkiye’de Kürtler vardır, ben de Kürt’üm” dediği için 4 yıl 7 ay’a mahkûm edilerek fiilen 30 ay hapis yattı. Bu durumda Kürtler Türk mü? (bütün bu örnekler için bkz. Türkiye’de Azınlıklar kitabım, İletişim Y., 2008, s.89-95).

Bütün bunlardan sonra da “Türk”ün ve “Türk Milleti”nin etno-dinsel terimler olduğunu inkâr edecek miyiz?

Bölücülük’le bitirelim.

Ne bitirmesi yahu? Türkiye bitmiş; ne bitirmesi? Din ve ırk ayrımcısı bir maddeyi kaldırmamak ve hatta değiştirmemek için dokuz takla atan bir AKP iktidarı ve ondan bin beter CHP, MHP, DSP muhalefeti var. Bundan âlâ bölücülük duydunuz mu? Gayrimüslimleri ve Kürtleri “Türk Milleti” dışında bırakanlara bölücü demeyeceğiz de kime diyeceğiz?