6-7 Eylül Olaylarını Basın Nasıl Gördü?

[ A+ ] /[ A- ]

Elif AKGÜL
BiaNet

6-7 Eylül 1955’te başta Rumlar olmak üzere azınlıklara yönelik saldırılar İstanbul Ekspres’in ikinci baskısından sonra başladı. bianet olarak dönemin gazetelerini ve olayları aktarış biçimlerini derledik.

6 Eylül 1955’te saat 13.00’te radyo Selanik’te bir bomba patladığı haberini geçti. İstanbul Ekspres ise akşam baskısına “Atamızın evi bomba ile hasara uğradı” manşeti ile çıktı.

Ardından saat 19.00’da Pangaltı’da sahibi Rum olan Haylayf Pastanesi’ne başlayan 6-7 Eylül olaylarında 4 bin 214 ev, 1.004 işyeri, 73 kilise, bir sinagog, iki manastır, 26 okul ile aralarında fabrika, otel, bar gibi yerlerin bulunduğu 5 bin 317 mekân saldırıya uğradı.

Öldürülenlerin, yaralananların ve tecavüze uğrayanların sayısı ise muamma. Resmi rakamlara göre üç kişi öldü, 30 kişi yaralandı ve 60 kadın tecavüze uğradı. Resmi olmayan rakamlarsa bunlardan kat be kat fazla.

7 Eylül sabahı gazete manşetlerindeyse şunlar vardı:

Yeni Sabah: Halkı Galeyana Getirdi

Yeni Sabah gazetesi manşetten “Selanik’te Atatürk’ün evine atılan bomba halkı galeyana getirdi” diye yazdı.

Gazete yer alan haberin spotu şöyleydi:

“Taksim’de heyecanlı bir miting yapıldı. Bir kısım kiliselerde yangın çıktı. Rum mağazaları tahrip olundu.”

Haber için kullanılmış olan fotoğraflar ellerinde Türkiye bayrağı ve Kıbrıs Türk’tür yazısı bulunan kalabalıktı.

Zafer: İstanbul ve İzmir’de Örfi İdare

Zafer gazetesi manşette “Selanik’teki tecavüz hadisesi yüzünden” olduğunun altını çizerek İstanbul ve İzmir’de dün çok müessif kargaşalıklar oldu” yazdı. Zafer hemen haberin hemen yanında “Selanik’te Menfur bir tethiş hadisesi” başlığıyla bombalama olayına yer verdi:

“Atatürkün doğduğu evin yanındaki bahçede gece yarısı patlayan bir bomba evin pencerelerini ve konsoloshane camlarını hasara uğrattı.”

Gazete olaylarla ilgili fotoğraf kullanmazken Selanik’teki evin fotoğrafını kullandı.
Bu arada Milliyet gazetesi’nin 7 Eylül 1955 baskısının 7. sayfa 1. sütununda gazeteci Fehri Ersin “İlk tekme” başlığıyla olayları şöyle aktarıyordu:

“Taksim meydanı mahşeri bir manzara arz ediyor. Şehir Kulübünün karşısında bir Rum manavının önüne biriken topluluk ‘Bayrak, bayrak as’ diye ihtar ediyor. Dükkana bayrak asılmaması üzerine kepenklere ilk tekme iniyor. Bunu taş ve sopa darbeleri takip ediyor. Manav dükkanı beş dakika geçmeden bir harabeye dönüyor. Bunu Ankara bakkaliyesinin tahribi takip ediyor.

“… ‘Vili’ bayrak asarak dükkanını kurtarmak istiyor. Fakat bu hileye inanan kim? Onu takiben İnci, Franguli, Baylan Pastanesi, ‘Smart’, ‘Mtolo’, ‘Silvio’, ‘Osep’, ‘Daryo’ ve nihayet ‘Saray’ sineması, Atlantik, Orman’ın içi dışına geçiriliyor, lokanta, birahane, bar, meyhane, kumaşçı, parfümeri velhasıl, ne rast gelirse, taş, moloz, kereste ve kürek darbeleri altında tarumar ediliyor.

“Kısaca İstiklal Caddesi’nin sağlı sollu bütün Rum dükkanlarının içi dışarıya çıkmış. … Yerlerde buzdolaplarının, elektrik süpürgelerinin yanında pasta ve şekerlemeler. Silvio’nun, Osep’in kumaş, gömlek ve kravatlarının yanında, bir manav dükkanının artıklarını kucak kucağa, çamur ve pislik içinde ayaklar altında yüzerken görüyorsunuz.”

Bunun yanında aynı sayfada İbrahim Örs olaylara dair şunları aktarır:

“Dünkü hadiseler sırasında, bazı küstah Rum vatandaşları aleyhimize tezahürat yapma cesaretini göstermişlerdir. Bu arada Nişantaşı’nda oturan bir Rum, güçlükle linç edilmekten kurtarılmıştır.

“… Diğer bir vak’a da Sıraselviler’de cereyan etmiştir. Bu semtte oturan bir Rum da ‘Kıbrıs Türktür’ diyerek nümayiş yaparak evinin önünden geçmekte olan kalabalığa karşı penceresini açarak: ‘Kıbrıs Türk değil, komünisttir’ diye bağırmıştır. Polis memurları bu küstahı evinden alıp döğmeye kalkışan halkın elinden kurtarmak için bir hayli yorulmuşlardır.”

Ulus: İstanbul ve İzmir’de Örfi İdare

8 Eylül’de artık dönemin Rum gazeteleri yayınlarına ara vermek zorunda kalmışlardı. Mihail Vasiliadis bianet’e Apoyevmatini’nin nasıl Soveytler Birliği’nin konsolosluğu sayesinde zarar görmediğini anlatırken o kadar şanslı olmayan Embros, Tahidromos idarehaneleri dağıtılmış ve bu gazeteler bir süre yayın yapamamıştı.

“Sorumlular komünistler”

Hürriyet 3 Eylül’de manşetten “2057 yağma ve tahripçinin” yakalandığını duyururken bir sonraki gün şu manşetle basılır:

“Nümayiş gecesi tahrikat yapan otuzdan fazla komünist yakalandı”
Yakalananıp tutuklanan bu 45 kişinin arasında Aziz Nesin, Kemal Tahir, Hasan İzzettin Dinamo, Dr. Müeyyet ve Can Boratav, Dr. Hulusi Dosdoğru, Dr. Nihat Sargın, Asım Bezirci, Faik Muzaffer Amaç, Aslan Kaynardağ, İlhan Berktay gibi isimler de vardır, askeri mahkemede yargılanıp beraat ederler.

Ancak olaylardan komünistleri sorumlu tutma çabası gazetelerin iç sayfalarında da sürmektedir:

Milliyet’in 9 Eylül 1955 baskısındaki “Doğrusu Bu” kutusu ise şöyledir:
“6-7 Eylül gecesi, üç vilayetimizde, bilhassa İstanbul’da yapılan nümayişler bir kızılca kıyamet almıştı. Evet ‘kızıl’ca. Yüzlerini şanlı bayrağımızın rengiyle maskeleyen kızılların oyununa bir daha düşmeyelim. Aman ha!”

Hürriyet Gazetesi’nin 9 Eylül 1955 baskısının 5. sayfa 4. sütununda da “İzmir’de iki kızıl propagandacı yakayı ele verdi” başlıklı şu haber yer alır:

“Dün gece saat 23.00 sıralarında Fuarda alenen komünizm propagandası yapan iki kişi yakalanmıştır. Mehmet Yılmaz ve Nafiz Çepkez isimlerindeki bu kızıl uşakları Fuar dahilinde ve şehir içinde ayrı ayrı dolaşırlarken ‘yaşasın komünistler’ diye bağırmışlardır.

“… Mehmet ile Nafiz’in 6 Eylül gecesi yapılan nümayişlerle alakadar olup olmadıkları ayrıca tahkik edilmektedir.”

O dönemde Akşam Gazetesi yazı işleri müdürü olan Hıfzı Topuz Milliyet’e verdiği röportajda şunları söyler:

“Sabah erkenden askerler olaya müdahele etti. Ben de erkenden gazeteye gidip dün gece yaşanılanları haberleştirecektim. Tam o sırada valilikten gelen bir telefonla tüm gazeteler toplantıya çağırıldı. Akşam gazetesi yazı işleri müdürü olarak da toplantıya ben gittim. Adnan Menderes ve Celal Bayar’ın da katıldığı toplantıda Bayar acıklı bir sesle ‘Türkiye’nin kaderiyle oynayacak bir sabatojla karşı karşıyayız. Bu olayı komünistlerin yaptığını biliyoruz, hepsini tutuklayacağız’ dedi. Şoke olmuştum. Ben oradan çıkar çıkmaz da haber geldi zaten. Ne kadar komünist, solcu varsa tutuklanmaya başlamıştı.”

6-7 Eylül olaylarının ardından Sıkıyönetimin ilan edilmesi ise yine önce basını vurur. Gazeteler köşe yazıları sebebiyle kapanır, yazılar sansürlenir.