Kulaklar sağır, gözler kör!

[ A+ ] /[ A- ]

nuce_02112013-144343-1383396223.4

DİHA

Cumartesi Anneleri, adalet arayışlarının 449’uncu haftasında, 1995 yılında Yüksekova’da gözaltında kaybedilen Abdulkerim Yurtseven, Mikdat Özeken ve Münür Sarıtaş’ın akıbetini sordu. Eylemde konuşan Abdulkerim Yurtseven’in torunu Hüseyin Yurtseven, “Kulaklar neden sağır, gözler niye kör?” diye sorarak, “Dedemin mezarı olsun istiyorum. Bu dünyada da ahirette de elimiz sorumluların yakasında olacak” dedi.

Faili meçhul cinayetlere kurban giden yakınlarının faillerinin bulunması ve yargılanması için adalet arayışlarını sürdüren Cumartesi Anneleri, oturma eylemlerinin 449’uncusunda da Galatasaray Lisesi önünde biraraya geldi.

“Failler belli kayıplar nerede” pankartı açan anneler, oturma eylemlerinde yakınlarına ait fotoğraf ve kırmızı karanfiller taşıdı. Gezi protestoları sırasında Ankara’da polis kurşunu ile öldürülen Ethem Sarısülük’ün ailesinin de katıldığı eylemde, 27 Ekim 1995 tarihinde Yüksekova’da kaybedilen 73 yaşındaki Abdulkerim Yurtseven, 18 yaşındaki Mikdat Özeken ve 13 yaşındaki Münür Sarıtaş’ın akıbeti soruldu. Eylemde ilk olarak konuşan kayıp yakını Maside Ocak, Cumartesi insanlarından Hüseyin Karasu’nun geçtiğimiz hafta yaşamını yitirdiğini belirterek, “Cumartesi insanları ve anneleri onu asla unutmayacaktır” dedi. Ocak, ayrıca Şırnak’ın Silopi ilçesinde 20 yıl önce askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra kaybedilen 6 köylüye ilişkin Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında dönemin 23. Jandarma Sınır Tugay Komutanı Mete Sayar’ın da aralarında bulunduğu 6 asker hakkında açılan davanın ilk duruşmasının 5 Kasım’da Şırnak Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüleceği bilgisini verdi. Ocak görülecek davaya ilişkin duyarlılık çağrısında bulundu.

‘Dedemin mezarı olsun istiyorum’

Ardından 1994 yılında gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin’in kardeşi İrfan Bilgin konuştu. Kayıpların akıbetinin sorulması ve faillerinin yargılanması konusunda AKP hükümetini eleştiren Bilgin, şunları söyledi: “Bu hükümetten asla umutlu olmadım, çünkü dönüp baktığımızda, Roboski ve Gezi’de katledilenler, yine 12 yaşında 13 kurşunla öldürenler önümüzde duruyor. Biz bu vahşeti, daha da çoğalarak anlattığımızda, büyüyüp vicdanlara seslendiğimizde, birleşip çığ olduğumuzda umutlanacağım.” Bilgin’in ardından gözaltında kaybedilen Abdulkerim Yurtseven’in torunu Hüseyin Yurtseven söz alarak, “Dedem öldüğünde ben bir yaşındaydım. Bu mücadeleyi babamızdan nasıl devraldıysak bizden sonrakilere de öyle devredeceğiz” diye konuştu. “Kulaklar neden sağır, gözler niye kör?” diye soran Yurtseven, “Dedemin mezarı olsun istiyorum. Bu dünyada da ahirette de elimiz sorumluların yakasında olacak” diye belirtti.

‘İfadelere rağmen dava delil yetersizliğinden kapandı’

Yurtseven’in ardından haftanın açıklamasını İHD İstanbul Şubesi Cezaevi Komisyonu’ndan Zuhal Çıldır yaptı. Devlet tarafından gözaltına alınarak kaybedilenlerin aileleri, insan hakları savunucuları ve Cumartesi insanları olarak 449 haftadır Galatasaray’da olduklarını hatırlatan Çıldır, “Gözaltında kaybetme gerçeğini gündemde tutmak için dünyanın en uzun sivil itaatsizlik eylemlerinden birini gerçekleştiriyoruz” dedi. Çıldır, bu haftaki eylemde 1995 yılında Hakkari’nin Yüksekova ilçesi Komando Taburu’na götürülerek kaybedilen, Abdulkerim Yurtseven, Mikdat Özeken ve Münür Sarıtaş’ın akıbetini sormak için biraraya geldiklerini söyledi. Yurtseven, Özeken ve Sartaş’ın kaybedilmesi ile ilgili itirafçı Kahraman Bilgiç’in savcılığa ifade verdiğini ve yazdığı kitapta da olaydan bahsettiğini dile getiren Çıldır, Bilgiç’in ifadelerinde taburda görevli binbaşının talimatıyla köylüleri Ağaçlı köyü meydanında topladığını ve 3 köylüyü de arabaya bindirdiklerini, bu sırada ise darp ettikleri Abdulkerim Yurtseven’in yaşamını yitirdiğini belirttiğini hatırlattı. Tanıklara ve itiraflara rağmen sorumlular hakkında açılan davanın delil yetersizliğinden kesin beraatla sonuçlanmadığını belirten Çıldır, “AKP hükümeti, AİHM’e yaptığı savunmada suçu kabul etti. Etkin soruşturma yürüteceğini söyledi ama ancak üç köylünün akıbetini sorgulamak yerine, 12 yaşındaki Uğur Kaymaz’ı 13 kurşunla, 12 yaşındaki Ceylan’ı havan topluyla Roboski’de 13-14 yaşındaki çocukları savaş uçaklarından atılan bombalarla öldürdü” diye konuştu. Yurtseven, Özeken ve Sarıtaş’ın akıbetinden hala failleri yargı önüne çıkartmayan AKP’nin sorumlu olduğunu belirten Çıldır, mücadelelerinin tüm kayıpların akıbeti açığa çıkartılıncaya kadar süreceğini kaydetti.