Ankara’da Çin’i protesto eden Uygurlara otel önünde abluka

[ A+ ] /[ A- ]

Salih Gergerlioğlu

Toplama kamplarında olan ailelerinden haber almak isteyen Uygur Türklerinin Ankara’daki Çin Büyükelçiliği önünde yapmak istedikleri nöbet eylemine yönelik polis engeli bugün de devam etti.

Aralarında bir gün önce gözaltına alınıp bırakılan 4 Uygur Türkü’nün de olduğu bir grup Uygur’un konakladıkları otelden ayrılıp eylem alanına gitmelerine izin verilmedi.

Ayrıca Çin Büyükelçiliği önündeki Uygur eylemlerine katılmak için İstanbul, Kayseri ve Konya gibi farklı illerden Ankara’ya gelen 24 Uygur ise polis eşliğinde otogardan tekrar otobüse bindirilip zorla geri gönderildi.

‘Baskılara rağmen vazgeçmeyeceğiz’

Çin tarafından annesi toplama kamplarına gönderilmiş olan ve Türkiye’deki hukuk öğrenimini sürdüren eylemcilerden Jevlan Shirmehmet, 10 Uygur ile birlikte kaldıklarını otelin önünde yaklaşık 40 polis olduğunu söyledi. Shirmehmet, “Biz barışçıl protesto eylemi yaparken bizim eylem alanına gidişimiz bile engellendi” dedi.

Başlatmış oldukları “millet nöbeti”nin artık bütün dünyaya yayıldığını, farklı ülkelerdeki Uygurların da nöbetlere başladığını belirten Shirmehmet, baskılara rağmen vazgeçmeyi düşünmediklerini söyledi.

Shirmehmet, “Yakınlarımız toplama kamplarındayken, kadınlara sistematik tecavüz uygulanırken biz nasıl yerimizde durabiliriz” diye konuştu.

‘Polisin yaklaşımı insani değil, farklı yollar bulunabilir’

Türkiye’de akademik çalışmalar yaparken Çin tarafından “terörist” ilan edildiği için 22 yıldır doğduğu topraklara gidemeyen ve Dünya Uygur Kurultayı Genel Sekreteri Doç. Dr. Erkin Emet, Çin’in Türkiye hükümetine sürekli baskı uyguladığını ve Ankara’daki eylemcilerin İstanbul’a geri gönderilebileceklerini ifade etti.

Avrupa ülkelerinde de bu konuda eylem yapan Uygurların olduğunu ve Çin’in bu eylemlerin büyükelçilikleri önünde yapılmasına tepki gösterdiği için eylemler için farklı alanların belirlendiğini söyleyen Emet, Türkiye’de buna bile izin verilmediğini belirtti.

Emet, polisin Uygurların eylemlerini engellemeye yönelik tavrının insani olmadığını, yakınlarının hayatından endişe eden insanlara daha diyalog yoluyla yaklaşılması gerektiğini söyledi.