Cumartesi Anneleri Ermeni Aydınları da Andı

[ A+ ] /[ A- ]

Sesonline.net

Cumartesi Anneleri’nin İstanbul, Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirdikleri oturma eylemlerinin 317. haftasında 23 Nisan Çocuk Bayramı’na gönderme yapılarak, “çocukların kaybedildiği ve devlet güçlerinin kurşunlarıyla öldürüldüğü bir ülkede ’23 Nisan Çocuk Bayramı’nı kutlayamadıkları” vurgulandı. Cumartesi Anneleri kaybedilişlerinin 96. yıldönümünde, 24 Nisan 1915 sabahı İstanbul’da İttihat ve Terakki Hükümeti’nin emriyle gözaltına alınarak, geriye bir mezar taşı bile bırakmadan yok edilen Ermeni aydınları andı.

Eylemde ilk olarak 11 Mayıs 1994 yılında Kervankaya’da gözaltına alınarak kaybedilen Zeki Diril’in babası Apro Diril bir konuşma yaptı. Diril, ‘Keldanice’ yaptığı konuşmasında oğlu ve yeğeninin henüz çocukken gözaltına alınarak kaybedildiğini ve bir daha kendilerinden haber alınamadığını söyledi. Diril, “çocuğu ve yeğeninin akıbetinin aydınlatılması için yıllardır sürdürdükleri mücadelelerine de devam edeceklerini” söyledi.

Diril’in konuşmasının ardından İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, ‘Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon’ tarafından çocuklarla ilgili hazırlanan açıklamasını okuyan, Komisyon üyesi Besime Aksoy şunları ifade etti:

“Başbakan Erdoğan 23 Nisan Çocuk bayramı nedeniyle Türkiye’ye gelen çocukları kabulü sırasında, çocuklara; “Çocuk yaşında ağır işlerde çalıştırılan, hatta savaşlarda asker olarak kullanılan çocuklar olduğunu lütfen hatırınızdan çıkarmayın. Çocukluğunu yaşayamadan, büyüklerin savaşında anne babalarını, hatta kendi uzuvlarını kaybeden çocuklar olduğunu hatırlayın ve anne babalarınıza hatırlatın” dedi.

Kendisine buradan, devletin gücü ve sınırsız desteğiyle bebeklerin dahi aralarında olduğu onlarca çocuğun gözaltında kaybedildiğini hatırlatıyoruz.

Güvenlik güçlerinin silahlarından çıkan kurşunlarla, attıkları gaz bombalarıyla, döşedikleri mayınlarla çocukluğunu yaşayamadan öldürülen çocuklar olduğunu hatırlatıyoruz.

Annesini, babasını, kardeşlerini gözaltında, faili meçhul cinayetlerde yitirmiş yüzlerce çocuğun olduğunu hatırlatıyoruz.

…Bizler, Cumartesi Anneleri ve İnsan hakları savunucuları olarak bir kez daha Başbakan Erdoğan’a, gözaltında kaybedilen onlarca çocuğu hatırladığımızı, onları unutmadığımızı, katillerini koruyan, kollayan, asker, bürokrat, yargı mensubu ve siyasetçileri asla ve asla bağışlamayacağımızı, affetmeyeceğimizi buradan duyuruyoruz…”

“Karanlık Tarihinizle Yüzleşeceksiniz…”

Gözaltında kaybedilen İsmail Bahçeci’nin kardeşi Umut Bahçeci tarafından okunan, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, ‘Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon’ tarafından hazırlanan 1915’de kaybedilen Ermeni aydınlarla ilgili açıklamada ise, şu görüşler dile getirildi:

“Dünyada gözaltında kaybetmenin tarihi , Fransa’daki Alman İşgal Kuvvetleri Komutanlığı’nın “Gece ve Sis” adını verdiği kararnameye göre, tutukladığı binlerce Fransız direnişçiyi gece trenleriyle Almanya’ya götürmesi ve yok etmesiyle başlatılır. Oysa, gözaltında kaybetmenin tarihi, 96 yıl önce bu topraklarda başladı…

24 Nisan 1915’de İttihat ve Terakki hükümetinin emriyle İstanbul’da yaklaşık 220 Ermeni aydını evlerinden gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar, Ermeni toplumunun en saygın isimleri, kanaat önderleriydi. Milletvekilleri, aydınlar, yazarlar, şairler, müzikologlar, bilim insanları, hukukçular, hekimler, eczacılar bir gecede toplanıp haydarpaşa’dan trenlerle Anadolu’nun içlerine doğru yola çıkarıldı. Bir grup Ayaş’a, bir grup Çankırı’ya götürüldü. Bu insanlardan 139’u bir mezar taşları bile olmadan yok olup gittiler…

24 Nisan İstanbul tutuklamaları, Ermeni varlığına devlet eliyle son verilmesinin başlangıç noktası oldu. Önce kamuoyu oluşturabilecek, itiraz edebilecek Ermeni entelektüelleri susturuldu, sonra sistematik ve programlı bir yok etme politikası hayata geçirildi.

24 Nisan, bu topraklarda tektipleştirmenin, devlet eliyle yurttaşları kaybetmenin tarihi açısından önemli bir gündür.

24 Nisan’da gözaltında kaybedilen Ermeni aydınlar gerçeğiyle yüzleşmediğimiz için, bu topraklarda gözaltında kaybetme politikası devam etti.

Teşkilatı Mahsusa zihniyeti ile yüzleşmediğimiz için darbeci, katliamcı gelenek devam etti.

“İttihat ve Terakki iktidarının çok uluslu Osmanlı İmparatorluğunu Türkleştirme çabaları, tehcir ve kıyım yoluyla etnik arındırmanın bir yönü oluşturdu. Devleti yönetenler, 96 yıldır resmi inkarcılık üzerine inşa ettikleri politikaları ile gerçekleri gizleyebileceklerini düşündüler, düşünüyorlar…

Ermeni aydınlarımızın kaybedilişilerinin 96. yılında bir kez daha dillendiriyoruz;

Gerçeklerden kaçmak mümkün değildir. Bugün değilse yarın, yarın değilse, öbür gün ama mutlaka birgün yalanlarınızı kabullenmek zorunda kalacaksınız. Karanlık tarihinizle yüzleşeceksiniz.

Bizler, Galatasaray’dan; ‘geçmiş, bugünümüz, bugünümüz geleceğimizdir. Geçmişimizdeki utançlarımızdan kurtulmadan aydınlık bir gelecek kuramayız’ demeye devam edeceğiz…”