Demokratik taleplere canımız feda, ama…

[ A+ ] /[ A- ]

indir (1)

Birgün

ABD’nin Missouri eyaletinde Michael Brown isimli 18 yaşındaki siyahi gencin polis tarafından öldürülmesinin protestoları sürerken Ferguson yakınlarında bir sivil daha katledildi. Gösterilerin merkezi konumundaki Ferguson’a sadece birkaç kilometre uzakta yer alan bir bölgede polis, kendilerine bıçak çektiğini iddia ettiği 23 yaşındaki siyahi bir genci kurşunlayarak öldürdü. Bölgede yer alan polislerin ifadesine göre elinde bıçak olan ve Kajieme Powell isimli gencin, bütün uyarılara rağmen bıçağı bırakmadığı ve polislere “Vur beni, şimdi öldür” diye bağırdığı öne sürüldü. Polis Şefi Sam Dotson, Powell’ın bir marketten enerji içeceği ve kek tarzı bir yiyeceği bedelsiz aldığını, caddede bir geri bir ileri giderek, tutarsız davranışlar sergilediğini kaydetti. Dotson ayrıca bıçaklı kişinin, polis memurlarından birine 1 metreye kadar yaklaştığını belirtti.

Polis şefi, Powell’ı vuran polisleri ise “Eğer bir polisseniz ve biri size bıçakla birkaç metre yaklaşırsa kendinizi savunma ve koruma hakkınız doğar. Günün sonunda eve dönmek isteyen polis memurunun bu hareketini makul buluyorum” ifadeleriyle savundu. “En önemli şey polisin can güvenliği” diyen Dotson, bir anlamda bütün dünyadaki polisin düşünce yapısını da gözler önüne serdi. Bölge sakinleri ve kamuoyu ise polisinin bıçaklı kişiyi neden etkisiz hale getirmek için öldürmek yolunu seçtiğini eleştiriyor. Olayın görgü tanıklarından biri de “Polis bu kişiyi etkisiz hale getirmek için bacağından vurabilirdi. Öldürmesine gerek yoktu” dedi.

47 KİŞİ GÖZALTINDA

Ferguson’da halk 18 yaşındaki Michael Brown’un polis kurşunuyla öldürülmesini protesto etmeyi sürdürüyor. Gösteriler gün boyu barışçıl bir biçimde sürerken polis, geceye doğru eylemcilere yine müdahale etti. Kendilerine ‘idrar’ dolu şişeler atıldığı iddiasıyla göstericilerin arasına dalan polis bu kez biber gazı kullanmadı. Bunun yerine daha yakın teması tercih eden polisin 47 eylemciyi gözaltına aldığı duyuruldu. Missouri Otoyol Polis Komiseri Ronald Johnson, kendilerine şişe fırlatan göstericilere “Suçlular ve provakatörler” şeklinde bahsederken bazı kişilerin eyalet dışından gelip eylemlere katıldıklarını da öne sürdü. Öte yandan göstericilerin yanı sıra bölgede görev yapan gazetecilere de kötü muamelede bulunan polis, salı akşamı 3 gazeteciyi daha gözaltına aldı. Gazeteciler bir süre polis nezaretinde tutulduktan sonra serbest bırakıldı. Görgü tanıkları bazı polislerin hem halka hem de gazetecilere silah doğrultarak tehditler savurduklarını da söyledi.

Polis de aynı politikacı da

ABD’de 18 yaşındaki siyahi genç Michael Brown’ın vurulmasından sonra başlayan olaylarda polisin müdahalesi ve politikacıların açıklamaları ‘demokrasinin ve insan haklarının beşiği’ olmakla övünen ülkenin, diğerlerinden pek farkı olmadığını ortaya koydu.
Her kolluk kuvveti yapılanmasında olduğu gibi suçlu da olsa ‘elemanına’ ayrıcalık tanıyan polis teşkilatları, ABD’de de aynı yöntemi uyguladı. Brown’ı vuran polis memuru Darren Wilson, hiçbir şey yaşanmamış gibi görevine devam ederken yapılan baskılar sonucu sadece idari izne çıkartıldı. Oyları ateşleyen en önemli etken ise polisin, Brown’ın hırsızlık yaptığı görüntüleri medyaya servis etmesi oldu.

ŞİDDET MEŞRULAŞTIRILIYOR

Ferguson halkının haklı öfkesini biber gazı, ses bombası ve plastik mermilerle bitirmeye çalışan polis, bir yandan da uyguladığı şiddeti meşrulaştırmak için bilindik söylemleri kullandı: “Göstericilerin arasında marjinaller var. Polise molotof kokteyli ve taş atıyorlar.” Eyalet valisi de katil polis hakkında en ufak bir yorumda bulunmazken göstericilere “Çapulcu” ithamında bulundu. Polise karşı çoğunlukla iki ellerini havaya kaldırıp “Ellerim havada, beni vurma” diye haykıran eylemciler, sadece adalet arayışındayken ABD Adalet Bakanlığı’ndaki ufak bir yasayla askeri teçhizatla donatılan polis memurları ise ‘arkadaşlarını’ korumak için halka saldırdı.

SÖZDE HALKA HİZMET

Yine halkın öfkesini bir nebze olsun yumuşatmak için Missouri Otoyol Polisi’nin siyahi şefinin göreve getirilmesi de başarılı bir hamle olmadı. Zira polis şefi de çok farklı açıklamalarda bulunmadı: “Başka eyaletlerden gelip gösterilere katılanlar var. Üzerimize idrar atıyorlar. Aralarında marjinaller, provokatörler ve farklı örgütler var.” Brown’ın vurulmasından 11 gün sonra bir başka siyahi genç, Kajieme Powell’ın vurularak öldürülmesi sonrası polis tarafından yapılan yorum ise polisin ‘halka hizmet etmek ve korumak’ amacından uzun zaman önce vazgeçtiğini ortaya koydu: “Bir numaralı önceliğimiz polisin güvenliğini sağlamak. Eğer bir polisseniz ve biri size bıçakla birkaç metre yaklaşırsa kendinizi savunma ve koruma hakkınız doğar. Günün sonunda eve dönmek isteyen polis memurunun bu hareketini makul buluyorum.”