Direniş Sürecek

[ A+ ] /[ A- ]

ETHA

Taksimde direniş sürüyor. ETHA’ya konuşan eylemciler, direnişin süreceğini belirtti.

Nor Zartonk’tan Arno Kalaycı: Söylenecek tek şey var. Bu daha başlangıç, mücadeleye devam. Çünkü bugün Taksim’deyiz İstanbul’dayız, ülkenin geri kalanını da kurtarmamız gerekiyor. Yalnızca Taksim’in kurtuluşu kurtuluş değildir. Dört-beş gündür buradayız. Mahallelerimizin, sokaklarımızın, caddelerimizin, parklarımızın talan edilmesine karşı buradayız, burada olmaya devam edeceğiz.

Erdinç Gün: Türkiye gibi ülkelerde halk birinci sınıf iken yönetenler üçüncü sınıf zihniyete sahip olduğu için baskıcı bir zihniyet var. Hitler de halk oylamasıyla iktidara gelmişti. Hitler demokrasi diyerek milletin beynine işleyerek ikinci seçimleri kazandı. Sonra milyonlarca insanın katledilmesine neden olmuştu. Türkiye’de de 70-80 yaşındaki kadınlar polis tarafından darp ediliyor. İnsanlar sabaha karşı evlerinden alınıyor. En demokratik hakkı olan yeşillik alan için protesto yapmayı dahi yüzlerce-binlerce polisle bastırılıyor. Su birikir birikir ama bir yıkılmaya dursun onu tutma şansı yok, halk böyle bir şey. Bu olayların durulmasının tek bir şansı var. Halkın rahatlaması, ülkenin rahata huzura kavuşması için hükümetin en kısa sürede istifa etmesi lazım. Tıpkı Libya’da olduğu gibi. Tayyip Erdoğan’ın da en kısa zamanda istifa edip ülkeyi huzura kavuşturması gerekiyor.

Şennaz Uzun: İnsanların yeter sınırı vardır. AKP’nin, Tayyip Erdoğan’ın bunca baskısından sonra, halk kendisini ifade etmek ve yeter demek istedi. Bu duyguyla korku sınırını da aşıp bütün Türkiye’de tüm insanlar sokaklara döküldü. Bu da AKP istifa, hükümet istifa, Tayyip Erdoğan’ı istemiyoruz, Tayyip Erdoğan istifa noktasına gelen bir sonuç ortaya çıkardı. Bu da mutluluk verici, sevindirici bir durum. Herkes bir arada olursa, bir bütün olursa, taleplerimizi gerçekleştirebiliriz, hakkımızı alabiliriz. Hatta hükümeti istifaya bile sürükleyebiliriz duygusunu ilk defa yaşadım.

Ünal Kaplanoğlu: Demokrasi adına çok iyi bir olay. Biz, ailecek üç gündür buraya geliyoruz. Bugün zevkli bir şekilde geldik, mutluyuz. Halkın sokaklara çıkması gerekiyor. Çünkü Türkiye padişahlık gibi yönetiliyor. Halkın değerlerine saldırıda bulundular. Şuan çok güzel bir olay, Taksim Meydanı’nın ele geçirilmesi çok güzel.

İrfan Karakuş: Biz, İstanbul’a tatile geldik. Geldiğimiz günden bu yana polisler ile çatışma içerisindeyiz. Tatile mi geldik savaşa mı geldik onu bir türlü anlayamadık. Bu halkın buraya gelmesini tebrik ediyorum. Gerçekten beni umutlandırdı. Biz İstanbul’a altı kişi geldik. Olayların başlaması ile dört arkadaşımız geri döndü. Bir arkadaşım bana destek olmak amacıyla kaldı. Tayyip’in yaptığı politika Amerika politikasıdır. Görüş ayrılıkları olsa da herkes burada. Buradaki ilk günümüze çorba ve biber gazı ile başladık. Gaz bombası yedik. İsviçreli bir arkadaşımız yaralandı. Bunlar Tayyip’e teşekkür ederek ülkelerine dönüş yaptı. Sivil polisler bize “Siz niye katılıyorsunuz. Çıkın gidin buradan, bir siz eksiktiniz” dedi. Burada birlik olan herkes omuz omuza tek ses çıkarmalıdır. Buradan sonra Tayyip bitmiştir. Tayyip’in bitmesi halkın elindeydi. Çünkü halk direnişteydi. Faşist diktatör Tayyip Erdoğan medyaya baskı uyguluyor. Bazı Türk kanalları röportaj yapmak istiyorlar.

Murat Yıldırım: Dört-beş gün Gezi Parkı’nın AVM yapılması ili ilgili emekçilerin kitlenin tepkisi açığa çıktı. Tabi bunu aşan bir tablo var karşımızda. Buraya her kesimden insan geldi. Tepkileri hükümete karşı tepkiye dönüştü. Hükümetin istifasına yönelik sloganlar atılmaya başlandı. Bu da aslında sermaye hükümeti AKP’nin 10 yıldır uyguladığı sosyal yıkım politikalarının emekçilerde yarattığı tahribatın, etkisini gösteriyor. Bu etki bir yerde dışa vurması gerekiyordu, patlama noktasına dönüşmesi gerekiyordu. Gezi Parkı’na AVM yapılması da bunun bir göstergesi oldu. Bu süreç, AKP hükümetinin sermaye güçleri tarafından da çok beklenmedik bir süreç olarak açığa çıkmış oldu. Buradaki direnişe iradeye saldırmaları, hâlen de saldırmaları bunun bir göstergesi olarak karşımızda duruyor. Bu süreci güçlendirmemiz gerekir.

ESP İstanbul İl Başkanı Çiçek Otlu: Burayı direnişle, barikatlar kurularak kazandık. Bütün kitle AKP karşıtı, kitle bütün öfkesini, kinini, güzel günler görme inancını, devrime inancını bir anlamda gösterdi. Bütün emekçiler, işçiler, gençler, kadınlar uzun zamandır özgürlük istiyor. Biz bunu 2013 1 Mayısı’nı kutlarken Taksim alanına girmek için uğraştığımızda gördük. Arkasından peş peşe gelen yasaklarda gördük. Reyhanlı için ayağa kalkan üniversite öğrencileri bir yol gösterdi. Barikat kurularak, özellikle ODTÜ’nün direnme geleneği, barikat kurularak, direnilerek kazanılacağı gösterdi. Biz 1 Mayıs zamanı da dedik tüm yasaklar hükümsüz olduğunu. Şimdi AKP hükümetini ve faşist diktatörlüğe bir kez daha gösteriliyor. Bütün yasaklar hükümsüzdür. Bu ülkede özgürlük devrimle gelecektir. ESP üyeleri ile beraber dört gündür burada mücadele ediyoruz. Kazanan emekçilerdir. Kazanan ezilenlerdir. Yaşasın devrim ve sosyalizm.

SGDF MYK üyesi İnan Söker: AKP iktidara geldiği ve ustalık dönemi olarak nitelendirdiği zaman içerisinde işçilere, emekçilere ve kadınlara, biz gençlere yönelik saldırılarını kapsamlı bir şekilde büyütmeye başladı. Bunları üniversitelere yönelik saldırılarında da görebiliyoruz. 4+4+4 yasasında ve birçok alanda yaptığı uygulamalarla bunu görebiliyoruz. Taksim alanı da işçilerin, emekçilerin, gençlerin bir alanı, biz bu alanı her zaman savunduk. Bu alanı korumaya çalıştık. Bu alan için çarpışmalara girdik, çatıştık. 1 Mayıs’ta olduğu gibi, 6 Mayıs’ta olduğu gibi Deniz Gezmiş anmasında alana girmek için direndik ve aslında o günde yasağı fiili olarak kırdık, Dolmabahçe’ye kadar inmiştik. Bugün de buraya girdik. Üç günlük süren direniş içerisinde bizlerde yer aldık. Alanı savunduk, hep birlikte savunduk. Burada devrimcilerle, işçilerle, emekçilerle birlikte spor taraftarları ile birlikte bu alanı savunduk. Bu yasağı şu an deldik alana girdik. Alanı bırakmayacağız, burayı tutacağız. Bu Taksim ile başlayan direniş Türkiye geneline ve dünyaya yayılan bir direnişe çevrildi. Bir ayaklanmaya çevrildi. Biz mücadeleye devam edeceğiz. Daha buradayız, burada olmaya devam edeceğiz.

SDP Genel Başkan Yardımcısı Ufuk Göllü: Her şeyden önce Taksim direnişi Türkiye işçi sınıfının ezilenlerin tarihinde önemli bir yere sahip. 1 Mayıs’ta AKP iktidarı Taksim’i işçi sınıfına kapatmıştı. Bugün verilen mücadele ile Taksim Gezi Parkı’nda kentsel dönüşüm projesini protesto ile başlayan hareket AKP iktidarına karşı bir halk muhalefetine dönüştü. Devrimci bir halk hareketine dönüştü. Bu çok anlamlı ve önemli bir gelişme. 1 Mayıs’ın rövanşı işçiler emekçiler tarafından alınmış oldu. 1 Mayıs alanını işçi sınıfına, emekçileri kapatan AKP, bugün halkın yükselen muhalefeti işçilerin emekçilerin ezilenlerin haklı muhalefeti karşısında geri adım atmak zorunda kaldı. Bugün hükümet işçiler, emekçiler, ezilenler nezdinde teşhir olmuştur. AKP hükümetinin istifa etmesi Türkiye işçi sınıfına ve emekçilerin çıkarınadır. Bu hükümetin daha fazla devam etmesi işçi ve emekçilerin yaşamını daha da zorlaştırmaktadır. Hükümet bugün geri adım atarak ömrünü uzatmaya çalışmaktadır. Hükümetin sadece iflas eden Taksim politikası değildir. Suriye politikasıdır. Suriye ile savaşa giden hükümet özellikle son altı aylık uygulamalarında hızla savaş hükümetine dönüşmüştür. Her türlü hak arama her türlü özgürlük mücadelesi karşısında biber gazı ile simgeleşmiş, baskı ve zulüm politikası uygulamıştır. Biz SDP olarak bu politikaların karşısında bütün gücümüzle örgütlü şekilde yer aldık. 30’a yakın parti üyemiz Taksim Gezi Parkı direnişi sırasında devletin biber gazı ve şiddetine maruz kaldı. Yaralanan arkadaşlarımız oldu. Her şeyden önce taleplerimiz net. Birincisi Taksim üzerindeki yasaklar kalkmalıdır. İkincisi İçişleri Bakanı ve Vali istifa etmelidir. Üçüncüsü gözaltına alınan arkadaşlarımız serbest bırakılmalıdır. Dördüncüsü hükümet istifa etmelidir. Hükümetin istifası bizim için anlamlıdır, önemlidir. AKP hükümeti çoğunluğu temsil etmemektedir. Bu hükümet bir avuç iktidar odağının, bir avuç burjuva sınıfının ve onların temsilcisi olduğu emperyalizmi temsil ediyor. Biz bugün olduğu gibi yarında onlara karşı en etkili mücadeleyi vereceğiz.

Furkan Çelik: Bu basit bir meydan mücadelesi değildi veya devletin bir politikasına karşı mücadele değildi. Topyekûn devletin faşist tutumuna karşı bir direnişti. Aylardan beri ezilenlerin üzerindeki baskılar patlama noktasına dönüştü ve Taksim’de, Türkiye’de birçok yerinde insanlar sokaklara çıktı, artık direniş başlamış oldu. Bu yüzden bu direniş topyekûn sisteme karşı direniş olduğunu düşünüyorum. Yıllar sonra da örgütlü halkın sisteme karşı mücadelesi aynı şekilde devam etmeli. Böylece başarıya ulaşabiliriz. Yoksa sadece Taksim Meydanı’nı almak yeterli değil, sistemi topyekûn yenmek gerekir.