Ermeni Uzmanı Vekilden Katliam Masalları

[ A+ ] /[ A- ]

Sahag GÜRYAN
Agos Gazetesi

Yeni Ermeni uzmanı milletvekili Prof. Dr. Seyit Sertçelik’ten inciler: “Ermeniler kendilerine âşık bir millet, kendilerini çok seviyorlar. Biz de kendimizle gurur duyarız Türk olduğumuzdan dolayı. Ama Ermenilerdeki gurur duyma, aşk çok yersiz bir düzeyde. Bireysellik duyguları da son derece gelişmiş. Kurnaz millet ve iyi tüccarlar. Bireysellik duyguları geliştiğinden Amerikalı misyonerler bunları seçmiş. Hür yaşamayı isteyen bir milleti, bireysellik duygularından dolayı harekete geçirmek daha kolaydır!”

Haftasonu çıkan haberlerde görmüşsünüzdür, “Ermeni sorunu alanında uzman iki vekilimiz” var artık. Biri, MHP Kayseri milletvekili Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu; malum, hayâsız Ermenilerin iddialarına karşı göğsünü siper, saçını süpürge etmiş, Türk Tarih Kurumu eski başkanı. Diğeri ise Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Seyit Sertçelik’miş.

Tanımayız, ama araştırdık ve gördük ki, doktorasını Rusya’da yapmış olan Sertçelik, Ermenice bilen ilk Türk tarihçi olarak biliniyormuş. ‘Rus ve Ermeni Kaynakları Işığında Ermeni Sorununun Ortaya Çıkış Süreci, 1678-1914’ başlıklı bir kitabı varmış. Araştırmamızı biraz derinleştirince geçen Nisan ayında Ankara’daki İnsani Değerler Derneği’nde katılmış olduğu bir panelde ‘Ermeni sorunu’ üzerine yaptığı değerli sunumun videosunu izledik.

Sertçelik, konuşmasına “Ermeni Sorunu’nun Türkiye’de hiç bilinmeyen yönleri üzerinde duracağını” belirterek başlıyor. Sözü ona bırakmadan önce, Türkiye’de resmi tarihçilerin, yakın tarihin tabu meselelerine ilişkin genel yaklaşımlarını kısaca hatırlatmakta yarar var. İlki kafa bulandırmak; “Meselenin tarihsel kökenine iniyorum” deyip, örneğin 1915-17 arasında Anadolu’da yaşanmış bir felaketin köklerini 1600’lerin İran’ında aramak. İkincisi, suçu mağdura atmak, “Ermeniler teröristti. Bir milyon Müslüman katlettiler!” demek. Üçüncüsü, inkâr etmek; misal, “Soykırım yapmadık” demek. Sertçelik’te bunların hepsi var maaşallah.

Kafa bulandırmak

Prof. Dr. Sertçelik’e göre, Ermeni Sorunu’nun ilk kez 1878’de, Berlin Konferansı’nda uluslararası bir konu olarak ortaya çıktığını savunan tarihçiler büyük bir yanılgı içinde. Hoca, hikâyeyi iki yüz yıl öncesinden başlatıyor: “1678’de, İran’da yaşayan zengin Ermeniler, yaşadıkları topraklarda bağımsız bir devlet kurmak istediler ve Ermeniler uluslararası alana sorun olarak çıktılar.”

İşte o hikâyenin sonunda, Ermeniler 1915’te, biz diyelim soykırıma, Halaçoğlu desin tehcire tabi tutulmuşlar. Sertçelik, konuşmasının devamında, 1678’den 1915’e uzanan dönemi anlatıyor. Dilimize uyarlayıp özetliyoruz: İranlı aristokrat Ermeniler, canları sıkılıp bağımsız devlet kurmaya karar verince önce Avrupa’ya gitmişler, Papa’ya teklif götürmüşler. Papa pek kulak asmamış bunlara. Ardından Rusya’nın kapısını çalmışlar, onları kandırıp İran’la savaştırmışlar. Tabii ki Rusya galip gelmiş. Çünkü Ermeniler her türlü maddi, manevi, stratejik desteği vermiş, ama devlet kuramamışlar. Bu sırada Ruslar, “Nasılsa aynı desteği Türkiye’deki Ermenilerden de alırız” deyip 1828’de Osmanlı’ya saldırmışlar. Hainliğin tadına varan Ermeniler, çoluk çocuk ellerinden gelen her türlü maddi, manevi stratejik desteği vermişler amma olmayınca olmuyor… Derken, I. Dünya Savaşı çıkmış, Ermeniler “Bu fırsat kaçmaz, biz en iyisi Anadolu’da bir Ermeni devleti kuralım” diyerek yine her tür maddi, manevi, stratejik… Neyse, anlamışsınızdır. Müslümanlar bakmışlar böyle olmayacak, “Biz bunları güvenli bir çöle bırakalım” demişler. Ermenilerin Der Zor’a yolculuğu böyle başlamış.

Sertçelik, ‘Ermenilerin davranış psikolojisi’ni inceleyerek, misyonerlerin Ermenileri nasıl kandırdığını da analiz ediyor: “Ermeniler kendilerine âşık bir millet, kendilerini çok seviyorlar. Biz de kendimizle gurur duyarız Türk olduğumuzdan dolayı. Ama Ermenilerdeki gurur duyma, aşk çok yersiz bir düzeyde. Bireysellik duyguları da son derece gelişmiş. Kurnaz millet ve iyi tüccarlar. Bireysellik duyguları geliştiğinden Amerikalı misyonerler bunları seçmiş. Hür yaşamayı isteyen bir milleti, bireysellik duygularından dolayı harekete geçirmek daha kolaydır!”

Suçlu mağdurdur

İttihat Terakki’yi suçlamak kolay, asıl meziyet Soykırım’da Ermenilerin geçerli bir kabahatini bulmak. Maalesef, yeni vekilimiz bu konuda pek yaratıcı değil: Rus ordularında Ermenilerin görev aldığını ve cephe gerisinde Ermenilerin terör yapmak suretiyle Müslüman ahaliye saldırdıklarını ileri sürerek, tehcirin haklı bir uygulama olduğunu savunuyor. Vekilimizin dünya devletlerine de sitemi var, Ermenilerin Müslümanlara yaptığı soykırımı görmezden geliyorlar diye. “Osmanlı’nın zor zamanında Ermenilerin ihanetinden dolayı sadece Van bölgesinde 300 bin Müslüman’ın katledildiğini görüyoruz. Ülke genelinde ise bir milyon!” Vekilimize saygımızdan, bu sayıların gerçekliğini hiç sorgulamıyoruz.

Programımızın sonuna yaklaşırken, tehcir edilen Ermeni sayısını Talat Paşa’nın da yanlış bildiğini söylemek isteriz. Sertçelik’e göre “En fazla 500 bin Ermeni” tehcir edilmiş. İnanın, biz de kime inanacağımızı şaşırdık artık. Talat Paşa da böyle yaparsa…

Ha, bu sırada ölenler yok mu? Var tabii, ama abartmaya değmez. Bazı Ermeniler hastalanıyor, bazıları da acından ölüyor. Müslümanları öldüren Ermenilerden intikam almaya gelen Kürt aşiretleri de bazı Ermenileri öldürüyor. Çok fazla değil sayıları, “Taş çatlasa 200 bin.” Abartmayın ve dağılın!

Ermeniler kurnaz olabilir ancak, bizim vekilimiz daha kurnaz. Bugün, Ermenistan dışında 8 milyon Ermeni’nin yaşadığını biliyor. “1915’te, 1,5 milyon Osmanlı Ermenisinin demografik artış hızını hesaplayınca zaten oluşacak sayı bu” diyor.

Ermeni uzmanımız hangi partiden diye merak edenlere de notumuzu düşelim: Hani MHP’yi baraj altında bırakmak için başkanının seçim zamanı numaradan –affedersiniz– ırkçı kelamlar söylediği, oysa aslında ne demokratik, ne özgürlükçü, çok çoğulcu bir parti olan AKP’den. Saygılar.