Gezi ve Nor Zartonk

[ A+ ] /[ A- ]

nuce_23062013-193751-1372009071.95

M. Ali ÇELEBİ
Özgür Gündem

Başbakan’ın yeni statükoyu kırmak isteyenlere karşı her salvosu sonrası polis saldıracak yer arıyor. Erdoğan “Polisimizi daha da güçlendireceğiz” dedikten sonra yine gaz, yine vücutları yakan ilaçlı TOMA suyuyla müdahale… Hayatını kaybedenler için 22 Haziran’da Taksim Meydanı’na karanfil bırakmak için toplanan kitleye bu kez ‘trafik akışı’ bahanesiyle saldırı oldu. İktidar ne yaparsa yapsın, Gezi, artık bir Nor Zartonk’tur. Ermenice ‘Yeni Uyanış’ anlamına geliyor Nor Zartonk. Gezi statükoya karşı halkların, yerel inisiyatiflerin söz-karar iradesi olarak benimsenmesi için yeni bir uyanıştır. Demokratik geleceği inşa edecek, yine çözüm sürecinde barışa giden yolları kısaltacak bir Nor Zartonk.

İstanbul’da Nor Zartonk adıyla bir inisiyatif var ve özgürlükler için mücadele ediyor. İnsan hakları, eşitlik, adalet, demokrasi ve barış iklimi hedefleyen Nor Zartonk kendisini konumlandırdığı pozisyonu şu şekilde açıklıyor: “Türkiye halklarının entelektüel gelişimlerini sağlamaları yönünde çalışmalar yapar. Nor Zartonk; militarizme, cinsiyetçiliğe, homofobiye, ırkçılığa ve her türlü ayrımcılığa karşıdır. Nor Zartonk; herkesin kendi kimliğini özgürce ifade edebileceği, özgürce tartışabileceği, toplantı ve projelere katılabileceği bir alandır. Nor Zartonk’ta herhangi bir hiyerarşik yapı ve yöneticilik yoktur.”

İnisiyatif, halkların kardeşliği etrafında nasıl güç olunabildiğini gösteren Taksim Komünü’nde öne çıkan gruplardan biri oldu. Direnişin anlamı, ekseni ve geleceğe akan izleri inisiyatif üyelerine soruyorum. Alexis Kalk, Ermeniler, Süryaniler, Kürtler, yani devletin ötekileştirdiği herkesin mücadelenin içinde yer aldığı iklim olarak tanımlıyor Gezi ruhunu. Kalk, Gezi ruhunun, devrimci mücadelelere ortaklaştırılmaları gerektiğini söylediğini, ortaklaştırılabileceğinin görülmesi bakımından önemli olduğunu, kendilerinin de bunu yapmaya çalıştıklarını kaydediyor: “Gezi Parkı direnişi önemliydi bizim için. Farklı siyasal görüşlerden, ideolojilerden insanlar bir arada mücadele etme ve bir arada durma pratiği geliştirdiler. Bu sırada da aslında birbirlerini tanıma şansını elde ettiler.”

Faşizme karşı omuz omuza direnmek için Ermenilerin, Süryanilerin, Kürtlerin yani devletin ötekileştirdiği herkesin mücadele hattında bulunduğunu kaydeden Alexis Kalk, ilk günden beri direnişin parçası olmaktan gurur duyduklarının altını çiziyor.

Kalk, Haziran 1915’te idam edilen 20 Ermeni devrimciyi de direniş sırasında Gezi Parkı içinde andıklarını, bunun Ermeniler için oldukça anlamlı olduğunu vurguluyor. Alexis Kalk, Beyazıt Meydanı’nda asılmış 20 devrimciyi sahiplendikleri gibi Türkiye’deki bütün devrimci ve sosyalist atılımları da aynı zamanda kendi geçmişleri olarak addettiklerini belirtiyor: “Deniz Gezmiş’leri de sahipleniyoruz. Mustafa Suphi’leri de sahipleniyoruz. Ve hepsini de birden kucaklamaya çalışıyoruz. Her zaman dediğimiz gibi ‘Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz’ diyelim.”

1887’ye uzanan tarih ve farkındalık

Nor Zartonk İnisiyatifi aktivistlerinden Sercan Çakaroğlu’na Gezi Komünü’nün halklar nezdinde anlamını soruyorum. Halkların özgürlük ve sosyalizm mücadelesinin kendilerine miras olarak gördüklerini, Nor Zartonk olarak direnişin ilk günlerinden beri demokrasi ve özgürlük için Gezi’ye destek verdiklerini kaydediyor: “Çünkü Nor Zartonk bu coğrafyada yaşayan tüm halkların özgürlüğünden ve demokrasiden yana bir inisiyatif. Ekolojiden yana, çevreden yana bir inisiyatif.”

İdam edilen Sosyal Demokrat Hınçak Partisi kadrolarının Gezi direnişi sırasında ilk kez anılabildiğinin de altını çizen Sercan Çakaroğlu şöyle devam ediyor: “Bir anma yapıldı 1915’te idam edilen 20 Ermeni devrimciyle alakalı. Tabii diğer halkların da buna ilgisi çok önemliydi, yoğundu. Biliyorsunuz Türkiye’de devrimci hareket TKP ile başlar, Mustafa Suphi’lerle başlar, ama Ermenilerin bu topraklarda sosyalizm ve devrim mücadelesi çok daha eskilere dayanıyor. Sosyal Demokrat Hınçak Partisi mücadeleye, partileşmeye 1887 yılında başladı. 125 yıllık bir parti. Yani 90 yıllık cumhuriyet tarihiyle süregelen bir mücadele değil, 125 yıllık bir mücadelenin ürünü.”

Sistemin “Ermenileri, Kürtleri, çevrecileri ötekileştirdiğini, hayvan hakları savunucularını, LGBT’leri ötekileştirdiğini, bir şekilde ezilmiş, ötelenmiş olanların, emekçilerin kendilerini Gezi direnişine omuz verdiğini” kaydeden Çakaroğlu, Gezi direnişinin geleceğe bıraktığı mesajı şöyle özetliyor: “Bizim için demokrasi mücadelesi, halkların özgürlük mücadelesi çok önemli. Sadece Ermeniler olarak bakmamak gerekir, bu coğrafyada yaşayan tüm halklar için geçerli bir şey bu… Herkes bir arada bulundu, çünkü herkesin kimliklerinden daha çok ezilmişliği bir aradaydı. Herkesin safı belliydi. Gezi Parkı tecrübesi çoğu insanın belki ilk kez temas etmesini sağladı bazı şeylere. İnsanlar ilk kez belki bir Ermeni örgütüyle karşılaştılar. İnsanlar ilk kez eşcinselleri gördüler. İnsanlar ilk kez Kürtleri gördüler, insanlar ilk kez çevrecileri gördüler. Bu çok önemliydi. Bir farkındalık yarattı Gezi Parkı tecrübesi.”