Halepçe Hâlâ Kanıyor

[ A+ ] /[ A- ]

Günlük Gazetesi

Irak Parlamentosu’nun soykırım kabul ettiği Halepçe Katliamı’nın üzerinden tam 23 yıl geçti. Ancak mağdurların yarası hâlâ kanıyor

1988 Mart ayı ortalarında Halepçe’de isyan başladı. Saddam Hüseyin Kimyasal Ali’ye zehirli gaz bombalarını kullanma emri verdi. 8 uçak Halepçe’yi 3 gün boyunca bombaladı. Saldırıda 5 binden fazla insan öldü, 7 binden fazla insan da yaralandı. 75 bin civarında nüfusu olan Halepçe’nin büyük bölümü boşaldı. Onbinlerce kişi yakınlarının cesedini dahi toprağa veremeden, İran ile Türkiye’ye geçmeye çalıştı. Geride kalanlar ise halen hergün katliamı yaşıyor.

Halepçe’nin Yaraları Hâlâ Sarılmadı

İran-Irak savaşı sırasında, Saddam Hüseyin, 1986-1988 yılları arasında Kürtlere karşı El-Enfal Harekatı adlı bir operasyon gerçekleştirdi. Bunun üzerine 1988 Mart ayı ortalarında İran ordusu, Peşmergelerle işbirliği yaparak Kürtlerin yaşadığı Halepçe kasabasına girdi ve Halepçe’de isyan başladı. Saddam Hüseyin de Korgeneral Ali Hasan al-Majid al-Tikriti’ye (Kimyasal Ali) zehirli gaz bombalarını kullanma emri verdi. Irak-İran sınırında bulunan Halepçe’de 16 Mart 1988’de eşine az rastlanır bir katliam yapıldı. Zehirli gaz bombalarını taşıyan 8 kimyasal bombardıman uçağı Halepçe’yi 3 gün boyunca bombaladı. Saldırıda 5 binden fazla insan öldü, 7 binden fazla insan da yaralandı. 75 bin civarında nüfusu olan Halepçe’nin büyük bölümü bu saldırıdan sonra boşaldı. Onbinlerce kişi yakınlarının cesedini dahi toprağa veremeden, İran ile Türkiye’ye geçmeye çalıştı. Çok sayıda kişi de yolda ya da yerleştirildikleri kamplarda açlık ve susuzluktan yaşamını yitirdi.

Hastalıklarla Boğuşuyoruz

Halepçe Katliamı Mağdurları Derneği Başkanı Lokman Abdulqadir Mihemed: “Katliamda annem, dört kardeşim, damadım olmak üzere toplam altı şehit verdim. Katliamdan kurtulanlar da halen hastalıklarla boğuşuyor.”

Tüm Ailesini ve Sağlığını Yitirdi

Öğretmen Adil Qadir: “O gün mahşer günüydü. Annemi, babamı, 5 kızkardeşimi ve erkek kardeşimi kaybettim. Ben ile bir kız kardeşim yaralı kurtulduk. O zaman 14 yaşındaydım. Ölmemiştim; ama akciğerimin yüzde 84’ü kimyasaldan etkilenmişti ve bir gözümü de kaybettim. Her taraf insan cesetleriyle doluydu. Her halde ‘mahşer günü’ dedikleri o olsa gerek. Annenin çocuğunu, çocuğun babasını, babanın eşini ve çocuklarını geride bırakarak, kaçtıkları bir gündü. Herkes kendi canını kurtarmanın peşindeydi.”

Toprak, Su ve Gıdalar Zehirlendi

Halepçe Ziraat Büro Müdürü Sitar Mehmut Salih: “Kimyasal silahın Halepçe’deki doğa, su, toprak üzerindeki etkisinin ne derecede olduğunu bilmiyoruz. Bu konuda yapılmış kapsamlı bir araştırma yok. Zehirli gazlar sadece insanları öldürmüyor, hayatın sürmesi için gerekli olan su ve toprağı da zehirliyor. Bunun etkisi yüzyıllarca sürüyor.”

Sadece O Kurtuldu

Katliam mağduru Aras Abidin: “Saat 11:45’te uçaklar bombardımana başladılar, o gün tam sekiz saat boyunca bombardıman devam etti. Maalesef ilk günde 5 bin şehit ve çok sayıda yaralımız oldu. Bu katliamın hem psikolojik hem de fiziksel olarak ağır sonuçlara yol açtı. Ailemden 12 kişi kaybettim sadece ben kurtuldum.”

Kimyasal Hastalıklar Araştırma ve Çözüm Merkezi’nden Dr. Ferheng: “Böylesi bir kuruma beş-altı aydır kurulmasına rağmen yaklaşık olarak 300 kişi başvurdu. Bunlar içinde nefes yolu tıkanması, akciğer çürümesi, göz ve deri sorunu olanlar var. Katliamdan sonra doğan çocuklar da etkileniyor. Bu durum katliamın bitmediğini ve hala devam ettiğini göstermektedir.”

Psikolog Mihemet Weli Abdulla: “Yaptığımız araştırmalar sonucu Halepçe’den sağ kurtulan birçok insanın psikolojik olarak sorun yaşadığını gördük. İnsanlar asabileşiyor. Yalnızlığı seviyorlar, kendi kendilerine ağlıyorlar.”

Kadınların Psikolojisi Bozuldu

Psikolog Jîna Silîman Mihemed: “Kadınlar psikolojik olarak çok zor durumdalar. Kadın hastalarımız sürekli ‘mutsuz ve üzüntülüyüz’ diyorlar. Bazılarının durumu daha da ağırdır.”

Öğretmen Kelsom Hisen Abdulkerim: “Halepçeli kadınlar büyük sorunlarla yüz yüze kaldı. Fiziki ve psikolojik hastalıklarıyla baş başa bırakıldı. Bu da yeni doğan çocukların yaşamını etkiliyor. Şimdiye kadar da Halepçe’de kadının yüz yüze kalmış olduğu bu sorunları ele alan bir kadın kuruluşu kurulmamıştır.” diyor.

‘Bütün Canlılar Ölmüştü’

Halepçe’ye giden ve fotoğraflarıyla soykırımı tüm dünyaya duyuran Gazeteci Ramazan Öztürk, katliamın hemen sonrasında gördüğü manzarayı şu cümleler ile tarihe not düşmüştü: “Bütün sokaklar cesetlerle doluydu. Etrafta dayanılmaz bir koku hakimdi. Körpecik bebelerden bazılarının derileri kavrulmuş, bazılarının vücudu mosmor kesilmişti. Cesetlerin çoğu kadın, çocuk ve yaşlı insanlara aitti. Bazı bebekler annelerinin kucağından fırlamış yerde sere serpe yatıyorlardı. Kimi evinin avlusunda kurulmuş sofra başında; kimi kapının eşiğinde; kimi bebeğini emzirirken; kimi oyun oynarken yakalanmıştı zehirli ölümün pençesine… Şehrin dışındaki boş tarlalarda ise, toplu halde ölmüş yüzlerce insan vardı. Uzaktan bakıldığında, sanki tarlalarda ot yerine insan bedenleri biçilmişti. Bu açık hava mezarlığında, yine kadın ve çocuklar çoğunluktaydı. Hepsi birbirlerine sokulmuş, korkunç ölüme teslim olmuşlardı. Bazıları ise, su birikintilerinin başında ölüvermişlerdi. Bunlar da, kimyasal gazların yaktığı vücutlarını suyla ıslatarak, kurtulmaya çalışanlardı. Toplu cesetlerin arka planında, otlarken yine zehirli gazın etkisiyle telef olmuş ve vücutları şişmiş hayvanların görüntüsü göze çarpıyordu. Kısacası, bomba isabeti almış birkaç binanın dışında her şey yerli yerindeydi, ama bütün canlılar ölmüştü.”

Saddam ve Kimyasal Ali İdam Edildi

Katliamın sorumlusu Saddam Hüseyin, Kürtlere karşı soykırım yaptığı suçlamasıyla da yargılanırken, başka bir katliam suçundan Duceyil Davası’nda, insanlığa karşı işlenen suçlardan mahkum edildi ve 30 Aralık 2006’da sabaha karşı idam edildi. Saddam Hüseyin’in kuzeni olan “Kimsayal Ali” ise, “insanlığa karşı suç işlemek ve soykırım suçlarından” yargılandığı davada idam cezası aldı ve 25 Ocak 2010’da asıldı. 1 Mart 2010’da ise, Irak Yüksek Ceza Mahkemesi Halepçe Katliamı’nı soykırım olarak tanıdı.

Zihniyet Devam Ediyor

Dicle Üniversitesi Öğrenci Derneği (DÜÖDER) üyeleri 16 Mart Halepçe Katliamı, 12 Mart Gazi olayları ve 12 Mart Qamişlo Katliamı’nın yıldönümü nedeni ile Hukuk Fakültesi Konferans Salonunda etkinlik düzenledi. Üniversite öğrencilerinin yanı sıra 16 Mart’ta yapılacak olan “Ulusal Kürt Gençlik Konferansı” nedeni Federe Kürdistan Bölgesi’nden gelen çok sayıda genç de etkinliğe katıldı.

Muş Alpaslan Üniversitesi öğrencileri de katliamları kınadı. Muş’un Kop’da (Bulanık), Halepçe ve Qamişlo katliamlarında yaşamlarını yitirenler anıldı. BDP İlçe Başkanı Rahmi Çelik, Kürtlere yönelik katliamların ve soykırımların devam ettiğini, günümüzde halen bu zihniyeti sürdüren güçlerin olduğunu ifade etti.

HAKPAR Amed (Diyarbakır) İl Örgütü de, yaptığı basın açıklamasıyla Halepçe Katliamı’nı kınadı.