Halklar, Ortak Bir Gelecek İçin Buluştu

[ A+ ] /[ A- ]

Evrensel Gazetesi

Halkların Dostluğu Girişimi, “Halkların kardeşliği ve kardeşlikten dostluğa” sloganıyla düzenlediği Halkların Buluşması’nın dördüncüsü yapıldı. Eğitim-Sen Kadıköy Şube binasında düzenlenen etkinlik ile farklı dil ve kültürlerden insanlar bir araya geldi.

İlk oturumda söz alan Rumca çıkan tek gazete olan Apoyevmatini Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Mihail Vasiliadis, tarih boyunca sistem tarafından halklara yönelik eritme programının devam ettiğini söyledi. Bugün İstanbul’da 2 bine yakın Rum’un yaşadığını, yaş ortalamasının ise 60’ın üzerinde olduğunu vurgulayan Vasiliadis, “Okullarımız var, öğrencimiz yok, kiliselerimiz var cemaatimiz yok, gazetelerimiz var okuyucuyu mumla arıyoruz. Bu insanları buradan sürdünüz, şimdi Rum Ortodoks olanların Türkiye’ye gelip yerleşmesini ve iş izni verilmesini istiyoruz. Böyle bir karar alınırsa İstanbul’un Rum nüfusu artabilir” diye belirtti.

‘Tatirhte kan ve gözyaşıyla sürüldüler’

Ardından söz alan Çerkesçe çıkan Jineps Gazetesi’nden İnci Hekimoğlu, Çerkeslerin kendi tarihte kendi topraklarından kan ve gözyaşıyla sürüldüğünü vurgulayarak, Çerkeslerin kendi topraklarından sürülmesi için her türlü yol ve yöntemin kullanıldığına değindi. Çerkeslerin bugüne kadar hiç kimlik mücadelesi vermediği, düzenle uyum içinde yaşadığı eleştirilerinin kısmen doğru olduğunu belirten Hekimoğlu, Çerkeslerin sürekli yaşadığı yerden sürüldüğünü, hiç bir arada yaşamayan bir halkın nasıl mücadele verebileceğini de sordu.

Çerkes soykırımından dünyanın haberi olmadığına dikkat çeken Hekimoğlu, “Anayasa’nın bütün yapısının tamamen değişmesi, tüm kimlik, kültür haklarının verilmesini, anadildeki tüm isim ve yerleşim yerlerinin isimlerinin verilmesini, çifte vatandaşlık haklarımızın tanınmasını, buradaki Çeçen mültecilerin resmi konumlarını tanınmasını istiyoruz” taleplerini sıraladı.

‘Ermeniler çok ciddi katliamlara maruz kaldı’

Ardından söz alan Ermeni olan Nor Zartonk Girişimi üyesi Garen Aram Kapril ise, girişimin adının “yeni aydınlanma” anlamına geldiğini söyledi. Osmanlı döneminde Ermeni çevresinin patrikhane şeklinde örgütlendiğini dile getiren Kapril, 1915 yılında Abdülhamit döneminde Ermenilerin ciddi katliamlara maruz kaldığını hatırlattı. Bu gün Ermenilerin Türkiye’deki en büyük bir sorunun vakıf malları ve eğitim sorunu olduğunu belirten Kapril, Ermeni nüfusunun sürekli azaldığını sözlerine ekledi.

‘Her dil ve kültür yasaklandı’

Oturumda konuşan Anadolu Halklar Derneği (AKA-DER) Üyesi Altan Açıkdilli, Anadolu’da yaşayan halkların fiziki soykırıma uğradığını ve Türkleştirildiğini belirtti. Gürcülerin, Ermenilerin, Süryanilerin bu ülkenin kurucusu olduğunu ve asla azınlık olmadığını vurgulayan Açıkdilli, dillerin, kültürün yasaklanarak konuşulmasına izin verilmediğine dikkat çekti.

‘Dillerin yaşayacağı olanaklar sunulmalı’

Hemşin’ce yayınlanan “Bir Yaşam” Dergisi çalışanı Mahir Özkan da Hemşinlilerin yakın tarihini anlattı. Üniversitelerde çocuklara, kendi dillerinde eğitim verebilecek bölümlerin açılması, buralarda öğretmen yetiştirilmesini istediklerini ifade eden Özkan, halkların dilleriyle yaşabilecekleri olanakların sunulması gerektiğini belirtti.

‘Bu zihniyet problemli bir zihniyet’

Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu İstanbul 1. Bölge Bağımsız Milletvekili Adayı Sebahat Tuncel, Kürtlüğünü ve Aleviliğini sonradan öğrendiğini vurgulayarak, bugün birçok Kürdün hala kendi Kürtlüğünü dahi inkâr ettiğini söyledi. Çerkezler ve Kürtlerin taleplerinin aynı olduğunu dile getiren Tuncel, Türkiye’de yaşayan halkların nüfusunun azalmasının nedenini Mecliste sorduğunu, ancak bunun tepki ile karşılandığını dile getirdi. Daha önce ortak mücadele için girişimlerde bulunduklarını, ama yapamadıklarını söyleyen Tuncel, şimdi ortak mücadele için yeni girişimlerde bulunduklarını, seçimlerden sonra bunun mutlaka devam etmesi gerektiğini vurguladı.

‘HES vadileri birer Çernobil’e döndürecek’

Karadeniz İsyandır Platformu’ndan Eren Dağıştanlı HES’lerin özelikle halkları sürme, asimile etmek için yapıldığını belirterek köylerin, arazilerin, tarihi yapıların, ibadet yerlerinin hepsinin sular altında kaldığını dile getirdi. HES’lerin vadileri birer Çernobil’e döndürüleceğini vurgulayan Dağıştanlı, HES projeleriyle birlikte, ayrı düşmüş halklar ve mücadeleler olarak bir araya gelmeyi öğrendiklerini vurguladı.

Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfı Marmara Sözcüsü Kamil Aykanat Alevi Bektaşinin kadın ve erkeğe eşit yaklaştığını, yalnızca insana ve topluma değil tüm doğaya, canlının yaşama hakkına önem verdiğini vurgulayarak toplumda dayanışmayı kaynaşmayı öngören bir öğreti olduğunun altını çizdi.

Süryanilerin örgütlendiği Mezopotamya Kültür Derneği (MEZO-DER) Başkanı Muzaffer İris de halk olarak aynı sorunları yaşadıklarını belirtti. Süryanilerin bu toprakların en eski halklarından olduğunu vurgulayan İris, tarihi süreç içerisinde göç etmek zorunda kaldığını, göç dalgasının hala devam ettiğini, dile getirdi. Şu anda Süryanice konuşanların sayısının yüzde 1 olduğunu dile getiren İris, Süryani dilinin kaybolmaması için bir şeylerin yapılması gerektiğini sözlerine ekledi.

Laz Mektebinden Selma Koçiva Türkiye’de bir şeylerin değiştiğini ve bu dönemi iyi kavramak gerektiğini belirtti. “Kürt özgürlük hareketi”nin bütün Anadolu halklarına olduğu gibi Lazlara da yol açtığına dikkat çeken Koçiva şöyle konuştu: “ l980’lerde Lazlar olarak kimlik sorgulamasına başladığımızda, kendi anadilimizde yazmaya başladık.”

Sempozyum, Gürcü Kültür Merkezinden Fazlı Kaya, Gola Kültür Sanat Ekoloji Derneğinden Refika Kadıoğlu, Pomaklar Derneği Girişiminden Ali Testici’nin konuşmaları ile sona erdi.