Hrant Dink Davasında ‘Mütalaa’ Gerginliği

[ A+ ] /[ A- ]

Radikal Gazetesi

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin, 2’si tutuklu 19 sanık hakkında açılan davanın 20. duruşması bugün görüldü.

Hrant Dink cinayeti davasında savcının mütalaa vermesine tepki gösteren avukatlar ve Dink’in yatkınları mahkeme salonunu terk etti. Savcı, Yasin Hayal ve Erhan Tuncel için müebbet hapis, tutuksuz sanıklar Osman Hayal ve Coşkun İğci’nin beraatini istedi istedi.

Erhan Tuncel getirildi

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek duruşmaya tutuklu sanık Erhan Tuncel getirildi. Cezaevi ring aracı ile adliyeye getirilen Tuncel hakim ve savcıların kullandığı protokol kapısından adliyeye alındı.

Yasin Hayal Adli Tıp’ta

Davanın diğer tutuklu sanığı Yasin Hayal’in ise Adli Tıp Kurumu’nda gözetim altında tutulduğu için adliyeye getirilmediği belirtildi. Mahkeme Yasin Hayal’in aklı dengesinin yerinde olup olmadığının tespiti için Adli Tıp Kurumu’ndan rapor istemişti.

Dink Ailesi adliyeye geldi

Öte yandan duruşmaya katılmak üzere müdahiller Hrant Dink’in eşi Raken Dink, kızı Delal Dink ve kardeşi Hosrof Dink adliyeye geldi. Dink ailesine destek için CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Bağımsız Milletvekili Süreyya Önder, yazarlar Adalet Ağaoğlu ile Oral Çalışlar da duruşma için adliyeye geldi.

Salonu terk ettiler

Duruşmada Cumhuriyet savcısı, mütalaasını açıklamak istedi. Dava sürecinde birçok taleplerinin yerine getirilmediğini ifade eden müdahil avukatlar ve Dink’in yakınları bu gelişme üzerine salonu terk ettiler. Dink Ailesi’nin avukatı Fethiye Çetin mahkeme salonundan ayrılmalarının ardından yaptığı açıklamada “Bu cinayetin arkasındaki gerçek araştırılmak istenmiyor” dedi.

2 müebbet 2 beraat istendi

Daha sonra mütalaasını veren savcı Yasin Hayal ve Erhan Tuncel’in müebbet hapis cezasına çarptırılmasını istedi. Savcının mahkemede verdiği mütalaasında ise, “Derin yapıların en son gerçekleştirdiği suikast Hrant Dink suikastıdır. Sanıklar ideolojik amaçlarla hareket etmiştir. Hedef Türkiye Cumhuriyeti ve kamu düzenidir” ifadeleri yer aldı. Savcı, tutuksuz sanıklar Osman Hayal ve Coşkun İğci’nin beraatini istedi

Adalet Ağaoğlu: Adalet istiyoruz

Duruşma öncesi adliye önünde toplanan “Hrant’ın Arkadaşları” isimli topluluk arasında bulunan Yazar Adalet Ağaoğlu, “Demokrasi istiyoruz, adalet istiyoruz. Sayın Başbakan, lütfen artık çabuk olun, iyi izleyin. Hepimiz sizden bunu diliyoruz. Yeter artık. Çok uzadı. Hepimiz peşindeyiz. Çok sevgili sayın Rakel Dink’in ilk gün söylediği söz ‘Bebeklerden katil üreten kim varsa’ onlardan davacıyız. Kim kullandı onları. Onları da istiyoruz. Görmek, bilmek. Davasının görülmesini istiyoruz. Çok değerli Hrant’ın arkadaşları, dostları. Memleket için adalet, insan hakları için adalet. Sonuna kadar peşindeyiz. Değerli gençler. Hrant’ın güzel arkadaşları. Hakiki, sahici bir demokrat, hakiki sahici bir adalet için aktiviteniz devamlı olsun. Her zaman samimi olun. Her zaman hak uğruna çalışın. Hak ve adalet uğruna. İnsanlık dışına ve aşırı bir şey yapmayacağınıza eminiz. Hrant’ın güzel arkadaşları” diye konuştu.

Dava öncesi Dolmabahçe Meydanı’nda toplanan bir topluluk, Bandista grubunun yaptığı müzik eşliğinde Beşiktaş’a yürüdü. Barbaros Hayrettin Paşa Meydanı’nda toplanan grupla bir araya gelen topluluk, “Hrant için, adalet için”, “Ogün, Yasin yetmez, öldür diyenler yargılansın” sloganları ile adliye önüne yürüdü. Aralarında Sırrı Süreyya Önder, Ufuk Uras’ın da bulunduğu topluluk adliyen önünde 200 kişiye ulaştı. Hrant’ın arkadaşları adına basın açıklamasını Gazeteci Pakrat Estukyan okudu. Açıklamada şunlara yer verildi:

“Sayın Başbakan. Arkadaşımız Hrant Dink’i öldürdüler. Beşinci yılına yaklaşan adalet arayışımız kadük kalmıştır. Dilekçe verdiğimiz topyekun devlet, kendini katile yakın gördü. Zaten katil, polis, bayrak ve muzaffer gülümseme kahramanlık posterinde poz vermişti. Bir türlü ilamını malum edemediğiniz o kalabalık güruh, elbirliği ile kıstırmışlar, hain pusuda kurşun sıkmışlar, kaçmışlar, saklanmışlardı. Şikayetçiyiz. ’Namus sözümdür adalet’ diye ölü evinde ant içtiğiniz halde, Hrant Dink’i işaret parmağıyla gösterip ’Bunu’ diyen yardımcınızı ’Meclis Başkanı’, resmi makamda, adamları resmen ’Yakarız canını bak’ diyen valinizi ’Vekil’, emanet edilen canı kollamayan, kötülerin işini kolaylaştıran emniyet müdürünüzü ’Vali’, 17 yaşındaki O.S.’yi kocaman Ogün Samast ettiniz. Kan adalete susar, şikayetçiyiz. ’İsim verdik soruşturun’ diye, İçişleri Bakanı’nız, ’Olmaz onlar bizim çocuklar’ dedi. Dışişleri Bakanı’nız AİHM savunmasında bu toprakların yiğit evladına ’Nazi’ dedi. Çevik kuvvetleriniz Rakel Dink önlerinden geçerken katillere yazılan methiye türkülerini mırıldanarak Beşiktaş Adliyesi’nde koro yapıverdiler. Katillerimizi adalet evine getiren jandarma, cezaevi aracına ’Ya sev, ya terk et’ diye yapıştırma asmıştı. Sayın Başbakan, nedir daha derine inmeyi engelleyen o büyük kasabanın sırrı.? Nedir sözünüzü tutmanıza mani olan? Azınlıklardan gasp edilenin birazını geri vermenin sebebiyle seslendirdiğiniz nutukta ’Bu ülkede hiç kimse ruh tedirginliğinde yaşamayacak artık’ diyordunuz. Hrant’ın veda mektubuna atfen. İnanın tedirginliğimiz he zamankinden büyüktür. Sayın Başbakan, mala gelenin telafisi bulunur. Cana gelene de davranınız. O Anadolu Toprağı’ndan Hrant Dink’in payına bir metrekare toprak düştü, mezardır! Kamera denilen vaka-ü nüvis silinmiş, bize kalan azıcık 19 Ocak 2007 seyirliğinde 5 kişi saydık Hrant’a pusu kuranlardan. Kim bunlar sayın Başbakan?

Görünene, görünmeyeni, katillerimizi istiyoruz, adalet olsun, hak hakim olsun diye. Bizim hakkımız bizde saklı duruyor, helalleşmekten başka çarenin kalmadığı savaş yorgunu memleketimizde. Suallerimiz cevapsız. Adalet nöbetçisi ’Hepimiz Hrant’ız’ diyen yüzbinlerin eli hala vicdanında. Cevaplarımızı almadan susmayacağız, sormaya devam edeceğiz.”