‘Kayıplarımızın Hesabını Verin’

[ A+ ] /[ A- ]

cumartesianneleri

DİHA

Mart ayının katliam ayı olduğunu belirten Cumartesi Anneleri, beş bin Kürt’ün katledildiği Halepçe Katliamı’na değinerek, “Bu ülkede halen çocuklarımız kimyasallarla katledilmeye devam ediyor. Halepçe’de binlerce Kürt’ü katleden Saddam bunun hesabını verdi. Siz kayıplarımızın hesabını ne zaman vereceksiniz?” diye sordu.

Her hafta “Failler belli kayıplar nerede” pankartı ile gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini soran Cumartesi Anneleri, 416. haftada bir kez daha Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Ellerinde kırmızı karanfiller ile üzerinde kaybedilen yakınlarının fotoğraflarının olduğu dövizler taşıyan kayıp yakınları, yoğun yağmur altında kayıplarının bulunması için ‘adalet’ istedi.

Bu hafta ilk olarak sözü alan 1995 yılında gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Fehmi Tosun’un eşi Hanım Tosun, Mart ayının katliamlarla dolu bir ay olduğunu söyledi. Tosun, 1988 yılında Halepçe’de beş bin Kürt’ün kimyasal silahlarla katledildiğini hatırlatarak, “Bu ülkede halen çocuklarımız kimyasallarla katledilmeye devam ediyor. Daha geçen gün Gazi Katliamı, bugün de Halepçe. Biz hangi birini dile getirelim” dedi. “Canlarımız kayıp, halen de kaybedilmeye devam ediyor” diyen Tosun, “Yüzlerce çocuğun babası ya kaybedilmiş ya da zindanlarda çürüyor. Halepçe’de binlerce Kürt’ü katleden Saddam bunun hesabını verdi. Siz kayıplarımızın hesabını ne zaman vereceksiniz?” diye sordu. “Eğer sonunuzun Saddam gibi olmasını istemiyorsanız kayıplarımızı ortaya çıkarın” diyerek yetkililere seslenen Tosun, “Kayıplarımız için bize mezar taşı gösterilene kadar hesap sormaktan vazgeçmeyeceğiz” dedi.

‘Abimi öldüren Mehmet Ağar cezaevinde krallar gibi yaşıyor’

1980 yılında Ardahan’da gözaltına alınan ve kendisinden halen bir haber alınamayan Cemil Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır ise, Cumartesi İnsanlarının 416 haftadır Galatasaray Meydanı’na gelerek acılarını dile getirdiğini; ancak yönetenlerin bu çığlığı duymadığını ifade etti. Kırbayır, “Tek isteğimiz adalet ve kayıplarımızın kemiği. Artık söyleyecek sözümüz kalmadı. İnsanlık utansın” dedi. 14 Mart 1991 yılında kaybedilen Yusuf Erişti’nin amcasının oğlu Hasan Erişti ise, “Nazi Almanya’sında sokak ortasında insanları katlediyorlardı. Yusuf Erişti ise gündüz vakti gözaltına alınarak kaybedildi” diye konuştu. Kayıp Erişti’nin failinin Mehmet Ağar olduğunu belirten Hasan Erişti, “Faillerin bulunmasını istiyoruz” dedi. Yusuf Erişti’nin babası Bekir Erişti’nin halen tehdit edildiğini söyleyen Hasan Erişti, “Amcam halen, ‘Yusuf Erişti nerede?’, ‘Sizin köyden neden itirafçı çıkmadı?’ denilerek jandarma tarafından taciz ediliyor” diye konuştu. “Abimi öldüren Mehmet Ağar cezaevinde krallar gibi yaşıyor” diyen Yusuf Erişti’nin kardeşi Zehra Erişti ise, “Başbakan, abime ne yaptığını Mehmet Ağar’a sorsun. Barıştan söz ediyor, böyle barış olmaz. Kahrolsun bize bunları yaşatanlar” diye konuştu.

‘Buradan ölün çıkar kimse duymaz’

Haftanın açıklamasını yapan Mine Nazari, Yusuf Erişti’nin 14 Mart 1991 tarihinde Belgradkapı civarında gözaltına alınarak Gayrettepe Şube’ye götürüldüğünü anlattı. Nazari, aynı dönemde gözaltına alınanların işkence yapan polislerin Erişti’ye, “Seni gözaltına aldığımızı kayıtlara geçirmedik, buradan ölün çıkar kimse duymaz” dediklerini duyduğunu söyleyerek, şunları belirtti: “Babası Bekir Erişti başta Cumhurbaşkanı Turgut Özal olmak üzere 30’a yakın kuruma dilekçe ile başvurdu ama yanıt alamadı. Devlet Yusuf Erişti’nin gözaltına alındığını inkâr etti.” Erişti gözaltına alındığında Mehmet Ağar’ın dönemin Emniyet Müdürü, Abdülkadir Aksu’nun İçişleri Bakanı, Yıldırım Akbulut’un ise Başbakan olduğunu belirterek, “Yusuf Erişti’nin kaybedilmesinden onları sorumlu tutuyoruz. Yusuf Erişti’yi bulana kadar, failleri yargılanana kadar bu dava bizim için kapanmayacak” dedi.

Konuşmaların ardından Cumartesi Anneleri, 417. haftada bir araya gelmek üzere meydandan ayrıldı.