KCK Basın Davası: “Kürtçe Konuşacaksa Niye Dinleyelim?”

[ A+ ] /[ A- ]

Ayça SÖYLEMEZ
Bianet

36’sı tutuklu 44 basın çalışanının yargılandığı Kürdistan Topluluklar Meclisi (KCK) gazeteciler davasının ilk duruşması bugün Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor.

Bugün avukatların Kürtçe savunma talepleri alındı, mahkeme yarın talepler hakkındaki kararını açıklayacak. Duruşmaya yarın sabah 10:00’da devam edilecek.

Duruşmanın sonunda, gazeteci İsmail Yıldız’ın dört aylık bebeğine birkaç dakikalığına sarılması ve kızını ağlayarak eşine verip salondan çıkarılması duruşmaya katılanları da ağlattı.

Duruşma “zor” başladı

Mahkeme Başkanı Ali Alçık, avukatların oturmayı geciktirmesi üzerine sinirlenerek duruşmaya daha başlamadan ara verdi. Alçık, tutukluların, izleyicilerin ve gazetecilerin dışarı çıkmasını isteyince tepki gördü.

Sanık gazeteciler, “Özgür basın susturulamaz” sloganıyla dışarı çıkarıldı, 10:00’da başlaması gereken duruşma, mahkeme başkanı salona girmediği için 12:00’de henüz başlamamıştı. Alçık, izleyiciler dışarı çıkmadığı takdirde duruşmayı başlatmayacağını söyledi ancak aileler ve gazeteciler dışarı çıkmadı.

“Mahkeme yetkisizdir”

Duruşmaya 13:30’da devam edildi.

Sanıkların kimlik tespitinde Kürtçe “Ez li virim” (Buradayım) demesi mahkemece kabul edildi. Hakim Alçık, “Burada oldukları görüldü” diyerek duruşmaya devam etti.

İlk olarak söz alan Avukat Baran Doğan şunları söyledi: “Üçüncü yargı paketi sonrasında özel yetkili mahkemeler kaldırıldı, bu mahkemeler geçicidir. Paketin gerekçesinde de bu mahkemelerin adil yargılama yapamayacağı yazılı. Mahkeme yetkisizdir, devam etmemeli.”

“Adil yargılama yapılamadığı için yeni mahkemeler kuruluyorsa, bu mahkemelerde adil yargılama olur mu? Yargıçların talimat almaması çok önemlidir, yargıçlar telefonla talimat almamalı. Soruşturmalar talimatla yürütülüyor.”

Mahkeme başkanı sanıkların ve avukatların kendi aralarındaki konuşmalarını, “Burası kahve değil” diyerek kesti, savunma yapan avukatların sözü de sürekli kesildi.

Gazeteci sanık Ertuş Bozkurt, savunmasını Kürtçe yapmak istedi. Hakim Açlık, “Kürtçe mi konuşacaksınız? O zaman neden söz hakkı verelim ki?” diyerek reddetti ve “Türkçe konuşacak varsa ona söz verelim” dedi.

Sanıklardan Yüksel Genç söz aldı ve “Arkadaşım anadilinde neden Kürtçe konuşmak istediğini söyleyecekti, izin vermediniz. Ben onun söyleyeceklerini Türkçe ifade etmeye çalışacağım” dedi.

“Sizden hak talebinde bulunmuyoruz. Anadilde konuşmak nefes almak gibidir, siz hiç nefes alabilir miyim diye talep duydunuz mu? Anadilde savunma hakkını reddetmeniz durumunda mahkemeniz 12 Eylül dönemine dönecektir.”

“Kürt sorunu odaklı yayın yapan, işinin tüm boyutları basın ve ifade özgürlüğü kapsamında olan gazetecilerin yargılanması da 12 Eylül darbesinin yıldönümüne denk geldi. Mahkemeniz 12 Eylül’ün güncel tezahürü olmasın.”

Genç, tercüman talebinde bulundu.

“TRT 6’dan spiker de gelebilir”

Anadilde savunma talebini ifade eden Avukat Kadir Tunç, “Anadilde savunma talebimizi reddederseniz, bizim gerçekliğimizi reddedersiniz. Bu davanın sanıklarının konuşması gerekiyor” dedi.

Avukat Deniz Çelik de şunları söyledi: “2001’den daha farklı bir ortamdayız. 24 saat yayın yapan bir Kürtçe televizyon var. Devlet Kürtlerin varlığını kabul etti, üniversitelerde Kürtçe bölümler açıldı. Kürtçe seçmeli ders söz konusu. Anadilde savunma hakkı verilmeyerek gazetecilerin savunma hakkı ihlal ediliyor. Kendilerine tercüman atanmalı. Mardin Artuklu Üniversitesi’nden, TRT Şeş’ten bir tercüman temin edilebilir.”

Avukatlar salonda neden sesli kayıt yapılmadığını sorguladı, anadil ve tercümanın yanı sıra sesli kayıt ve müvekkillerinin yanında oturma talebinde bulundu.

“Öldürülmediniz, yargılanıyorsunuz”

Avukat İnan Poyraz Kürtçe konuştu:
“12 Eylül sabahıydı, çocuktum. Eve askerler geliyordu. Neler olduğunu anlamıyordum, Türkçe bilmiyordum, beş yaşındaydım. Aradan 30 yıl geçti hala operasyonlar var, halen çocuklar Türkçe bilmiyor hala, askerin dilini anlamayan çocuklar dövülüyor.”

Avukat Poyraz, Kürtçe söylediklerini Türkçe’ye çevirdikten sonra Türkçe devam etti:
“Türkiye, imza attığı uluslararası sözleşmeleri bile uygulamıyor. Eğer Lozan kabul edilecekse, Kürtlerin mahkemelerde, tüm resmi mercilerde kendilerini anadillerinde ifade etmelerine olanak tanınmalıdır.”

Meral Danış Beştaş da Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) döneminde basına baskıların aşırı derecede arttığını söyledi.

Avukat Abdülbaki Boğa, özel yetkili mahkemelerin anadilde savunma taleplerini reddettiğinde suç işlemiş olacağını söyledi. Ayrıca, bu hakkın engellenmesinin Anayasa’ya da aykırı olduğunu belirtti.

Avukat Boğa, bağımsız mahkemelerin utanmadan sıkılmadan bu suçu işlediğini söyleyince, Hakim Alçık, “Asıl utanıp sıkılması gereken mahkemeye bunu söyleyenlerdir” dedi.

Avukat Doğan, sanık gazetecilere dönerek, “Siz aslında öldürülecektiniz, Nazi Günther Jakobs sayesinde yaşıyorsunuz” dedi.

“Düşman ceza hukukunun kurulmasıyla muhalifler artık öldürülmüyor. Hukuksuz şekilde yargılanıyor. Burada da düşman ceza hukuku usulü bir yargılama yapılıyor. Sanıklar Kürtçe konuşmak istiyor ama mahkeme düşman ceza hukuku kuralları uyarınca sanıklarla iletişime geçmek, onları dinleyip etkilenmek istemiyor.”

Eşber Yağmurdereli de söz alarak şunları söyledi:
“Ülkede Kürtlerin yaşadığını üniversitede öğrendim. 80’lerde Kürtçenin konuşulması yasaktı ama başka bir mücadele gelişti, bedel ödendi. Şimdi kimse Kürtçenin varlığı yokluğu konusunda bir tartışma yaşamıyor. Ben, ‘sanık bir takım ahaliyi Kürt diye niteledi’ gerekçesiyle 3 yıl hapis yattım. Şimdi öyle bir iddianame gelse siz reddedersiniz. Hayat değişiyor.”

“Bundan iki yıl önce Diyarbakır’da KCK davasının ilk duruşmasına katıldım, orada da anadilde savunma sorunu yaşandı. Orada mahkeme heyeti Kürtçeden bilinmeyen dil diye bahsediyor. Şimdi siz burada Kürt ve Kürtçe kelimesini kullandınız, kullanmaya devam ediyorsunuz.”

“Atlayacağımız bir tek eşik var, madem yargılanan insanlar Kürt medyasından, anadilleri olan Kürtçede savunma yapmalarından daha doğal bir talep olamaz. Türkiye’nin Kürt sorunu varlığını devam ettirdikçe, en doğal hakları kriminalize ediliyorsa bir eşiğe gelmişizdir. Anadilde savunmaların reddinin bu yargılamalarda çok da uzun olmayacağını düşünüyorum. Yakın gelecekte mahkemeler anadilde savunmayı kabul edeceklerdir.”

Duruşma 17:00’de sona erdirildi, yarın sabah 10:00’da devam edilecek.

Talepler hakkındaki kararlar da yarın açıklanacak.