Nor Zartonklular, Kamp Armen’e, Hafızamıza Sahip Çıkıyorlar: Peki Bizler, Ermeni Halkı Olarak Yeterli Desteği Verebiliyor Muyuz?

[ A+ ] /[ A- ]

11334019_471700512986089_3693504234080062708_oAnuş Kazan Asaduroğlu

19. yüzyılın sonlarından itibaren, Ermeni mallarının gaspı inkâr edilemez bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. Söz konusu gasplar, Ermeni halkının hafızasının derinliklerinde kendilerine rağmen varlıklarını bilinçaltlarında sürdürmekte, ancak güncel yaşamda açıkça dile getirememektedirler. Diyelim ki, hafızaları kurcalamanın anlamı olmasın, ya şu günlerde mücadelesi verilen, yakın tarihimizde gasp edilen manevi değeri yüksek bir mülk de mi bizleri ilgilendirmiyor? Bu durumda olup da iadesi yapılmış, siyaseten çözümü gerçekleşmiş vakaların olması da mı Kamp Armen’imizin iadesi için anlam ifade etmiyor?

Kaldı ki sözünü ettiğimiz bu mülk, Kamp Armen, herhangi bir mülk değil, soykırımdan mucizevi şekilde kurtulabilmiş, fakir, kimsesiz veya yetim çocuklar için satın alınmış bir mülk. Yaşanmış ve yaşanmakta olan acıların okyanusta bir damla su misali giderilebilmesi için harcanan bir çabanın ürünü. Peki, ya o satın alınan arsanın üstüne yurt binasının inşası için çabalayan, o küçük, kimsesiz ya da yetim çocukların 3 yıl yaz tatilleri süresince çalışmaları, didinmeleri, o ufacık yavrucakların emekleri de mi sizin ilgilenmeniz için yeterli olmuyor? Pazar günü kampa gelen değerli abimizden kamptaki binanın yapımında çocukların gerçekten üç yaz tatili süresince çalıştıklarını, geceleri altlarına kaçıracak kadar yorgun düştüklerini öğrendiğimde içim çok acıdı. Burası gerçekten kutsal bir yer, geçmişten süregelen, burada, yine aynı yerde, sıkıntılarla, bin bir güçlükle vücut bulan, hafızaların gücünün yeniden yeşerdiği, bunlara yenilerinin eklendiği bir yer.

Bugün yine aynı şekilde, bu hafıza merkezi, eskiden olduğu gibi tarih yazmakta. 28 Nisan 2015’de gerçekleştirilen piknikten başlayarak, 6 Mayıs 2015 günü yıkımın durdurulmasından ve o günden bugüne kadar Nor Zartonkluların ve onları destekleyen kardeş halkların demokratik kuruluşlarının, siyasal yapılarının ve sivil toplum örgütlerinin Kamp Armen’e sahip çıkma mücadelesi, tarih sayfalarında, adil hafızalarda, onurlu mücadelelere örnek teşkil edecek şekilde zaten yerlerini alıyorlar.
Ancak Ermeni halkının bir kesimi için aynı durumdan bahsetmek ne yazık ki mümkün değil. Bizler, Ermeni halkı neredeyiz? Sayın Ermeni vakıflarının yöneticileri neredeler? Nor Zartonk’luları desteklememiz, kampımıza, bu kampın oluşumunda emeği geçen çocuklarımıza ve büyüklerimize, hatırlarımıza sahip çıkmamız gerekmez mi? Aksi takdirde Ermeni halkının vicdanı bizi asla affetmeyecektir.

Bu satırlar yazılırken Nor Zartonkluların Kamp Armen’deki mücadelelerinin 47. günüydü. Kamp Armen’de 6 Mayıs’tan beri Nor Zartonklular tarafından organize edilen ve gerçekleştirilen faaliyetlerin yoğunluğu ve özellikle kalitesi; konferanslar, dinletiler, çeşitli atölyeler, gelen ziyaretçilerinin niteliği, üniversite hocaları, sivil toplum örgütleri, siyasi parti temsilcileri, Kamp Armen’in söndürülen ateşinin yeniden alevlenmesini sağladı. Bunlar Nor Zartonkluların ulusal ve hatta uluslararası açılım sağlayabildiklerini, yoktan var etmeyi çoktan öğrenmiş olduklarını ve tabii ki haklı bir güveni, sahiplenmeyi hak ettiklerini ispatlamıyor mu? Şunu da belirtmek gerekir ki Nor Zartonklular, bu olgunluğa, bu bilgi birikimine, bu özgüveni kazanabilme durumuna gelebilmek için uzun yıllar çaba harcadılar ve gerektiğinde de risk almaktan çekinmediler. Ben kendileriyle gurur duyuyor ve onları desteklememiz gerektiğine inanıyorum.

Bundan yıllar önce Saygıdeğer Patriğimiz Şınork Kalustyan’ın Kamp Armen’i, kimsesiz, yoksul çocuklarımızı sahiplendiği gibi bizim de şimdi onun yolunu izleyerek Nor Zartonklularla birlikte, el ele verip kamp Armenimize sahip çıkmamız gerekmez mi? Bence kesinlikle evet. Zira sadece mülkümüze, hafızamıza, manevi değerlerimize sahip çıkmakla kalmayacak, acılarımızı da dindirebileceğiz. Kamp Armen’e gelen Ermeni kadınların yazdığı notlardan birkaçını sunmak istiyorum: “Şu an canım yanıyor, 82’de geldiğimde burası cıvıl cıvıldı. Kalbim ağrıyor. Tanrı nerede? Tanrı hiçbir yerde. Yaşasın halkların kardeşliği!” Bir diğeri de beslediği umudunu şu sözlerle ifade ediyordu: “KAMP ARMEN’de çocuk ve kuş sesleri yeniden buluşursa, belki kazmanın yarattığı, açtığı yara kabuk bağlar. İçim acıyor.”

Çocukların ve kuşların sesleri en son 27 Nisan 2015’te buluştu, 6 Mayıs 2015’ten beri de aralıksız devam ediyor. Bunlara çeşitli yörelerin şarkıları, horonları, halayları da katıldı. Geçmişten gelen, bugünlerde, Nor Zartonkluların gayretleriyle yeniden hayat bulan bu sesleri geleceğe taşımamız için, Ermeni halkı olarak birbirimize kenetlenerek Kamp Armen’imize sahip çıkmamız gerekmez mi?