O Çocuklar Ne Oldu?

[ A+ ] /[ A- ]

Hüseyin IRMAK

1915’te tehcir yollarına vurulan Ermeni kafileleri, insan olanın tasavvur edemeyeceği acıyı sayısız kereler ve ölçülemeyecek şiddette yaşayarak yürüdü.

Kafilelerin gözü önünde kadınlara, kızlara, kız-erkek ayrımı yapılmadan çocuklara gerek resmi gerek sivil failler tarafından, hem toplu olarak hem tek tek tecavüz edildi. Tecavüzü yaşamamak için ya da bir hareme götürülmemek için toplu ya da tek tek intihar eden Ermeni kadınlarının, kızlarının sayısı belli bile değil.

Bu kafileler, yollarda kırıla kırıla, cesetlerini yazı yabanda çakallara, köpeklere, alıcı kuşlara yem bırakarak Pozantı, Antep, Urfa, Rakka, Deyr es Zor gibi kamplara ulaştı. Kiliselerine sığınmış cemaatlerin toplu olarak yakıldığını, su kuyularının cesetlerle doldurulduğunu, bütün büyük nehirlerin haftalarca ceset taşıyıp kan kırmızı aktığını görerek geldiler.

Vahşetin ayrıntılarına daha fazla girmeden bu yazının konusuna gelecek olursak; bütün bu dehşeti yaşayarak Halep’e, Beyrut’a ulaşan dağınık toplulukların içinde kadınlar da vardı. Bu kadınlar onlarca mağduriyetin ve misli görülmemiş bir şiddetin yanısıra aynı zamanda sayısız tecavüzün de mağduru idiler.

Aylarca süren ölüm yürüyüşünden nasılsa sağ kalabilmiş ve bir şekilde Halep ile Beyrut’a ulaşabilmiş bu kadınların bir kısmı artık hamiledir. Karınları her geçen gün büyümekte ve onlar utanç içinde bunu saklamaya çalışmaktadır. Çöplerden artık toplayarak, hayvan dışkılarından arpa tanesi bulmaya çalışarak ayakta durma mücadelesi veren tehcir kurbanlarının bu hamile bireyleri, tecavüzlerin meyvesini karınlarında taşımaktadır. Günü geldiğinde en azından bir kısmının doğum yaptığı ise muhakkak.

Soru şu; doğan o çocuklara, o kadınlar nasıl bir gözle baktı? O bebekler kucağa verilirken ruh halleri ne tür fırtınaları barındırdı? Kucağında duran bebeğin babası hangisiydi? O çocuklara ne oldu? Nasıl büyüdüler?

Tecavüzcüsü tarafından “harem”e katılan Ermeni kadınlar, hiç olmazsa saldırganını tanıdı. Eğer yolda daha önce bir veya birçok tecavüze uğramadıysa doğan tecavüz çocuğunun babasını da biliyordu. Anadolu’da büyüyen o çocukların çocukları şimdilerde ninelerinin ailesini araştırıyor ve merak ediyor.

Peki Halep’te, Beyrut’ta tek başına doğuran o kadınlar ile ilgili bir çalışma hiç yapılmış mı? Onların çocukları hiç konuşulmuş mu? Bilmediğimden soruyorum.