Ölmedik ya, alacağız kampımızı…

[ A+ ] /[ A- ]

Özgür Gelecek

1960’larda Anadolu’dan gelen kimsesiz çocuklar için kurulan Tuzla Ermeni Çocuk Kampı’nın hikayesi bu. 8 bin 556 metrekarelik kamp alanında çadırlar kuran, minik elleriyle kampın inşaatına çakıl, kum ve çimento taşıyan, kuyular kazıp suları harca katan; bir yandan kampın temeli kazılırken diğer yandan toprağı çeşit çeşit ağaçlarla buluşturan minik yüreklerin ve bu tarihin yok edilmesine izin vermeyen, 20’yi aşkın gündür Kamp Armen’de direnen bu minik yüreklerin ardıllarının hikayesi…

İlk kez beş beşinci gününde dahil oldum Kamp Armen’deki direnişe.

Kapatılmasının ardından özelleştirilen Kamp Armen arazisine bir gece dozerlerin girmesiyle başladı her şey. Bugün neredeyse zafere ulaşmış olan Kamp Armen direnişi bu süre zarfındaki birliği ve yaydığı direniş ruhuyla bir emsal yaratmıştır. Her gece düzenlenen forumlar, hafta sonu aktiviteleri, görev paylaşımlarıyla komün yaşamı tam anlamıyla yaşatmış, sadece Tuzla’daki Kamp Armen değil, Ermeni halkının elinden alınan daha yüzlerce  arazi için ve Türkiye’nin dört bir yanında sürmekte olan tüm direnişler için de bir umut ışığı olmuştur.

Hrant’ın, Armenak’ın ayak izleri…

Bu süreçte birçok milletvekiline, müzisyene, aydına ev sahipliği yaptı Kamp Armen. Bazen küçük çocuklar geldi, resimler çizdiler bahçedeki renklere daha da renk katmak için. Akşamları Hrant’ın, Armenak’ın hala ayak izlerinin silinmediği bahçede ateş yaktık türküler söyleyerek, çadırlarımızı kurduk.

Bazen film gösterimi yaptık, bazense halaylarımızı çektik her dilden. Tüm kültürler iç içeydi Kamp Armen’de. Herkes birbirinden yeni şeyler öğreniyor, kendi bildiklerini öğretmeye çalışıyordu en iyi şekilde. Kimi zaman küçük çapta tehditlere karşı birlikte sabaha kadar devriyeye çıkıp, kimi zaman tehdit amacıyla gelenleri de kattık aramıza.

Ölmedik ya, alacağız kampımızı”

Şimdiyse herkesin içinde bir heyecan var Kamp Armen’de. 23 Mayıs günü Nor Zartonk’un yaptığı basın açıklamasıyla duyurduğu habere göre Tuzla Çocuk Kampı yani Kamp Armen’in tapusu mülk sahipleri tarafından Gedikpaşa Ermeni Protestan Kilisesi Vakfı’na bağışlanacakmış. Bizler tapu bağışlanmadan Kamp Armendeki direnişimize son vermeyecek, eylemlerimize etkinliklerimize devam edeceğiz. Ve her bir tuğlaya bu direnişe omuz vermiş kişilerin adını kazıyarak tekrar inşa edeceğiz Kamp Armen’i.

Bizler rant ve sömürü düzeninin kuşatması altındayız. Artık nefes almak dahi zorlaşıyor, zira böyle bir kuşatma altında nefes alabileceğimiz alanlarımızı birer birer alıyorlar elimizden. Rant uğruna tarihi binaları yok ediyor, denizleri dolduruyor, hafızamızda güzel günlere dair olan tüm her şeyi yok etmek istiyorlar.

Kamp Armen yetim çocukların hayata tutundukları yerdir.

Kamp Armen Hrant’ın, Rakel’in aşklarının ve mücadelelerinin tanıdığıdır.

Ölmedik ya, alacağız kampımızı” demişti Hrant Dink.

Bizler de buradan bir kez daha duyuruyoruz ki Kamp Armen Ermeni halkına teslim edilmeden bu araziyi terk etmeyeceğiz.