‘Tehcir ve Taktil’ İtirafı

[ A+ ] /[ A- ]

PONTOS KIRIMI – 3

3gemi

Nevzat ONARAN
Evrensel

Jandarma Umum Kumandanlığı bütçesine tahsisat ilavesiyle ilgili tasarı 19 Ağustos 1922’de gizli celsede görüşülürken, yine tartışılan konu, Pontos meselesidir. İçişleri Bakanı Atâ, Amasya, Tokat ve Samsun’da Rum eşkıyasının tenkili için hazırlanan tasarının kabul edilmesi halinde istihdam edilecek 3 bin jandarmanın eşkıya tenkili için kullanılacağını söyledi.1

Maliye Bakanı Hasan Fehmi ise, ‘Pontüs meselesi’ için parasızlıktan bir şey yapılamadığı gibi eleştirilerin yanlış olduğunu belirterek, Tokat, Amasya ve Samsun’da eşkıya takibi için Mart ayından 19 Ağustos 1922’ye kadar 398.719 lira harcandığını ve 3 bin jandarma istihdamı nedeniyle 400-500 bin liranın lazım olacağı için tasarıyı imzalamadığını ifade etti. İçişleri ve Maliye bakanlarıyla mebuslar arasında tartışmaya devam edildi.2

İzmir Mebusu Refet [Bele] Paşa, İçişleri Bakanı iken de bu ‘Pontüs meselesinin’ olduğunu, meseleyi halletmeye hayatın müsait olmadığını ve bakanlıktan çekildiğini anlattı. 3 bin jandarmanın nasıl istihdam edileceğini bilmediğini belirten Refet, “Hükümetin resmî tebliğlerinden takip ettim her gün astılar, her gün kestiler. Ne bitmez adam varmış ve bu adam parasız bir şey yapamaz, oraya gidecek adam para ister, para ister… Memleket baştan aşağı karışıklık içerisindedir ve mesele gittikçe artıyor arkadaşlar” diye konuştu. Cevaben de Maliye Bakanı Hasan Fehmi, beş ayda yapılan harcamayı bir kez daha hatırlattı.3

Trabzon Mebusu Ali Şükrü, açık konuştu, halkın silahlandırılması halinde sorunun bitirileceğine dikkat çekti. Karahisarı Şarki Mebusu Memduh da, bölgede bulunduğu tahmin edilen 300-500 firari çetenin kullanılmasını önerdi.4

Tasarı encümene havale edildi; ama Pontos meselesi hakkında görüşmeye devam edildi; Müfit (Kırşehir), Yasin (Ayıntap), Basri (Karesi), Refet (İzmir), Vehbi (Konya), İlyas Sami (Muş) değerlendirmelerde bulundu. Canik Mebusu Emin, kalan üç buçuk Rum’un hâlen tenkil edilemediğini anlattı.5

Eski İçişleri Bakanı Refet’in “Her gün astılar, ama bitmedi” dediği merkezi faaliyeti uygulayan Ankara hükümeti, garpta Yunan ordusuna karşı taarruz hazırlığı yaptığı günlerde Karadeniz’de kentlerde ve genelinde yerleşim yerlerinde varlığı sürgünle yok edilen Rumların dağda kalanlara karşı çetelerin seferber edildiği sırada jandarmayı da yine ek bütçeyle takviye etmek arayışındadır.

‘Öldüreceğiz ya…’

Büyük Taarruzun başladığı gün 26 Ağustos 1922’de gizli celsede yine Pontos meselesi görüşüldü. Çünkü jandarmaya ek bütçe verilmesiyle ilgili tasarı gündemdedir.6

Saruhan Mebusu Refik Şevket, harbi umumide Türk milletine atfedilen kabahatin en büyüğünün ‘nakil ve tehcir hadisesi’ olduğuna dikkat çekti. Refik Şevket’in konuşmasını özetliyorum: 1922 ağustos ayındayız, olan teb’itten meclis sorumlu değildir. Tebid eden zevat ve bakanlar mesuldur. “Efendiler hiçbir zaman salahiyeti fevkaladenin içerisinde ev yakmak, ev yıkmak, kasten adam öldürmek ve adam teb’it etmek (kovmak) salahiyeti yoktur. Dikkat etmek lazım gelirse efendiler, bütün salahiyeti fevkaladenin manası, memurin üzerinde hâkim olmakla kullanılır… Salahiyeti fevkalade demek, en çok memurin üzerinde azami nüfuzunu haiz olmak demektir.” Onun için salahiyeti kanunun tevdi etmektense, kanunen o salahiyeti istimal eden (kullanan) zat tarafından temin edilmesi hem daha kanuni hem de muvaffakiyet daha çok olur.7

Kırşehir Mebusu Yahya Galip de, “Beyefendiler, benim tahkikatıma nazaran bu gün Rumların bir köyü kalmadığı gibi onlar da müteaddit (birçok) köyleri yakmıştır. Bugün Rumlara tamamiyle müsaadekar vaziyet alan bir takım perişan olan köylerdir. Onlar da böyle yapmazlarsa köyleri yanmağa mahkûmdur. Kesilmeğe mahkûmdurlar… Tehcirde mücrim (suçlu) olanları da, suçsuz olanları da mahkeme seçmelidir” diye konuştu. Sinop Mebusu Hakkı Hâmi de, tehcirin lekedar mesele olduğunu ve dikkat edilmesi gerektiği üzerinde durdu.8

Tehcirle ilgili tartışmadan rahatsız olan Siirt Mebusu Mustafa Sabri, “Öldüreceğiz ya. Tohumluk diye mi besleyeceğiz” ifadesini aynen kullandı. Bunun üzerine Hakkı Hâmi de, İstiklâl Mahkemelerinin varlığını hatırlattı ve şahsın, ya mahkemeye verilmesini ye da sürülmesini önerdi. Kütahya Mebusu Ragıp da, “Onlar yapmaya idi, sen bu kürsüde oturamazdın” ifadesiyle9 dikkat çekti.

‘Öteki’ öldüğü için kürsüdesin ifadesi, Türk milliyetçiliğinin icra edilen politikasının en özlü anlatımıdır.

‘Yağma siyaseti, imha değil…’

Hükümetin isyan edenin kafasını ezeceğini belirten Edirne Mebusu Şerif, ne yapıldığını bilerek, yarına yönelik bir hazırlık yapılmasını istedi. Şerif, “Binaenaleyh evvela bendenizin Meclisten ricam; Meclisi Âli ve gerek hükümet erkânı olan zevatı muhtereme; İcra Vekilleri (bakan) arkadaşlar bizi ileride meydanı hesaba ak yüzle çıkaracak tarzda bu irtikap edilen (kötü) vekayiin faili onlar olduğunu ve hükümeti milliyenin, durup dururken taktil ve tehcir yaptığını, evlerini ve köylerini yaktığını göstermeyecek surette vesaikini ve dosyasını ihzar etmelidir (hazırlamalıdır)… Cihan efkârı umumiyesine karşı bu mesailden dolayı biz hesap vereceğiz. Bu hesabı verirken elimizde vesaik bulunmalıdır. Bu hususu İcra Vekilleri (bakan) arkadaşlardan çok çok rica ederim” diye konuştu.10

İttihatçı hükümetin Ermeni Sürgünü nedeniyle 1919’da yargılananlar ‘tehcir ve taktil’ (sürmek ve öldürmek) ile suçlandı ve cezalandırıldı.11

Sözün bittiği nokta: Ermenilere neler yaşatıldığını hatırlayan Edirne Mebusu Şerif, vahametin farkında ve iz bırakmamak için Ankara hükümetinin gerekli evrak hazırlığı yapmasını önerdi.

Karahisarı Sahip Mebusu Mehmet Şükrü de, Pontos meselesini tenkil için gidenlerin, tenkili bir tarafa bırakıp kesesini doldurduğunu ve sonra da yaptığı cürmün delilini mahvetmek için memlekette yangınlar çıkardığını söyledi.12

Bu tartışmaların ardından söz alan İçişleri Bakanı Atâ, Rumların öldürülmesi gibi konulara değinmeden, Rum eşkıyasının tenkili için 3 bin jandarma istihdamı sağlayacak bütçenin kabul edilmesini tekrar hatırlattı.13

Mersin Mebusu Salâhattin, “Biz niçin imha siyaseti ortaya koyuyoruz. Yani imha başka türlü olur, bunun şekilleri vardır. Bunların yolları vardır” şeklinde hükümete akıl verdi. Kayseri Mebusu Osman da, “Yağma siyasetidir, imha değil” uyarısı üzerine Salâhattin, “Evet efendiler yağma siyasetidir. İmha siyaseti değildir. İmha siyaseti böyle olmaz… Hükümeti adile ve muntazama kuracak bir millet mi olacağız, yoksa biz mıntıkamızda gayrimüslim olarak bir ferdi hariç bırakmayarak, gayrimüslim itibariyle hepsini mahvedecek bir insan kümesi miyiz” diye konuştu. Görüşmenin sonunda Reis, takrirlerin hükümete gönderilmesi üzerine yaptığı öneri oylamada kabul edildi.14

Pontosluların yaşadığı bizzat mebuslar tarafından ‘tehcir ve taktil’ ve ‘imha’ ve ‘yağma’ olarak değerlendirilmesi, Ankara hükümetinin nasıl bir faaliyeti uyguladığını gayet net bir şekilde ortaya koymaktadır.

Özel vaka: Samsun

1922 yılı itibariyle Pontosluların ‘teşkilatlanması ve yaptığı saldırılar’, ‘Pontus Meselesi’ adıyla kitaplaştırıldı.

‘Pontus’ ismi tercih edilen kitapta ‘Başlıca Teşkilât Merkezleri’ ve ‘Faaliyet ve Türklere Karşı Mezâlim; Haksızlıklar ve Yakıp Yıkmalar’ başlığı altında Samsun’dan, Giresun’a, Trabzon’a, Amasya’ya, Gümüşhacıköy’e, Erbaa’ya, Zara’ya kadar belli merkezler analiz edildi. Her iki başlık altında özel olarak incelenen Samsun hakkında yazılanları özetliyorum:

+ Samsun’da ve Merzifon’da ‘Pontus İdman Kulübü’ ve ‘Pontus Spor Kulübü’ gibi cemiyetler, “Hemcinslerini Yunanlılığa has bir surette terbiye etmek” için kuruldu. Bunlar zamanla, Rum çetelerini de teşkilat altına almak istemiştir.15
+ Kitapta sunulan ilk vesika 12 Ocak 1909 tarihli, ‘Samsun’da Mikail Efendi’ye’ hitabıyla İrfanperver Klübü Reisi ve Pontus Cemiyeti Reisi imzasıyla gönderilen mektuptur. Bağışlanacak arsaya yapılacak binaya yardım toplanması hakkındadır.16
+ Samsun’da Müdafaa-i Meşruta (Şart Olunmuş Savunma) Derneği’nin 15 maddelik tüzüğüne yer verildi. Birinci maddesinde, Adana Vilayeti’nde ve başka yerlerde ortaya çıkan öldürme olayları nedeniyle Samsun’da Müdafaa-i Meşruta (Şart Olunmuş Savunma) adında bir dernek kurulmasına karar verildiği belirtildi. Derneğin amacı, ‘milletdaşların hürriyetini savunmak ve namusunu korumak’ olarak sıralandı.17
+ Samsun Mukaddes Anadolu Rum Cemiyeti’nin tarihsiz beyannamesinde, kötü durumda olan Rumluğun intikamının alınacağı ifade edildi.18
+ Samsun Göçmenler Derneği’nin 1919-1920 yıllarına ait vesikaları, ismi yazılan kişilerin toplantıya daveti hakkındadır.19
+ 1918, 1919 ve 1920 yılında İstanbul Pontus Genel Merkezi’nden Osmanlı Bankası aracılığıyla Rum göçmenlere gönderilen yardım parası toplamı 16.365 liradır; kuruş kuruş dökümüne yer verildi.20

‘Faaliyet ve Türklere Karşı Mezâlim; Haksızlıklar ve Yakıp Yıkmalar’ başlık altında Samsun’la ilgili yapılan değerlendirmede, Rum çeteyi oluşturanların tek tek ismiyle birlikte yaptıkları şöyle sıralandı:

+ Kitapta ilginç bir tespit yapıldı: ‘Pontus Rumluğu ve bu Rumluğun’ meydana getirdiği çeteler için beyin olan Samsun’dan idare edilen çeteler bizzat Samsun çevresinde eşkıyalık yapmamışlardır.21
+ 22.7.1919 ve 31.12.1920 tarihleri arasında ismiyle altı çetenin saldırısı, suç türü ve zarar görenlerin dökümü: Beş öldürme ve bir yaralama.22
+ Samsun’a bağlı Güney ve Bilarca köylerinde saldırıda 24 kişi öldürüldü.23
+ 7.10.1921’de Samsun’un Duâyeri’nde saldırıda 20 kişi öldürüldü, 14 kişi yaralandı.24
+ Samsun’da 25 köyde 500 ev yakıldı ve yıkıldı.25
+ Çarşamba’da 355 ev, iki cami, 25 samanlık yakıldı.26
+ Terme’de 1920 yılında işlenen altı suçta iki kişi öldürüldü ve mala el kondu.27
+ Çarşamba ve Terme dışındaki yerlerde dördü 1920 yılında olmak üzere 15 suç işlendi.28
+ Ladik’le ilgili evraklara göre 1918-1921 döneminde 43 suç işlendi.29
+ 500 İslam evi yakılan Nebyan’da 503 kişi ve Bafra’da 31 kişi öldürüldü.30

Samsun Rumlarının, Haziran 1922 tarihi itibariyle sadece siyasi faaliyetler veya ne kadar nüfus kaldığı hakkında değil, emvâliyle ilgili neler yapıldığı da yakından takip edilmiştir.

Maliye Bakanı Hasan Fehmi, “Bendeniz de diyorum kafileden kaçarak, firar ederek, denize giren ve yüzerek ecnebi vapuruna giden ve bu suretle İstanbul’a kaçan ve oradan vekâletname gönderip emvali metruke kanununun meclisçe kabulünden mukaddem, Samsun’daki beş yüz bin liralık emlakini ve emvalini Amerikalılara bilhassa sattıran Rumlar mevcuttur. Bunlar kimin vesikası ile gitti, rica ederim” diye konuştu.31

Hükümetin bu denli yakından izlediği Samsun özelinde Rumların teşkilatlanması esas olarak göçmenlere yardım konusunda yoğunlaşmıştır. Samsun ve çevresinde Rum saldırıları yoğunlukla Nebyan’da yaşanmıştır. Sonunda 90-95 bin Samsunlu Rum toprağından kopartıldı32 ve böylece zamanın İçişleri Bakanı Ali Fethi’nin ifadesiyle Samsun da Rum’dan ‘temizlendi’.

NOTLAR:
1 TBMM GCZ, 3-19.8.1338, sf. 651-653.
2 TBMM GCZ, 3-19.8.1338, sf. 654-664, 668.
3 TBMM GCZ, 3-19.8.1338, sf. 665-668; TPT/I-3, sf. 519-521.
4 TBMM GCZ, 3-19.8.1338, sf. 669, 675.
5 TBMM GCZ, 3-21.8.1338, sf. 678-684.
6 TBMM GCZ, 3-21.8.1338 ve 26.8.1338, sf. 707,711-713.
7 TBMM GCZ, 3-26.8.1338, sf. 718-719.
8 TBMM GCZ, 3-26.8.1338, sf. 719-722.
9 TBMM GCZ, 3-26.8.1338, sf. 722.
10 TBMM GCZ, 3-26.8.1338, sf. 724.
11 İttihatçıları yargılama hakkında bakınız: Vahakn N. Dadrian-Taner Akçam, ‘Tehcir ve Taktil’, Divan-ı Harb-i Örfi, İttihad ve Terakki’nin Yargılanması, 1919-1922, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul-2008.
12 TBMM GCZ, 3-26.8.1338, sf. 727.
13 TBMM GCZ, 3-26.8.1338, sf. 729.
14 TBMM GCZ, 3-26.8.1338, sf. 731-732, 740.
15 Pontus Meselesi, sf. 125.
16 Pontus Meselesi, sf. 125-126.
17 Pontus Meselesi, 126-128.
18 Pontus Meselesi, 128-129.
19 Pontus Meselesi, 129-130.
20 Pontus Meselesi, 130-140.
21 Pontus Meselesi, 246.
22 Pontus Meselesi, 250.
23 Pontus Meselesi, 251-252.
24 Pontus Meselesi, 253-254.
25 Pontus Meselesi, 254.
26 Pontus Meselesi, 260.
27 Pontus Meselesi, 261.
28 Pontus Meselesi, 258-259.
29 Pontus Meselesi, 293-302.
30 Pontus Meselesi, 190-241.
31 TBMM GCZ, 3-10.6.1338, sf. 395.
32 TBMM GCZ, 3-10.6.1338, sf. 374-376, 400.