Tehlikenin büyüğü

[ A+ ] /[ A- ]

Aziz ÇELİK
Birgün

Kıdem tazminatının bireysel fona devrine yönelik girişimin ‘şimdilik’ ertelendiği anlaşılıyor.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik sosyal tarafların anlaşamaması nedeniyle konuyu gündemden çıkaracaklarını açıkladı. Sendika ve işveren örgütleriyle yapılan toplantıya kıdem tazminatının bireysel fona dönüştürülmesine yönelik teklif sunan bakanlığın bu teklifi işçi sendikaları tarafından kabul görmedi. Sendikalar kıdem tazminatı hakkının korunması noktasında ısrarlı oldular. Bakan Çelik sosyal taraflar anlaşmadan kendilerinin bu konuda adım atmayacaklarını açıkladı. Böylece kıdem tazminatı konusunu fiilen seçim sonrasına kalmış oldu.

Kıdem tazminatının tırpanlanması girişiminden ‘şimdilik’ de olsa vazgeçilmesi işçilerin ve sendikaların önemli bir kazanımı olarak not edilmelidir. Yıllardır gündemde olan kıdem tazminatının fona devri konusunda önemli bir duyarlılık oluştu. Başta Türk-İş ve DİSK olmak üzere sendikalar kıdem tazminatının korunması konusunda net bir tutum aldılar.

Son Türk-İş Genel Kurulu kıdem tazminatının bugün çalışanlar ve gelecekte çalışacak olanlar için aynen korunması kararı aldı ve bunu genel grev nedeni saydı. DİSK çeşitli protesto eylemleri yaptı. Kıdem tazminatının fona devrinin yaratacağı sorunlar ve tehlikeler üstüne yazıldı, çizildi.

Bu konuda önemli bir kamuoyu duyarlılığı oluştuğunu söylemek mümkün. Bu duyarlılık ve tepki sonucundadır ki hükümet programında ve orta vadeli programda yer alan kıdem tazminatının fona devredilmesi hedefinden “şimdilik” geri adım atıldı. Bir son dakika süprizi olmazsa elbette.

Ancak kıdem tazminatı konusunun ertelenmiş olması tehlikenin geçtiği anlamına gelmiyor.

Hükümetin Ulusal İstihdam Stratejisi çerçevesinde yaptığı hazırlıklıkların içinde sadece kıdem tazminatının tırpanlanması yer almıyor. Geçtiğimiz günlerde taraflara sunulan hazırlıklarda iki kritik konu daha yer alıyor. Bunlar kiralık işçilik ve taşeron (alt işveren) konusudur. Hükümet kıdem tazminatı konusunda geri adım atsa da bu konularda ısrar edecek.

Bakanlık İş Yasasının 2. Maddesinde yer alan alt işveren tanımını değiştirmeye hazırlanıyor. Mevcut tanımda asıl işte taşeron firma çalıştırılması “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenler” koşuluna bağlı. Bu üç koşul bir arada olmadan asıl işte taşeron çalıştırılması söz konusu değil. Hazırlanan yeni tanımda bir bağlaç değişikliği yapılıyor. Mevcut tanımda yer alan ‘ve’bağlacı ‘veya’ bağlacı ile değiştiriliyor. Yeni tanımda asıl işte alt işveren çalıştırılması “teknoloji veya uzmanlık gerektirme” koşuluna bağlanıyor. Hemen her işin teknoloji veya uzmanlık gerektirdiği düşünülecek olursa, bu tanım yasalaştığında asıl işte artık kolaylıkla taşeron çalıştırılması mümkün olacak. Bu değişiklik yapılırsa taşeronluğun önünde hiç bir engel kalmayacak. Bu değişiklik son derece tehlikelidir. Türkiye’yi adeta bir taşeron cumhuriyetine dönüştürebilir.

Devam eden diğer tehlike kiralık işçilik konusudur. ‘Özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisi’ olarak da bilinen kiralık işçilik uzun zamandır hükümetin gündeminde. Sermaye örgütleri de kiralık işçiliğin yasalaşmasını istiyor. Kiralık işçilik geçici ve güvencesiz çalışmanın en kötü biçimlerinden biridir.

Kiralık işçilik sisteminde işçiler özel istihdam büroları tarafından çeşitli şirketlere kiralanabilecek ve işçiler çalıştıkları işyerinin değil özel istihdam bürosunun işçisi sayılacak. Çalıştıkları şirketle iş sözleşmeleri olmayacak. Kiralık işçiler, iş olduğunda çalışacaklar, iş olmadığında ise bekleyecekler. Böylece modern amele pazarları doğacak. Bu amele pazarlarının eski amele pazarlarından farkı sadece bürolarının modern plazalarda olmaları olacak. Kiralık işçilik sistemi ile esneklik ve güvencesiz çalışma kurumsal hale gelecek. Kiralık işçilik işçi komisyonculuğundan başka bir şey değil.

Kıdem tazminatı fonunda geçici bir geri adım atılsa da çalışma hayatının gündeminde iki ciddi tehlike var. Bakanlık bu hazırlıklardan vazgeçmiş değil. Kıdem tazminatında geri adım rehavet yaratmamalı, çünkü tehlikenin büyüğü kapıda bekliyor. Taşeronluğun yaygınlaştırılması ve kiralık işçilik sistemi sadece işçilerin çalışma koşulları için değil, sendikalaşma açısından da büyük bir tehlike oluşturuyor. Hükümet kıdem tazminatında geri adım atıp bu iki konuya odaklanacaktır. Bu nedenle sendikal hareketin sıkı durması gerekiyor.