Bir Dil Kaybolursa Bir Halk Ölür

[ A+ ] /[ A- ]

“Yə tχəλ a ċəċa a.Ša ɣa-la.na.w.mə.t za bza a.wádya-ba, za λamsá dəwa.wt. Dunay ɣa t°axə´-bza ɣa a.ċʼanə za tə´t Tevfik Esenç 08.10.1992 gə´ dəwa.qʼa. Wana´ ɣafa t°axə´-bza a.bayna.wə.qʼa. A ċəċa.n Türkiye gə´ yə tχəλ a.mə.məs˙a.fa.n, a.mə.ša ɣa-la.fa.n, a.mə.tχə.fa.n. 08.10.1992 λáqʼala; š´ə.nanaw-warad, š´ə.mas˙a, š´ə.warada, š´ə.wadya.qʼa.n yə c°aɣ̅°ə. Dunay ɣa´w.bza “na´-bza ɣa´ məṡ°a” txa´ž´ š´əx! “yə´zaqʼala a t°axə´-bza a č´aqʼa´” a. qʼa´. qʼa´ Tevfik Esenç ala a č´aqʼa´”

Bu cümleleri okudunuz, okumaya çalıştınız ve anlamadınız…

Oysa bu cümleler bu topraklarda duyulan dillerden biriydi.

Bugün bu dili Türkiye’de hiç kimse anlamıyor, konuşmuyor ve okumuyor. Ubıh halkının dili Ubıhça’yı konuşabilen son insan Tevfik Esenç’in ölümüyle bu dil de toprak altına gömüldü.

Aralarında bianet’in de olduğu 40’ı aşkın sivil toplum bileşeninden Dil Hakları İzleme Belgeleme ve Raporlama Ağı (DHİBRA) 21 Şubat Dünya Anadili Günü’nü Ubıhça ile karşıladı.

“Tüm anadilleri insanlık için eşsiz değerde”

İstanbul ODTÜ Mezunlar Derneği’nde gerçekleşen 21 Şubat Dünya Anadili Günü Kutlaması’na en az 22 halkın temsilcileri, Agos’tan Patrak Estukyanbianet’ten gazeteci Nadire Mater, gazeteci Tuğrul Eryılmaz ile çok sayıda kişi katıldı. DHİBRA’dan Bülent Bilmez, Erdoğan Yılmaz, Elif Yıldız, Meral Çare, Gül Hür, Eyyüp Subaşı, Ayça Atçı’nın da yer aldığı toplantıda DHİBRA bileşenleri adına Meral Çare şöyle seslendi:

“Dil Hakları İzleme Belgeleme ve Raporlama Ağının (DHİBRA) bileşenleri olarak, 2020 yılı UluslararasıAnadili Günü’nü, Kafkasya’dan Osmanlı İmparatorluğu topraklarına sürgün edilen Ubıh halkının Türkiye’de yitip gitmiş dilinden bir açıklamayla karşılıyoruz. Bu metni yazanlar ve metnin altında imzası bulunanlar dâhil bugün Türkiye’de hiç kimse bu açıklamanın Ubıhça çevirisini okuyup anlayamıyor. Çünkü bu dil, 8 Ekim 1992 yılında Ubıhça konuşabilen son insan Tevfik Esenç’in ölümüyle toprak altına gömüldü.

‘Tüm anadillere sahip çıkmaya davet ediyoruz’

“Masallarıyla, ağıtlarıyla, ninnileriyle bir dilimizi yitirdik bu topraklarda… Türkiye’de farklı diller ve/veya dilsel çoğulluk hakkında çalışan, anadilinin önem ve anlamı konusunda duyarlı olan sivil toplum özneleri arasında başlatılan dayanışma, işbirliği ve dostluğun gelişmesi için UNESCO tarafından 17 Kasım 1999’da Uluslararası Anadili Günü ilan edilen 21 Şubat vesilesiyle bir araya geldik. Yeni katılımlarla genişleyecek bir ağın bileşenleri olarak, herkesi dil haklarıyla ilgili her türlü ihlal ve kazanımı yakından izlemeye, tüm anadillerine saygı duyup sahip çıkmaya davet ediyoruz. Bu anlamlı günü ortak bir çağrıyla karşılarken, kaybolan diller, tehlike altındaki diller ve azınlık dilleri başta olmak üzere tüm anadillerinin insanlık için maddi ve manevi önemini ve eşsiz değerini vurgulamak istiyoruz.”

“Etkinliklere katılalım, destekleyelim”

Son çare olarak, tüm dillerin önündeki engellerin kaldırılması, her bireyin kendi anadiliyle yaşamını istediği gibi sürdürmesi ve dilsel çoğulluğun barış içinde bir arada yaşamanın garantisi olarak görülmesi için, çoğulculuğun hayatın her alanına hâkim olmasını istediklerini ve savunduklarını belirterek şöyle seslendi:

“Kendi anadillerimiz veya dilsel çoğulluk konusunda faaliyet yürüten ağ bileşenleri olarak, en az bir anadiline sahip olan herkesi anadiliyle ilgili hak ihlalleri konusunda duyarlı olmaya ve yeni kazanımlar için mücadele etmeye çağırıyoruz. Bu duyarlılık ve mücadeleyi sürekli kılmak üzere 21 Şubat Anadili Günü vesilesiyle yürütülen çalışmaları destekleyelim ve düzenlenecek etkinliklere katılalım! Tüm dünya dillerinin ‘Anadili Günü’ kutlu olsun!”

“Tüm dünya dillerinin ‘Anadili Günü’ kutlu olsun!”

22 dile çevrilen ortak deklarasyon Türkçe okunduktan, Abazaca (Abhazca – Apsua Lehçesi), Adığece (Batı), Adığece (Doğu), Arapça, Arnavutça, Batı Ermenicesi, Gürcüce, Hemşince, Kurmancî, Lazca, Rumca, Zazaca birer cümleyle seslendirildi.