Ali Can ELAGÖZ
Etkin Haber Ajansı
HDK Gençlik Meclisi, “Gezi’den Lice’ye Gençlik Barışa Köprü Oluyor” şiarıyla otobüsle yola çıkıyor.
Gençler, İstanbul 1 Mayıs Mahallesi’nden yola çıkacak, Mersin, Adana, Antakya ve Diyarbakır’ın ardından Ankara’ya gidecek. Gençler, Gezi direnişinde yaşamını yitirenlerin ailelerini de ziyaret edecek.
Newroz’da KCK Genel Başkanı Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla başlayan çözüm süreci, hükümetin adım atmaması nedeniyle durma noktasına gelirken, HDK Gençlik Meclisi’nin çağrısıyla bir çok gençlik örgütü ‘barışa köprü olmak için’ birlikte yola çıkıyor.
“Gezi’den Lice’ye Gençlik Barışa Köprü Oluyor” projesi kapsamında görüşlerini aldığımız HDK Gençlik Meclisi üyesi Can Memiş, barış turunun çözüm süreci kapsamında gerçekleştirilen Demokrasi ve Barış Konferansı’nın doğrultusunda geliştiğini belirterek, “Türkiye’li gençler olarak ne yapabiliriz?” tartışmasının bu fikri yarattığını kaydetti. Gezi direnişinde yan yana olan gençliğin, Lice’de Medeni Yıldırım’ın katledilmesinin ardından bütün Türkiye’de birlikte sokağa çıktığını anımsatan Memiş, aynı birliktelik ruhuyla çözüm sürecine katkı sunmak için toplumsal muhalefetin bir çok kesimini kapsayan kurumsal bir heyet ile bu turu gerçekleştirmeye karar verdiğini aktardı.
Memiş, birçok insanın hayatını kaybettiği 30 yıllık bir savaşın sonunda müzakere sürecinin çok önemli olduğunu belirtirken, bunun yalnızca AKP ile Kürt Özgürlük Hareketi arasında gerçekleşemeyeceğini kaydetti. Memiş “Barışı toplumsallaştırmaya ihtiyacımız var. Bunu iktidarlardan beklemeyiz, barışın toplumsallaşmasını halklar, gençler, kadınlar, LGBT’ler gibi farklı toplumsal kesimler sağlayacak. Gelişmelerden de gözlemleyebildiğimiz kadarıyla, çözüm süreci konusunda iki yüzlü bir politika izleyen AKP’nin bu sürece katkı sağlaması olanaksız görünüyor. Özellikle gençlik olarak bu konuda daha fazla insiyatif almamız, daha fazla söz söylememiz, daha fazla mücadele etmemiz gerekiyor” dedi.
Gezi’de iktidarlar tarafından ayrıştırılmış, birbirleri ile temas etmelerinin önüne geçilmiş farklı toplumsal kesimlerin bir araya geldiğini dile getiren Memiş, batıda özellikle gençler nezdinde devletin güvenirlilik algısının belli oranda yıkıldığını belirtti. Devletin şiddetini gören, yaşayan gençliğin “Bize Taksim’de bunu yapan, Cizre’de neler yapmaz” gibi ifadeler kullanmaya başladığını aktaran Memiş, Gezi direnişini barışa katkı sağlayacak bir dilin oluşması yönüyle değerlendirdiklerini ifade etti.
Barışı demokrasi ile birlikte tartıştıklarını kaydeden Memiş, Gezi direnişinin de anti-demokratik uygulamalara karşı geliştiğine vurgu yaparak, barış turundaki demokrasi ilişkisini buradan kurduklarını dile getirdi. Memiş, Lice’de katledilen Medeni Yıldırım için batıdaki gençlerin sokağa çıkmasının, Kürdistan’da “Türk’ler artık burayı anlıyor mu, bizim sorunlarımızı anlıyorlar mı” gibi soruları yarattığını ve mevcut ruhsal kopuşun önüne geçmek için önemli bir adım olduğunu kaydetti. Barış turu heyet için Lambdaistanbul LGBT, Kolektif Eylem Birliği, Devrimci Lazlar, Demokratik Çerkes hareketi, Boğaziçi Kadın Araştırmaları Kulübü,, Karadeniz İsyandadır Platformu, Vicdani Ret Derneği, Öğrenci Kolektifleri, Gençlik Muhalefeti, Alevi gençler, Müşterekler, Anti-kapitalist Müslümanlar ve Nor Zartonk’a çağrı yaptıklarını aktaran Memiş, Hrant Dink Vakfı ve Sosyalist Feminist Kolektif’e de bu doğrultuda çağrı yapacaklarını belirtti.
Barış turuna ilk olarak 1 Mayıs Mahallesi’nde Gezi direnişinde yaşamını yitiren Mehmet Ayvalıtaş’ın ailesi ile birlikte Deniz Gezmiş parkında yapacakları basın açıklaması ile başlayacaklarını aktaran Memiş, buradan Pozantı Cezaevi önüne Gezi tutuklularına özgürlük, Pozantı cezaevinde çocuklara yönelik yaşanan taciz ve işkenceler ve HDK MYK üyesi Beycan Taşkıran’ın Gezi direnişi sırasında gördüğü işkenceler ile ilgili basın açıklaması yapmak için gideceklerini kaydetti.
Sonraki adreslerinin Mersin Güneykent mezarlığı olduğunu belirten Memiş, burada Paris katliamında katledilen 3 Kürt kadın devrimciden gençlik sorumlusu olan Leyla Şaylemez’in mezarını ziyaret edip karanfil bırakacaklarını aktardı. Mersin’in ardından Hatay’da Gezi direnişinde yaşamını yitiren Abdullah Cömert ve Ali İsmail Korkmaz’ın ailelerini ziyaret edeceklerini belirten Memiş, akşam da oradaki gençlik örgütleriyle ortak bir program gerçekleştireceklerini kaydetti.
Bir sonraki adreslerinin Diyarbakır olduğunu aktaran Memiş, 12 Eylül 2006 tarihinde Türk İntikam Tugayları’nın, Koşuyolu parkında yapılan katliamı protesto etmek için Koşuyolu parkında buluşup, DTK’ya yürüyeceklerini dile getirdi. DTK ziyareti sonrasında oradaki gençlik örgütleri ve Hebun, Keskesor gibi LGBT örgütleriyle ortak bir toplantı yapmayı düşündüklerini ifade eden Memiş, bu toplantının çok önemli olduğunu ifade ederken “Geçtiğimiz bahar aylarında Dicle Üniversitesi’ndeki saldırıların ardından HDK’li gençleri çok içermese de, Türkiye gençlerine yönelik eleştiriler olmuştu. Bu eleştiriler, ‘ODTÜ’de bir direniş olduğu zaman daha fazla heyecanlanılıyor ama, Dicle’de olduğu zaman bu görülmüyor ‘ şeklindeydi. Bir ruhsal kopuş hali vardı ve bu kopuş hali en fazla gençlerde oluyor. Bir tarafta, savaş gerçekliği ile büyümüş gençler var, diğer tarafta da devletin yarattığı bu kopuşa itilen gençlik var. Bu toplantıda Hebun ve Keskesor gibi LGBT örgütlerini de çağırarak, onların sorunlarını da, oradaki diğer gençlik örgütlerinin de problemlerini konuşmak istiyoruz. Bu yönüyle programdaki önemli parçalardan biri olarak görüyoruz” dedi.
Toplantının ardından Lice’de Medeni Yıldırım’ın ailesini ziyaret edeceklerini aktaran Memiş, Diyarbakır’daki son ziyaretin ise Bağlar’da Ceylan Önkol’un ailesine yapılacağını belirtti. Diyarbakır’ın ardından turun son durağı olan Ankara’da Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan’ın mezarlarını ziyaret edeceklerini aktaran Memiş, “Mahir Çayan ve Deniz Gezmiş, hem Türkiye’li devrimci gençler hem de yurtsever Kürt gençleri için önemli olan iki figürdür. Bu nedenle Ankara’da bu iki devrimci önderin mezarını da ziyaret etmeyi önemli buluyoruz” dedi.
Burada Ethem Sarısülük’ün ailesini de ziyaret edeceklerini aktaran Memiş. bir basın açıklaması ile bu programı Ankara’da sona erdireceklerini aktardı. Barış turu sonrasında, gençliğin ‘Barış ve Demokrasi’ raporu hazırlayacağını belirten Memiş, söz konusu raporu BDP’nin salı günleri gerçekleşen grup toplantılarına katılıp, ardından Meclis’te bir basın açıklaması ile bunu kamuoyuna duyurmayı planladıklarını kaydetti. Memiş, “Bu raporu yalnızca Türkiye demokrasi güçlerine değil, Kandil ve İmralı’ya da gönderme planımız var” dedi. Raporda, gözlemlerin ve gençliğin bu süreçte neler yapabileceğine dair ifadelerin yer alacağını aktaran Memiş, Barış ve Demokrasi konferansının doğrultusunda, toplumsal barışın olması için önce demokrasinin olması, düzenin demokratikleşmesi gerektiğini dile getirdi. Müzakerelerin ancak bu doğrultuda ilerleyebileceğini vurgulayan Memiş, raporun bu konuyu ele alacağını kaydetti.
HDK Gençlik Meclisi’nin Gezi’de yer almaması ile ilgili eleştirilere de değinen Memiş, “Bizim bütün bileşenlerimiz oradaydı aslında. Bununla birlikte hareket etme noktasında bir sıkıntımız oldu, bunun dışında HDK’li herkes Gezi direnişine sahip çıktı. Fakat geç kaldık bu anlamıyla, bu özeleştiriyi de vermek lazım. İnsanlar ‘HDK neredeydi?’ diye soruyorsa bu önemlidir. Bizim vekillerimiz oradaydı, bizler de oradaydık” dedi.
Gezi sürecinde farklı toplumsal kesimlerin ortak bir dil yarattığına işaret eden Memiş, bu dil üzerinden barışın toplumsallaşmasını batıya anlatmak gibi bir olanağın doğduğunu kaydetti. Memiş “Bir dönem Boğaziçi Üniversitesi’nde yapılan ‘Yüzleşme Koridorları’ çok etkileyici olmuştu. Bu tür etkileyici işlerle, sarsıcı eylemlerle bir şeyler yapmak gerektiğini düşünüyoruz. Ceylan Önkol’un anması da biraz böyle bir şey olacak. Basın açıklaması formatından daha çok sarsıcı yöntemler üzerinden kurguluyoruz. Örneğin, Ceylan Önkol maketlerinin çocuk parklarına bırakılması gibi” dedi. Barış turunun yalnızca başlangıç olduğunu ifade eden Memiş, bu turu 20-30 kişilik bir heyetle gerçekleştireceklerini belirtirken, ileride daha kitlesel programlar yapacaklarını aktardı.
En temelde halkları, inanç gruplarını, LGBT’leri ve kadınları da kapsayan bir barışı tartıştıklarını kaydeden Memiş, Kürt sorununa adil çözüm ve barış için bu mücadeleyi sürdürdüklerini belirtti. Demokratikleşme paketini samimi bulmadıklarını aktaran Memiş, KCK tutuklularının ve hasta tutukluların hala içeride olduğunu ve bunların normal koşullarda bir pazarlık konusu dahi olmaması gerektiğini kaydetti. Memiş, demokratikleşme paketinin çok meşru bir hak olan anadilde eğitimi de içermedğini hatırlattı. Demokratikleşmeyi geliştirecek olanın halklar olduğunu ifade eden Memiş, “Bu paketlerden zaten bir şey beklememek gerekiyor. Gezi’de oluşan mücadele ile, Kürdistan’daki eşitlik ve demokrasi mücadelesi aynı zeminde buluşmalı; ki süreç şu an buraya doğru ilerliyor. HDK konuya tam da böyle bir yerden bakıyor” dedi. Gençliğin barışa köprü olabileceğine inandıklarını belirten Memiş, Türkiye’li devrimci gençler ile, yurtsever Kürt gençlerinin ortak bir mücadele zemininde barış için mücadele etmeye devam edeceğini ifade etti.