Ayrıştırılan halklar kime oy verecek?

[ A+ ] /[ A- ]

nm_MANsET_1244

Jinda ZEKİOĞLU
ANF

Cumhurbaşkanlığı seçimine günler kaldı. Hemen herkes oy vereceği adaya karar verdi. Masalarda, sokaklarda, derneklerde, evlerde, alanlarda uzun uzun tartıştı. “Benim adayım daha…” argümanlarıyla kendi adayını anlattı.

Toplumun ayrıştırılan, görmezden gelinen, yokmuş gibi davranılan, hakları gasp edilen, en güvensiz ortamlara itilen, gelecek kaygıları içinde yaşayan halkları ise, toplumsallığını gün yüzüne çıkaramadan, daha sessiz bir Cumhurbaşkanı seçimi geçiriyor gibi görünüyor.

ANF olarak, bu halkların mensupları ile Cumhurbaşkanlığı seçimini, Cumhurbaşkanının kendileri için ne ifade ettiğini, Ermeni/Rum/Yahudi bir Cumhurbaşkanı olma ihtimalini konuştuk.

“AYRIMCILIĞA UĞRAYAN HALKLARIN ADAYI; DEMİRTAŞ”

Sayat Tekir – Nor Zartonk Eş Sözcüsü
“Cumhurbaşkanları yarışırken Ermenilerin sorunlarının ya da taleplerinin adaylar tarafından yeterince temsil edildiğini düşünmüyorum. Recep Tayyip Erdoğan ve Ekmeleddin İhsanoğlu gibi birbirinin kopyası olan sağcı ve devletçi iki adaydan zaten Ermeniler ile ilgili olumlu bir söz beklemiyorum. Burada Selahattin Demirtaş ön plana çıkıyor. Gerek tüm halkları kucaklayıcı dili, gerekse Türkiye’de ayrımcılığa uğrayan bir başka halkın içinden geliyor oluşu onu bizden biri yapıyor. Ayrıca Demirtaş’ın seçim çalışmasının hemen başında Ermeni, Rum, Süryani, Yahudi ve Alevi temsilciler ile görüşmesi, bizim fikirlerimizi aldıktan sonra da seçim genelgesini açıklaması önemli bir adımdır. Burada sorunları dinleyip bu sorunları yüksek sesle dillendirdiğini görüyoruz.

Ermenilerin, devlet ve topluma yönelik temsiliyetinde sorunlar olduğu aşikardır. Bize gelenek diye dayatılmış feodal düzen kalıntısı bir temsiliyeti artık kabul edilemez ve işlemez durumdadır.

Tekir, Ermenilere cumhurbaşkanlığı seçiminin ne ifade ettiğini de şu sözlerle anlatıyor; “Ermenilerin devletin ”yüksek” makamlarından temsili, Ermenilere sadece moral kazandırır. Ermeni bir cumhurbaşkanı, başbakan, bakan ya da milletvekili şüphesiz ki kulağa hoş geliyor fakat bir toplumun temsiliyetinin tek kişi üzerinden yürütülmesi ne demokratiktir ne de gerçekçidir. Türkiyeli Ermenilerin temsiliyeti sadece kendi kurumlarının güçlenmesi ve Ermenilerin örgütlü bir halk olmasıyla gerçekleşebilir. Eğer biz Ermeniler bir arada olmazsak, kendi sivil ve demokratik organizasyonlarımıza güç katmazsak 2015 yaklaşırken yeni Hrantların, yeni Sevagların ve yeni Maritsaların olması da kaçınılmazdır. Şili’de darbe sonrası ortaya çıkan ”örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez” sloganını unutmamamız gerekiyor. Tabii bu söylemin gerçekliğini görmek için Şili’ye kadar gitmeye gerek yok. Türkiye’de bir halkın birlik olunca nasıl yenilmeyeceğini Kürt halkı bize gösteriyor.”

Tekir, Ermeni bir cumhurbaşkanının ne yazık ki bir hayal olduğunu söylüyor ve ekliyor; “Büyük bir soykırım geçirip, yüz yıllardır yaşadığı topraklardan neredeyse kazınılan Türkiyeli Ermeniler için Ermeni bir cumhurbaşkanı şüphesiz ki bir hayaldir. Böyle bir sürecin gerçekleşmesi için öncelikle halklar eşitlik temelinde bir arada yaşamalıdır. Bu da hepimizin mücadelesi ile gerçekleşecek bir olgudur. Ermeni bir cumhurbaşkanının olması, Ermenilerin sokaklarda ”güvercin tedirginlikleri” ile değil, başlarını daha dik yürümelerine yol açacaktır. Böylesine bir durum siyasal bir partisi olmayan Ermenileri ülke siyasetinin ve gündeminin daha çok içine çekecektir fakat yukarıda da dediğim üzere tek kişilik bir temsiliyet tam bir temsiliyet olmayacaktır. Ayrıca konu Cumhurbaşkanı’nın Ermeni olup olmaması değildir. Konu; Cumhurbaşkanı’nın Ermenilerin ve tüm ezilenlerin haklarını savunup savunmamasıdır. Irkçı, ayrımcı, cinsiyetçi, homofobik bir Ermeni Cumhurbaşkanı süphesiz ki beni temsil etmeyecektir.”

Tekir, 12 yıllık AKP iktidarını da şöyle eleştiriyor; “Cumhurbaşkanlığı seçiminin bir tarafında, 12 yıllık AKP iktidarı süresince, başbakan olarak, toplumu ayrıştıran, tüm ötekilerin üzerindeki baskıları sürekli arttıran, emek ve emekçi düşmanı ekonomi politikalarının uygulayıcısı, Gezi’de yitirilen canların öldürülme emrini bizzat verdiğini söyleyen ve iktidarını ayakkabı kutuları üzerine kuran Erdoğan var. Ermenileri sürmekle tehdit eden, adlarını dahi “affedersiniz” diyerek anan, haklı adalet mücadelelerini politik koz olarak kullanan ve devletin bir asırdır süren inkâr politikasını sürdüren Erdoğan. Cumhurbaşkanlığı seçiminin diğer tarafında ise, devletçiliği ile sürekli övünen, Türk-İslam sentezi politik fikirleriyle “öteki”lerini çoktan belirleyen “çatı aday” İhsanoğlu var. Sağcılığı ile bilinen İhsanoğlu’nun diğer halklara olan yaklaşımını, annesinin Rodoslu olduğunu söyledikten sonra, “Annem Türk’tür, akla başka bir şey gelmesin” sözleri gayet iyi açıklıyor. Gezi Direnişi’nin yalnızca ilk üç gününü tasvip eden(!) ve Sivas Katliamı gibi bir derin devlet organizasyonunu “provokasyon” olarak gören İhsanoğlu, ılımlı İslam projesinin yeni vitrini olmaya adaydır.”

Tekir son olarak şunları belirtiyor; “Türkiye halkları, yaratılmaya çalışılan algının aksine, birbirlerinin kopyası olan bu iki sağcı adaya mahkûm değildir. “Halkın ve Değişimin Adayı” olan Halkların Demokratik Partisi adayı Selahattin Demirtaş, Ağustos seçimlerinde tüm halklardan emekçilerin umududur. Devletçi ve inkârcı, birbirinin kopyası iki aday karşısında benim cumhurbaşkanı adayım; Sivas’tan Lice’ye halkla kol kola yürüyen, Ermeni Soykırımı gerçeğini meclis kürsüsünden haykıran, ayrımcılığa karşı hayatı boyunca mücadele eden, emekçilerin, LGBTİ’lerin ve tüm ezilenlerin haklarını savunan Selahattin Demirtaş’tır.”

“ERMENİ CUMHURBAŞKANI HAYALDEN DE UZAK!”

Pelin Ayık – Vakıf Yöneticisi
“Bir Ermeni olarak Selahattin Başkan’nın düşüncelerini, konuşmalarını kendime çok yakın buluyorum. Sanırım bir Ermeni olmasaydım da mantıklı düşünen bir insan olarak Demirtaş’a oyumu verirdim. Demokratik, korkusuz olarak yaşamak istediğim bu ülkede, CHP ya da AKP’nin bana bu olanakları sunacağına inanmıyorum. Benim zaten hakkım olan haklarımı bana bir lütufmuş gibi gözüme soka soka veren Erdoğan olsun, hiç değişmeyeceğine inandığım CHP mantalitesi olsun, demokratik bir ülke olmak için gerekli donanımdan yoksunlar. Çünkü, maalesef mantaliteleri, hamurları buna müsait değil. Eşitlik ve özgürlük dediğimiz bu iki önemli kelimenin aslında ne gibi fedakarlıklar gerektirdiğini Selahattin Demirtaş’ın öngördüğünü düşünüyorum. Demokrasi giysisi altında faşist bir mantaliteden uzak, ne fazla ne de eksik, herkesin hakettiği özgürlüğün yaşaması için Selahattin başkanın elinden geleni yapacağını düşünüyorum.”

Ayık, Ermeni bir Cumhurbaşkanı ihtimalini ise şöyle cevaplıyor; “Bir Ermeni Cumhurbaşkanı… Hayalden de uzak benim icin! Ama inan illa Ermeni olması kesinlikle gerekli değil benim cumhurbaşkanımın. Zaten benim olanı istiyorum, eşit olmak istiyorum, aidiyet hissetmek, güvende olmak istiyorum sadece. İyi olmak kolaydır ama adil olmak çok zordur. Demirtaş’in bunu başaracağından çok umutluyum.”

“KÜRDE, ERMENİYE, RUMA HER GÜN OLAĞANÜSTÜ HAL!”

Hayko Bağdat – Yazar

“Benim dertlerim bu toprakların esas derdinden azade, farklı dertler değil. Irkçılıkla, milliyetcçlikle, her bir bireyi olduğu gibi kabul etmeyen ve saygı duymayan sistemle bir derdimiz var. Asimilasyoncu ve eli kanlı bir yakın tarihin ürünü olan zihniyetle mücadele ediyoruz. Dolayısıyla bunun karşısında olanların tamamı zaten birbirinin derdinin temsilcileridir. Ermeni/Rum adayın sembolik bir değeri var. Böyle bir aday varsa zaten dertlerin çoğu çözülmüş demektir.”

Bağdat, Ermeni/Rum birinin Cumhurbaşkanı olabileceği günleri soruyorum;”Niye hayal olsun? Süryani vekil, belediye başkanı yok mu? İnadına aday olurdum imkanım olsa.

Peki ya, adayları nasıl yorumluyor; “RTE’nin her zaferi bu toplumun yarısının büyük kaybı haline dönüşüyor artık. Bu gerilimi uzun süre taşıyamaz. İhsanoğlu TC siyasetinde icat edilmiş en zayıf “süper kahraman”. İlk turda eleneceğini düşünüyorum.

Demirtaş’ın adaylığı gerçek barış sürecidir. Bu toplumun ötekileri ilk defa bu kadar büyük bir makama talip. Kazanımlar büyük olacak. Türkiye mesafeli olduğu kesimlerle tanışıyor. Ayrıca Demirtaş siyasi hayatının en iyi performansını sergiliyor.”
Bağdat, oyunun Selahattin Demirtaş’a olduğunu söylüyor; “Oyum Demirtaş’a. Ancak onun kampanyasının vaadleri hayata geçerse kendimi “kazanmış” hissedeceğim. Batı seçmeni sürekli “olağanüstü hâl” ilan ederek bir adayda oyların toplanmasını istiyor. Oysa bu topraklarda Kürde, Ermeniye, Ruma hergün olağanüstü hâl var. Batı seçmeni bizim dünyamıza hoş gelmiş.”

“BİZİM DEMİRTAŞ’IMIZ VAR!”

Kayuş Çalıkman Gavrilof – Yazar/Çevirmen

“Ermeni toplumunun sorunları, dertleri tabii ki temsiliyet kazanmış değildir, ancak bu konuda toplumun kendi iç dinamiklerinden kaynaklanan çarpıklıklar da belirleyicidir, çoğu zaman. Örneğin; kendini toplumun lideri zanneden vakıf başkanları veya vekaleten de olsa patriklik koltuğunu işgal eden dini kimlikler bu koltuklarına sıkı sıkı sarılmakla kalmamış bu uğurda ya da kişisel çıkarları uğuruna -ki buna maddi çıkarlar da dahildir- her şeyi feda edebilecekleri gibi toplumun sorunlarını da örtbas etmeye çalışarak devlet (veya hükümet, artık bir fark göremiyorum) ile kol kola “önümüze gelene bir tekme” oynamaktadırlar. Sorun yok kandırmacası sürdüğü müddetçe de sorunlar çığ gibi büyümekte her gün bir yenisi eklenerek toplumun sırtındaki yükü ağırlaştırmaktadır. Sorunun kendisi zaten bu temsiliyet olayında yatmaktadır. Tabii ki halk sesini çıkaramamakta derdini anlatamamaktadır. Bu sorunun giderilmesi veya doğru düzgün bir temsiliyetin gerçekleşmesi için illa ki bir Ermeni adayın olması gerekmiyor. Hele de Cummhurbaşkanı gibi bir makam adaylığına Ermeni aday düşlemek fazlaca ütopik olur, zaten gerek de yok bizim Demirtaşımız var!

Ben tüm samimiyetimle Demirtaş’ın, biz Ermeniler için herhangi bir Ermeni’den çok daha mantıklı, düzeyli, güvenilir ve yararlı bir aday olduğunu düşünüyorum. Ancak bunun yanısıra birkaç ay sonra gerçekleşecek milletvekilliği seçimleri için meclise Ermeni vekil göndermek TC demokrasisi adına sanırım oldukça önemli bir gelişme olacaktır ki bunu da ancak HDP başarır gibi geliyor.

Gavrilof diğer adayları ise şöyle yorumluyor; “RTE’yi yıllardır tanıyoruz hakkında söylenmedik söz kalmadı hala her şekil iktidarda, Ekmeleddin İhsanoğlu, adaylığı açıklanır açıklanmaz bir yandan milliyetçi diğer yandan dini söylemleriyle kendini çok çabuk açık etti. Bu konuda tek merak ettiğim şey, birkaç yıl önce ellerinde Türk bayraklarıyla İzmir’de miting düzenleyip boy gösteren CHP’nin “modern” kadınlarının Ekmeleddin’e elleri titremeden nasıl oy verecekleridir.”