Aris NALCI
Agos Gazetesi
Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi Vakfı Başkanı Bedros Şirinoğlu, Ankara’da yaptığı açıklamalara gelen eleştirileri yanıtlamak için basın toplantısı düzenledi
Yedikule Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi Vakfı’nın başkanı Bedros Şirinoğlu’nun, 26 Mart Cuma günü Başbakan Erdoğan’la yaptığı görüşme, Ermeni toplumunu kimin temsil ettiği ve bu temsilin nasıl olması gerektiği yönünde tartışmaları da beraberinde getirdi. Bedros Şirinoğlu ve Hastane Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Herman Balyan’ın Ankara’da yaptıkları görüşme, Şirinoğlu’nun sonrasında yaptığı açıklamalar ve aldığı tepkilerle gündeme oturdu.
Erdoğan’la görüşmesinin ardından gazetecilere açıklama yapan Şirinoğlu, Hastane’ye iade edilen sekiz vakıf mülkü için teşekkür etmiş, “Sayın Başbakanımız Türkiye’de bütün vatandaşların, özellikle azınlık vatandaşlarının bütün sıkıntılarını gözlemliyor ve gereğini yapıyor” demişti. Başbakanlık Basın Merkezi programında “Ermeni cemaati başkanı” olarak anılan Şirinoğlu’nun açıklamaları, basında “Makul Ermeni modeli bu mu” sorularıyla karşılanırken, kendisinin Ermeni toplumu adına konuşma yetkisinin olmadığı gerekçesiyle yoğun eleştiri aldı.
Basında çıkan bazı haberler ve internet gruplarında yapılan tartışmalardan duyduğu rahatsızlığı dile getirmek için 30 Mart Salı günü hastanede bir basın toplantısı düzenleyen Bedros Şirinoğlu, açıklamalarını cemaat başkanı olarak değil, şahsı adına yaptığını belirterek kendisini savundu.
“Teşekkür ziyaretiydi”
Jamanak, Marmara, Agos ve Hürriyet gazetelerinin davet edildiği basın toplantısında Şirinoğlu, yapılan yorumlardan dolayı üzgün olduğunu ifade etti. Eleştirilere açık olduğunu, ancak bazı yorumların aşırıya kaçtığını söyleyen Şirinoğlu, Ermenistanlı göçmenlerin sayısı konusundaki hatalı bilginin bir toplantıda Başbakan’a Ermeni katılımcılar tarafından verildiğini belirtti. Şirinoğlu, “Kendisine, 70 bin Türkiyeli Ermeni, 30 bin de Ermenistan vatandaşı bulunduğunu söylendi. Ancak bu, yanlış anlamalara yol açmış olacak ki, konu farklı şekilde yansıdı” dedi. Şirinoğlu, Başbakan’ın yanlış anladığı bu bilgiden ötürü, kendisinin neden özür dilediği konusunda bir açıklama yapmadı.
İtimat Bürosu
Bedros Şirinoğlu, Ermeni vakıflarının bağış toplaması amacıyla kurulan İtimat Bürosu nedeniyle Vakıflar Müdürlüğü tarafından uyarıldıklarını, bu ve başka konulardaki sıkıntılarını da Dolmabahçe’de yapılan toplantıda bir raporla ilettiklerini, Başbakan’ın bu sorunlarla ilgili düşüncelerini kendileriyle paylaştığını söyledi: “Başbakan ve yardımcısı Bülent Arınç konuyla ilgileneceklerini söylediler. Kendilerinin samimiyetinden ve tavırlarından, bu konunun hallolacağı kanısına vardık.”
Hastane Başkanı ‘Cemaat Başkanı’ mı?
Şirinoğlu, Ermeni toplumundan gelen eleştirileri kabul ettiğini, ancak kendisinin Surp Pırgiç Hastanesi Vakfı ve VADİP başkanı olması nedeniyle toplumu temsil etme yetkisine sahip olduğunu savundu: “Biz kendimizi ortaya koymuşuz, bir şeyler yapıyoruz, ama insanlar istemiyor. Yıllardır bu cemaate her şeyimi verdim. Şimdi bu şekilde yorumlar üzüyor bizi. Bu cemaatin bizden sonraki yöneticileri olacak insanların ayarsız eleştirileri, geleceğimiz konusunda kaygılandırıyor beni.”
Şirinoğlu, Surp Pırgiç Hastanesi Başkanı’nın Ermeni toplumunu temsil etme yetkisine sahip olduğunu savundu: “Devlet, Cumhuriyet baloları için, Ermeni toplumundan bir Patrikhane’ye, bir de en eski ve en büyük vakıf olarak Yedikule Ermeni Hastanesi yönetimine davetiye gönderir. Bu da bizim protokoldeki yerimizi gösteriyor. Büyüğüm Setrak Tokat’tan bu makamı devralırken, bana ‘Hastane başkanı, cemaatin başkanıdır’ demişti. Kaldı ki, biz görüşmeye Yedikule Surp Pırgiç Hastanesi olarak gittik. Sonrasında Başbakanlık’tan yapılan açıklamada ‘Ermeni toplumu lideri’ olarak yazılmış ismim. Söylediklerim kendi fikirlerim, kaldı ki biz de buraya seçilerek geldik. Hastane yönetimini cemaat seçiyor. Sonra VADİP diye bir platform kuruldu. 42 vakıf yöneticisinden birinin ret oyu verdiği ve birinin çekimser kaldığı oylamada beni başkan seçtiler. Burada da bir temsiliyet yetkisinin olduğu ortada.”
Başbakan VADİP’in çalışmalarını olumlu karşıladı
Şirinoğlu Başbakan’a, VADİP’in çalışmaları ve kuruluşu ile ilgili bilgi verdiklerini de söyledi: “Başbakan çalışmaları ve oluşumu çok olumlu karşıladı, ‘İyi yapmışsınız’ dedi. Nihayet, resmi bir makam tarafından tanınabileceğimiz bir duruma geldik. Bunu geleceğe birlikte taşımalıyız. Toplumumuz, birlikte çalışmak yerine, neden birbirine engel olmaya çalışıyor? Ben bir üç yıl daha buradayım. Sonra zaten seçimlere girmeyeceğim. Bu koltuk bizim değil ki. Benden sonraki yöneticilere de kalacak bir miras bırakmaya çalışıyorum sadece. Bana cemaat başkanı denip denmemesi de umurumda değil, isterlerse çöpçübaşı desinler, hiç fark etmez.”
Şirinoğlu’nun tepki toplayan ifadeleri
• “Ermenistan da bizim komşu ülkemizdir. Ermeni asıllı olduğum için gönülden bir bağım vardır muhakkak ki. Fakat benim için önce Türkiye’nin menfaatleri geçerlidir. Ben inanıyorum ki Sayın Başbakan ve Sayın Sarkisyan bu sorunu çözeceklerdir. Türkiye ve Ermenistan bundan 100 sene evvel olan can kardeşliğini, beraberliğini yeniden yaşatacaktır. Tarihi fazla kurcalamamak lazım. Başbakanın da dediği gibi tarihi tarihçilere bırakmak gerekiyor.”
• “Cemaat olarak büyük sıkıntılarımız yoktur. Olsa bile bunu cemaatin önde gelenleriyle tartışıyoruz. Cumhurbaşkanı ve başbakandan randevu istediğimizde görüşüyoruz. Zaten cemaatin büyün sıkıntıları olduğu zaman patrikhane de devreye giriyor.”
• “Ermeniler kendilerini Türkiye’de güven içinde hissediyorlar. Var mı, Ermenilerle ilgili bir şikâyet duydunuz mu? Türkiye’de yaşayan bir Ermeni’den bir şikâyet duydunuz mu? Var mı? Yok.”
• “Bunun adı kavgadır. 1,5 milyon Ermeni vardı. Muhakkak ki hem Ermeni tarafından hem Türk tarafından zayiat olmuştur. 1,5 milyon Ermeni’nin büyük bir kısmı da yurtdışına göç etmiştir. Bugün Beyrut’ta, Suriye’de, Lübnan’da, İran’da, Irak’ta, Fransa’da, Amerika’da bulunan Ermenilerin sayısını hesaplayın, aradaki farkı göreceksiniz. Ben bir şeyler olmamıştır demiyorum. Bunu fazla eşelemekte fayda yok. Bunu eşeleyecek olsak aydınlığa kavuşamayız. Ermenilerden zayiat varsa Türk milletinden de var. Benim büyükbabam da olaylarda vefat etmiştir. Bunu fazla kurcalamaya gerek yok. Bunu soykırım olarak da bana göre dillendirmeye gerek yok. Çok samimi iki arkadaşın, dostun arasına nifak sokuldu. Bunlar o nifaka inanarak birbirlerini üzdüler. Bunu kin şeklinde yüz sene taşımaya gerek yok. Bütün dünyada böyle olaylar çok olmuştur. Sıkıntılar çok olmuştur, üstü kapanmıştır. Her nedense Türkiye ile Osmanlı coğrafyasında yaşayan Ermeniler arasındaki bu olay bir türlü kapatılmak istenmiyor. Niye kapatılmak istenmiyor?”
• “Gelsinler diasporada yaşayanlar, Türkiye’deki Ermeni vakıflarının, mülklerinin, okulların, Ermeni vatandaşların yaşantılarını görsünler o şekilde karar versinler.”
• “Türkiye’de 100 bin Ermenistanlı vatandaş yok. 20 bin Ermenistanlı vatandaş var. Sayın Başbakanımız, bizim sözümüze güvenerek, inanarak 100 bin kelimesini kullanmıştır. Yanılttığımız için kendisinden özür diliyoruz.”