Ragıp ZARAKOLU
Koxuz.org
Son dönemde Kürt basını ve yazarlarına ve dostlarına yönelik giyotin yeniden hızlandı. Peş peşe mahkumiyetler yağmaya başladı. Ve yine bir dayanışma ve destekten bahsetmek çok zor. Tarife de belli oldu: 1 yıl 3 ay hapis, 16 bin 666 TL para cezası.
Savcılar arada bir beraat istese bile, özel yetkili mahkemeler aynı tarifeyi uygulamaya devam ediyor. Zaten Ferhat Tunç’unki gibi beraat kararları da Yargıtay’dan “karar bozula, tez mahkum edile!” talimatı ile geri dönüyor.
Yargıtay, geçen hafta yine Yargıtaylığını yaptı ve, “1.5 milyon Ermeniyi, ve 30 bin Kürtü katlettik” dedi diye, Nobel Ödülü sahibi tek Türkü, Orhan Pamuk’u, “Türklüğe hakaretten” mahkum ettirdi. Helal olsun Reforme Yargıtaya, ne müstahkem mevki imiş ama! Majino hattı gibi!
Pınar Selek, Hrant Dink gibi Orhan Pamuk’a da kafayı takmış birileri var…
Bence hukukçuluğu bırakıp dağa çıksalar, terör meselesini bir günde bitirirler, “kağıttan olmayan kaplanlar” olarak [Prof. Dr. Anayasa Hukkukçusu Süheyl Battum’a selam!] Bence kendilerini ziyan ediyorlar, dosya yığılı odalarda. “Vatan kurtaran Şvayk” olmak varken…
Düşüncelerin kitap olarak, gazetede röportaj olarak, ya da bir hukuk dergisinde makale olarak yayınlamış olmak da sonucu değiştirmiyor.
Eve, tarife belli, devletin söylemiyle yazmayıp, aşağılayıp, hakaret etmeden Kürt sorununu sansürsüz tartışırsanız hemen yukarıdaki tarifeye hazır olun! “Anlaşılmayan bir dilde yayınlansalar bile…
Mahkeme başkanı Şeref Akçay‘ın beraat kararı verilmesi gerektiği yönünde karşıt oyuna karşın, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi, “Çağımızda Hukuk ve Toplum” dergisinde yayınlanan, “Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı ve Kürtler” başlıklı yazısında, “terör örgütü propagandası yaptığı” iddiasıyla, İsmail Beşikçi’ye 1 yıl 3 ay hapis, Avukat Zeylan Şimşek’e de 16 bin 660 TL para cezası verdi. “Kararlı bir duruş” sergiledi, “bölücülüğe karşı!”
İsmail Beşikçi’nin, geçen hafta mahkum olmasının hemen ardından, Kürt yayıncı Peri Yayınları editörü Ahmet Önal Kürtçe olarak yayınladığı “Kurtelekolinek Di Derheqa Diroka Kurd û Kurdistanê De” adlı kitaptan dolayı bir yıl üç ay (15 ay) hapis cezasına mahkum oldu. TYB Yayınlama Özgürlüğü Ödülü de almış olan Ahmet Önal davalarına, yalnız başına girer ve çıkar. “Düşünce Özgürlüğü sosyetesi” bu tür davalarla pek ilgilenmez. Ve bu mahkumiyet de “basında” kendine yer bulamadı.
Ahmet Önal şöyle diyor: “1997’den bugüne 29 kitap davasından yargılandım. 16 bin TL para cezası ödedim, dört ay hapis yattım. 420 günüm mahkemelerde geçti. Hala Türkçe yayımladığım kitaplar nedeniyle devam eden davalarım var.
Ancak “anlaşılmayan dil” dedikleri Kürtçe kitap hakkında bir değil, birden fazla dava açtılar. Bir Yıl Üç Ay’lık ceza ile yetinmemiş olacaklar ki, bir de Kadıköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakkımda açılmış bir dava daha var ve ne olacağını sonra göreceğiz!”
Öte yandan Barış Meclisi eski sözcüsü Hakan Tahmaz da aynı gün, 24 Mart’ta, İstanbul 10. Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesinde, Birgün gazetesinde yayınlanan PKK lideri Murat Karayılan ile yaptığı röportajdan dolayı, 10 ay hapis cezası aldı. Gazetenin sorumlu yazı işleri müdürü İbrahim Çeşmecioğlu da, 16.660 TL para cezası aldı. Savcının beraat talep etmesine karşın…
Bu arada, genç Kürt yazarı N. Mehmet Güler’den bir ileti aldım:
“Merhaba, 2008 Eylül ayında ” Ölümden Zor Kararlar” isimli romanım yasaklandı hakkımda, İstanbul 10. Ağır ceza mahkemesince dava açıldı. Yargılandık, savcı beraat talep ettiği halde, yeni savcıyla yeni bir mütalaa hazırlandı ve roman karakterleri sakıncalı bulunarak, mahkumiyet kararı verildi. 1 yıl üç ay hapis cezasına çarptırıldım. Dosya temyizde, her an onanabilir.
2010 Mayıs ayında çıkan ikinci kitabım “KCK Dosyası / Küresel Devlet Devletsiz Kürtler” de yasaklandı. Savcı mütalaasında ısrarla beraat istediği halde, ceza aldık: 1 yıl üç ay ve 16.666 Tl. para cezası… Uluslararası PEN ve Uluslararası Yayıncılar Birliği IPA davaları yakından izledi, uyarılar ve kınamalar yayınladı. Bu kararlar nedeniyle… Uluslararası PEN “Acil Eylem Çağrısı” yaptı. Ama ülkemde suskunluk sürüyor. Tepkiler için hapishaneye girmem mi gerekecek!”