Meral ÇİÇEK
Yeni Özgür Politika
“Dünyanın tüm sesleri birleşin” şiarıyla 8 dilde yayın yapan Nor Radyo‘nun yeni yayın dönemi ile birlikte start alan programlardan ‘Medyanın Cinsiyeti’, medyanın toplumsal cinsiyet politikalarındaki rolünü masaya yatırıyor. Türkiye’deki görsel, işitsel medya ve yazılı basının yeniden ürettiği cinsiyetçiliğin ifşa edildiği radyo programını, Ülkühan Zekioğlu hazırlayıp sunuyor. Gazeteci ve fotoğrafçı Ülkühan Zekioğlu ile ‘Medyanın Cinsiyeti’nin ardındaki fikri, Türkiye medyasındaki cinsiyetçiliği ve toplum-medya ilişkisini konuştuk.
‘Gazetecilik, erkeklerin diliyle yazılıyor’
Türkiye’de medyanın her türlü dil, din, ırk, renk ve kimlik üzerinde baskı kuran ve aşağılayan bir söyleme sahip olduğunun altını çizen Ülkühan Zekioğlu, sorunun cinsiyetçi dil ile sınırlı olmadığına dikkat çekti. Özellikle kadın cinayetlerini ‘kıskançlık-namus-aşk-töre’ adı altında gerekçe ile sunarak meşrulaştıran gazetecilerin de katiller kadar suçlu olduğunu söyleyen Zekioğlu, şu örneği verdi: “Tarih, erkeklerin/kazananların diliyle yazıldı. Şimdi de, gazetecilik erkeklerin/katillerin diliyle yazılıyor. Muhabir soruyor mesela sokak ortasında karısını 22 yerinden bıçaklayarak öldüren kocaya; ‘Namus cinayeti miydi abi?’ ‘Evet’ diyerek kafasını sallıyor katil. İşte devletin resmi haber ajansı muhabirinin bir katile kendi elleriyle sunduğu gerekçe.”
Ayrımcı bir dile sahip olmamayı başarabilen yayın ve yapımların yok denecek kadar az olduğunu kaydeden Zekioğlu, “Buna Türkiye’de kendisine muhalif adını veren bir çok medya kuruluşu da dahil. Bu tür deneyimlerim de oldu, tamamıyla cinsiyetçi dilden uzak ve bu dile karşı bir yayın yaptığınızda da, bir süre sonra, yine birilerinin erkekliğine dokunuyorsunuz, çeşitli sansür ve mobbing ile karşılaşmak, soldan sağa her kurumda mümkün karşılaşılan bir durum” dedi.
Medya mı, toplum mu yönlendiriyor?
Toplum-medya ilişkisini de değerlendiren Ülkühan Zekioğlu, ‘Medya mı toplumu, toplum mu medyayı yönlendiriyor?’ sorusuna “Bu bir kısır döngü” yanıtını verdi. Türkiye’de kadına ve LGBT bireylere yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve mobbingin bir devlet politikası haline dönüştürüldüğüne de dikkat çeken Zekioğlu, bu gerçek karşısında gazetecinin rolünü şöyle değerlendirdi: “Bu işi yapabilmek için, bir tabuya meydan okumanız gerekliliği, elinize aldığınız diplomadan daha mühim bir ehliyettir. Bunları iletişim fakültelerinde öğretmediler bize. Kimimiz acı tecrübelerle öğrendik. Tavsiyem olabilir meslektaşlarıma. Bir gazeteci olarak üçüncü sayfa haberlerini, katillere yazdığınızı unutmayın. Sunduğunuz tek bir gerekçe bile, o cinayeti meşru kılabilir. Tabii bu farkındalığa sahip olabilmek için, ilkokuldan itibaren toplumsal cinsiyet rollerinin nasıl sunulduğunu da görmek ve bu rolleri imha etmek gerektiğine inanıyorum.”
Cinsiyetçi haber bulmak çok kolay!
Ülkühan Zekioğlu, 27 Eylül’de yayın hayatına başlayan ‘Medyanın Cinsiyeti’ programını nasıl hazırladığına ilişkin de bilgi verdi. Programın üçüncü sayfa haberleri, köşe yazıları, reklam, dizi-sinema ve televizyon dünyası bölümlerinden oluştuğunu belirten Zekioğlu, medyada cinsiyetçiliği ifşa etmek için örnek bulmanın hiç de zor olmadığını anlattı: “Haberler kısmında hiç zorlanmıyoruz çünkü günlük manşet taramasında dahi, hemen her gün en az 8-10 tane cinsiyetçi ifadelerin bulunduğu haberlerle karşılaşıyoruz. Köşe yazarlarının bir çoğu mimli zaten. Cinsiyet ayrımcılığı yapmayan yazılar yazmaları hemen hemen imkansız oluyor. Televizyon programlarında da mutlaka o haftaya damgasını vuran, kadının sosyal kimliği üzerine bir tartışma oluyor. Reklamlar konusunda da çok zorlandığım söylenemez, çünkü reklam yapımları, eşyayı ve hayatı cinsiyetlere ayırarak işleniyor mütemadiyen.”
Dizilere özel vurgu
Zekioğlu, dizilere özellikle vurgu yaptı ve bu konunun, başlı başına tartışılan ve üzerinde durulması gereken bir nokta olduğunu söyledi. Dizilerin toplum üzerinde birebir yasama yetkisi olduğunu kaydeden Zekioğlu, o yasaları ifşa etmek üzerine belli temalar seçip, bu temayı işleyen dizilerin tümünü programda tartıştıklarını da sözlerine ekledi. Ülkühan Zekioğlu, programı tek başına hazırlıyor ancak programın takipçileri, bir nevi gönüllü muhabirlik yaparak, gözlerine çarpan konuları paylaşıyor. Bu amaçla facebook’ta oluşturulan Medyanın Cinsiyeti isimli grup, şimdiden 1100’ü aşkın üyeye sahip.
Cinsiyetçi söylemler dinletip yorumlanıyor
Ağırlıkta yazılı ve görsel kaynaklardan yola çıkarak medyadaki cinsiyetçiliği ifşa eden bir radyo programı, işitsel bir yayın olduğundan bir takım zorlukları da beraberinde getirebilir. Ülkühan Zekioğlu, bu konuya ilişkin şunları söyledi: “Radyo dinlemek, bir alışkanlık. Böyle bir alışkanlığınız yoksa, haber ya da yorum ihtiyacınızı radyodan gidermiyorsunuz. Fakat Nor Radyo, sekiz dilde yaptığı yayıncılık, program ve programcılarının dert ettiği meseleler ile radyo alışkanlığını yeniden kazandıracağa benziyor. Üstelik, bir yayın politikası olarak ayrımcı her türlü söylemi ve politikayı reddediyor. Tabii, programımızın görsel bir yanı var. Televizyon izleyicisinin daha çok ilgileneceği bir konsepti var esasında bu yapımın. Ancak öyle bir televizyon yok! Bizim ise bu dertlerimizi anlatmayı ertelemek gibi bir lüksümüz yok. Örneğin, reklamların, dizilerin, filmlerin içeriğinde yer alan cinsiyetçi ifadeleri, dinletip üzerine yorumluyoruz. Bu sebeple, programı bu haliyle dinleyen kitlenin çok değerli ve kaliteli olduğunu düşünüyorum.”
Her perşembe Türkiye saatiyle 20:00’den itibaren yayınlanan ‘Medyanın Cinsiyeti’, Nor Radyo’nun http://www.norradyo.com/ adresinden takip edilebilir.