500 Yıllık Tatavla Karnavalı’na 68 Yıl Sonra Yeniden Davet

[ A+ ] /[ A- ]

Köken itibariyle Dyonisos Şenliklerine dayanan, bir kolu Venedik ve Ege Adaları üzerinden İstanbul’a ulaşan, yaklaşık 500 yıl boyunca İstanbul’da yapılan, İstanbul’da yapılanlarının en ünlü ve merkezisinin ise eski adı Tatavla olan Kurtuluş semtinde her yıl gerçekleştirildiği maskeli-kostümlü karnavala yeniden “merhaba” demek istiyoruz.
Yeşilköy’den başlayıp Kumkapı, Aksaray gibi semtlerde oturanları Tarlabaşı’nda; Boğaz, Beşiktaş, Şişli, Kemerburgaz tarafından gelenleri de Pangaltı’nda buluşturan Tatavla Karnavalı, oluşan bu iki rengarenk konvoyun çalgılı-eğlenceli yürüyüşleriyle başlar. Kurtuluş Son durak ve civarında bulunan gazinolarda müzisyenlerin coşkulu nağmeleriyle yiyip içip sabahlara kadar eğlenerek sürerdi. Birkaç gün süren bu karnavalın konvoylarında çeşitli gruplar, farklı mizansenleri ve kostümleri önceden hazırlanmış şekilde yerini alır güzergah boyunca bunları sergileyerek yol kateder, gösterilerini buluşma noktalarında da sürdürür. Yürüyüş güzergahındaki evlerde önceden temizlik yapılır, pencere ve kapılar süslenir, karnavala hazırlanılırdı. Karnaval günü konvoydakilere tezahürat ve alkışlarla katılınır, ya da konvoya girilirdi.

Venedik ve Rio Karnavalları ile aynı kökten, yakın akraba olan Tatavla Karnavalı ne yazık ki en son 1941 yılında yaklaşık 30 kişilik bir grubun (yanlış hatırlamıyorsam) şimdiki Despina Meyhanesi’nde (yine yanlış hatırlamıyorsam o zamanki adı Limonia Bahçesi) biraraya gelip kadeh tokuşturarak, artık hiç eskisi gibi olmayacak bu büyük ve renkli karnavala hüzünle veda etmelerine sahne olur. Perde böylece kapanır.

Şimdi biz Kurtuluş’ta büyüyen, dünyayı oradan tanışmış insanlar olarak, karnavalımızın söndüğü noktada bir kıvılcım tutuşturmak istiyoruz. Bittiği yerden başlamak için, bu yıl karnaval başlangıç tarihine denk gelen 2 Mart 2009 Pazartesi (çünkü Şubat’ın sonu veya Mart’ın başlangıcındaki pazartesidir günü) Madam Despina’nın meyhanesinde olacağız. Bu defa rotayı tersine işleterek karnavalı yeniden Kurtuluş’a ve İstanbul’a kazandırmak üzere. Güçlü tarihsel kökleri varken ve henüz çok sıcak iken; neden Türkiye’nin de uluslararası çekim gücüne sahip bir karnavalı olmasın diye düşünüyoruz.

Hakkında daha fazla bilginin de, ekte sizlerle paylaşıldığı Tatavla Karnavalı’na başlangıç olması için maskelerinizle (belki biraz kostüm de yaparak veya sade) birlikte hepinizi Kurtuluş Son durak Açık Yol Sokak’ın bitiminde bulunan tarihi bahçeye, yani Despina Meyhanesi’ne bekliyoruz.

2 Mart 2009 Pazartesi akşamı, İstanbul’a kaybettiği bir rengi yeniden kazandırmanın bu ilk ve tarihi adımına sizleri de davet ediyor, yüzyıllar boyu Tatavla Karnavalı’na katılmış bütün insanlar ile Madam Despina’nın ruhuna ve farklı kültürlerin bir potada kucaklaşmasına kadeh kaldırmaya çağırıyoruz. 27 Şubat 2009 Cuma

Hüseyin IRMAK (Bir Kurtuluş sakini)

Tatavla Karnavalı Genel Bilgi

Karnaval eğlencelerinin kökenleri Antik Yunan’daki Dionisos ve Poseidon şenliklerine kadar dayanmaktadır. Ortaçağda İtalya’da ve özellikle Venedik’te rağbet gören bu gelenek, Venedik’le çok sıkı ilişkiler içinde bulunan İyon Denizi’nden Yunan adalarına sıçramıştır. Bu adaların, İstanbul, İzmir, İskenderiye gibi kalabalık Rum topluluklarının yaşadığı Doğu Akdeniz’in büyük liman şehirleriyle olan bağlantısı ile de karnaval adeti buralara kadar yayılmıştır.

İstanbul Rumları arasında yaygın olan karnaval eğlencelerine Galata ve Pera’da rastlanmakla beraber, İstanbul’da karnaval denilince akla gelen ilk yer daima Tatavla (Kurtuluş) olmuştur.

İstanbullu Rumların ‘Apokria’ adını verdikleri ve günlerce süren karnaval eğlenceleri, değişken takvime göre Şubat sonu veya Mart başında, mutlaka Pazartesi gününe rastlayan ‘Kathara Deftera’ günü doruğa ulaşır ve son bulur.

İstanbulluların ‘Baklahorani’ günü de dedikleri bu günden sonra herkes evine kapanır, perhiz ve ibadetle vakit geçirerek Büyük Paskalya Yortusunun gelmesini beklerdi.

Tatavla Karnavalı I. Dünya Savaşı’na kadar bütün hızıyla sürmüş; savaş yıllarının duraklamasından sonra, 1918-1923 mütareke ve işgal yıllarında iyice çılgın bir hale gelmiştir.

Cumhuriyet yıllarında hızını kaybeden karnaval eğlenceleri II. Dünya Savaşı yıllarından sonra tamamen ortadan kalkmıştır.

Günümüzde, İstanbul’da bir avuç kalan Rum cemaati, bu eski geleneği bir iki tavernada toplanıp eğlenerek sürdürmeye çalışmaktadır.

Ayrıca Yunanistan’ın, özellikle Patras ve Pire şehirleri, Aporia (karnaval) eğlence alayları ile oldukça büyük ün yapmıştır.

Kıyafetler/Kostümler/Gösteriler

• En temel kıyafet öğesi maskelerdir. Kadınlar başta olmak üzere çoğunluk maske takar. Erkekler hangi konuya göre kıyafet giyiyorsa onun gerektirdiği sakal, bıyık ve benzeri eklemeleri de yapar. Bazı erkekler suratlarını tamamen una bular, bazıları ise tamamen kömür karasına boyar.

• Rum gençlerinin bir kısmı Fustenella isimli geleneksel Rum kıyafeti giyer. Kadınlar kısa kollu, göğüs dekolteli, al, mavi ve yeşil fistanlar giyer. Bazı kadınlar ise tayyör, kısa kadife pantolon (şort), aynı kumaştan yapılmış sim veya sırma işlemeli denizci şapkaları takıp, siyah ipek çorap giyer. Yüzlerinde ise mutlaka kadife veya ipekten bir maske bulunur.

• Her mahalle seçilen konuya göre kıyafetler hazırlar. Yürüyüş geçidine mahallelerden katılacak maskaralar her yıl yeni bir konu seçerek buna göre hazırladıkları kıyafetleri giyerler.

• Bir mahalle Rum eşkiyası gibi giyinir, orijinal fustenella (evzon eteği) giyer, yatağan kuşanır. Önde klarnet ve lavta giderken çsamiko ve kleftiko gibi kırsal halk dansları oynanır.

• Bir başka mahalle Anadolulu hamallar gibi şalvar, potur ve sarıkla gezinir. Arka arkaya sıralanmış giden on kişi, karşılıklı olarak omuzlarında uzun, kalın bir sırık ve ona kalın zincirlerle asılmış tek bir yumurta taşır. Yükleri o kadar ağırdır ki on adım taşınır, terleyip mola verilir, mola sırasında davul zurna eşliğinde Anadolu şarkılarıyla halk oyunları oynanır. Bunlar heyamolacıları (hamalları) temsil eder.

• Doktor gibi giyinmiş kimileri yolun ortasında hamile kadınları doğurtur….

• Sokaklarda tabut içinde ‘ölü’ taşıyanlar, papazlar, dullar ve akrabalardan oluşan cenaze alayları gezinip ağıt yakar….

• Palyaço kıyafetinde veya pahalı kadife üniformalı İspanyol Şövalyesi kıyafetinde at sırtında gezinen kadınlar….

• Kılıçlı savaşçılar, kardinaller, Venedik Karnavalı’ndan örnek alınmış tipler….

• Eski bir yazıdaki tarife göre, “şakakları zülüflü, beli kuşaklı, bol paçalı Tatavla, Yenişehir, Papazköprüsü palikaryaları; papuç kaşlı, gaga burunlu, pos bıyıklı Feridiye, Elmadağı, Pangaltı ahbarları; vapur dumanı fesli, göğsü çapraz camadanlı, yumurta ökçe şıbıdıklı tulumba reisleri; fıyakalı omuzdaşlar; saltalı, poturlu esnaf; frak gömlekli, kravatlı kalem efendileri; kürklü yakalı, altın saat köstekli mirasyedi beyler; sırma kordonlu, çifter çifter madalyalı biçkin hünkar yaverleri.” katılımcıların genel profilidir.

• Katılımcılar arasında eğlenceyi seven Müslümanlar da vardır. Onların da bazıları kıyafet değiştirip maskaralar arasındaki yerini alır. Diğerleri seyirci veya pasif katılımcıdır.

• Kıyafetlilere “Maskara Alayları” denilir. “Apurkaya Maskarası” deyimi ise İstanbul günlük yaşamında sıkça kullanılan bir deyimdir ve Tatavla Karnavalı’ndan doğmuştur.

Karnaval Güzergahları ve Merkezleri

• Aslında Samatya, Makriköy, (Bakırköy) Fener, Balat’tan Tatavla’ya yayılan eğlencede, Galata ve Unkapanı Köprüleri; maskaralar, mandolinler, gitar ve şarkılar eşliğinde geçilerek Pera’ya gelinir.

• Pera’dan Yenişehir, Akarca güzergahı ile Tatavla’ya (Aya Dimitri Kilise Meydanı’na) çıkılır.

• Bir başka koldan ise, Pangaltı Katolik Mezarlığı’ndan Aya Dimitri Kilise Meydanı’na varılır.

• Ana Merkez: Aya Dimitri Kilisesi Meydanı (Şimdiki son durak) ve Aya Atanaş Kilisesi’ne doğru bağlık, bahçelik alanlar ve bostanlar… Günümüzde bu yeşil alanlar tamamen yokolmuştur.

• İkinci Merkez: Pangaltı’dan Tatavla’ya doğru Tramvay Caddesinin (Şimdiki ana cadde) Tepeüstü ve Sinemköy arasındaki arka tarafları, Aya Atanasios Kilisesi’ne kadar… (Yine bu bölgede eskiden bulunan bostanlar ve geniş yeşil alanlar yokolmuştur)

• Ayrıca; Ararat Gazinosu (Şimdiki Kuvayi Milliye ilköğretim Okulu) ile aynı bölgede ana caddede bulunan Limonia Gazinosu ve civarı ile Sinemköy Mezarlığı civarı.