‘Medyanın Cinsiyeti’ni İfşa Edelim Mi?

[ A+ ] /[ A- ]

Ülkühan ZEKİOĞLU
Sosyal Ayrıntı

Medya ve cinsiyet halleri! “Değişik bir konu. Neden?” diyorlar. “Muhatabıyım” diyorum ama yeterli olmuyor sanırım. Şöyle; bir kadınım ve bir gazeteciyim. Bu iki kimliğin birbiriyle çatıştığına, birinin diğerinin ölüm fermanını yazdığına tanık oldum. Sorunun hem zanlısı, hem mazlumu olmak, elbette kısa sürede aymanızı sağlıyor. Sadece kadına değil, heteroseksüel olmayan herkese nefret kusan bu dil, bugün Türkiye’nin en temel sorunlarının da müsebbibi.

Türkiye’de medyanın söylemi; ırkçı, milliyetçi, cinsiyetçi politikalarla, ‘Erkek, Türk ve Sünni’ muktedirliğini ilan etti. Bir Kürt, kadın, feminist ve gazeteci olarak, kafamdaki tüm dertlerle, gazetecilik üretimime farklı boyutlar kazandırmak zorunda olduğumu hissettim ve oradan davrandım. Program böyle oldu, dert etmekle doğdu.

Türkiye’de medya, sadece cinsiyetçi dili bağlamında değil; her türlü dil, din, ırk, renk ve kimlik üzerinde baskı kuran ve aşağılayan bir söyleme sahip. Bu suçtur. Boşanmak isteyen karısını öldüren bir erkek ne kadar suçluysa, karısını öldürmeye karar vermeden önce okuduğu ‘Kıskançlık-namus-aşk-töre’ adı altında sunulan ‘gerekçeli’ haberi yazan ve yayınlayan ‘gazeteciler’ de bir o kadar suçludur. Çünkü gazeteciliği dedikoduculuktan ayıran şey; toplumların, dinlerin ve coğrafyaların kaygılarıyla değil, mağduriyetin ne olduğu kaygısıyla haberi bildirmektir.

Şüphesiz tüm dünyada, din ve gelenek kaygıları, bireylerin eşit yaşam kaygılarından daha belirgin rol oynuyor. Çünkü din ve tarih erkektir. Ve erkeğin dediği olur! En azından milyonlarca yıldır öyle oldu. Nasıl bir yer dünya? Memnun mu herkes?

Tarih, erkeklerin/kazananların diliyle yazıldı. Şimdi de, gazetecilik erkeklerin/katillerin diliyle yazılıyor. Mesela muhabir soruyor, sokak ortasında karısını 22 yerinden bıçaklayarak öldüren kocaya; “Namus cinayeti miydi abi?”, “Evet” diyerek kafasını sallıyor katil. İşte devletin resmî haber ajansı muhabirinin bir katile kendi elleriyle sunduğu gerekçe. Kim kimi yönlendiriyor dersiniz, medya mı toplumu, toplum mu medyayı? Bu bir kısır döngü. Fakat gazeteci, pazarda sebze-meyve satmıyor. Bu işi yapabilmek için, bir tabuya meydan okumanız gerekliliği, elinize aldığınız diplomadan daha mühim bir ehliyettir. Bunları iletişim fakültelerinde öğretmediler bize. Kimimiz acı tecrübelerle öğrendik.

Tavsiyem olabilir meslektaşlarıma. Bir gazeteci olarak üçüncü sayfa haberlerini, katillere yazdığınızı unutmayın. Sunduğunuz tek bir gerekçe bile, o cinayeti meşru kılabilir. Tabii bu farkındalığa sahip olabilmek için, ilkokuldan itibaren toplumsal cinsiyet rollerinin nasıl sunulduğunu da görmek ve bu rolleri imha etmek gerektiğine inanıyorum. Gerçi, Türkiye’de kadına ve LGBT’lere yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve mobbing, bir devlet politikası haline dönüştürüldü. Buna, katillere ve tecavüzcülere terfi veren devlet yetkililerinin imzasını referans gösterebiliriz.

Hiç zor olmuyor maalesef radyo programını hazırlamak. Her gün gazete okurken, televizyonda reklam, dizi izlerken, sinema perdesinde, tiyatro sahnesinde, ‘billboard’ panosunda gördüğüm eril dili, sesli biçimde cümle içinde kuruyorum sadece.

Üçüncü sayfa haberleri, her gün hemen hemen sekiz-10 ciddi nefret söylemi içeren cinsiyetçi ifadelerin bulunduğu kupürlerle taşınıyor raflara. Köşe yazarları için seksizm bir popülarite vasıtası zaten. Sinemada, hasılat homofobi ve kadın düşmanlığı ile rekor kırıyor. Reklamlar, eşyayı dahi cinsiyete ayırıyor.

Televizyon dizilerine gelince; bu konu başlı başına tartışılan ve üzerinde durulması gereken bir nokta. Çünkü dizilerin toplum üzerinde birebir yasama yetkisi var. Açık etmeden romantize ettikleri; boşanma, kıskançlık, aşk, aile meclisi kararı ile cinayet gibi temaları ‘duygu seli’ ile yutturuyorlar bize. Bu temalar, toplumda o an itibariyle yasalaşıyor. O yasaları ifşa etmemiz şart!

Tabii, radyo dinlemek bir alışkanlık. Böyle bir alışkanlığınız yoksa, haber ya da yorum ihtiyacınızı radyodan gidermiyorsunuz. Fakat Nor Radyo, dokuz dilde yaptığı yayıncılık, program ve programcılarının dert ettiği meseleler ile radyo alışkanlığını yeniden kazandırdı birçok insana. Üstelik bir yayın politikası olarak ayrımcı, türcü her türlü söylemi ve politikayı reddediyor.

Bu programla, medyanın cinsiyetinin eril bir dile sahip olduğunu, bu eril hükümdarlığın yine erkeklere ve katillere hizmet ettiğini ifşa ediyoruz. Türkiye medyası erkektir ve katillere hizmet ediyor. Bu gerçeği duyan herkes; üçüncü sayfa haberlerini, reklamları, dizileri ve filmleri yargılasın ve eleştirsin istiyorum. Doğruya ve eşitliğe evrilen her kalem, katillerin ellerindeki kanla yüzleşmesine sebep olacaktır -ki bu sebep, dinlerden, tarihlerden ve geleneklerden daha kutsaldır.

Medyanın Cinsiyeti her Perşembe saat 20.00’de Nor Radyo’da.