Anadilsiz Barış Barış Değildir

[ A+ ] /[ A- ]

nuce_01092013-100714-1378022834.4

Eren DİNÇ – Nagihan AKARSEL
ozgur-gundem.com.tr

AKP’nin anadilde eğitimi bile kabul etmediğini söyleyen yazar Ayhan Bilgen, hükümetin başka alanlarda nasıl adım atacağının merak konusu olduğunu söyledi. TUHAD-FED Ankara Temsilcisi Havva Özcan, AKP’nin mevcut tutumuyla güven vermediğini söyledi

Barış için ilk önce bu and kalkmalı, anadilde eğitim verilmeli

“Çözüm süreci”nin başlamasının ardından hükümet şu ana kadar adım atmazken, son dönemlerde anadilde eğitim hakkı ve “Andımız”ın kaldırılması için başta bölge illeri olmak üzere birçok merkezde milli eğitim müdürlüklerine dilekçeli başvurular gerçekleştiriliyor. Yazar Ayhan Bilgen çerçeve uzlaşması sağlanmadan bir anayasa ve müzakere sürecini yürütmenin mümkün olmadığını belirterek, partilerin anadil konusundaki tavırlarını bildiklerini ama iktidar partisinin tavrının son anayasa görüşmelerinde ortaya çıktığını söyledi. Bilgen, “Anayasa görüşmelerinde İktidar partisinin tavrının ortaya çıkması, kamuoyu tarafından bilinmesi ve iki tarafı idare eden pozisyondan çıkılması açısından önemli bir adımdır. Ama anayasa sürecinin geleceği açısından da kaygı vericidir. Çünkü anadili savunmak sadece BDP’nin sorumluluğunda, BDP’nin üzerine bırakılacak bir yük olmamalıydı” diye kaydetti.

‘Anadilde uzlaşı sağlanmalı’

Anadil konusunda dahi sorumluluk üstlenilmeyecekse, bunun doğrudan silahlı güçlerin siyasete katılımı konusunda, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi konusunda da adım atılamayacağının göstergesi olduğunu belirten Bilgen, insani olarak en kolay uzlaşma sağlanabilecek anadil konusunda dahi uzlaşmanın olmamasının dikkat çekici olduğunu dile getirdi. Bilgen, “Bundan sonra kimsenin silahlı güçler çekildi-çekilmedi beyanı üzerinden ‘süreci şunlar bitirdi bunlar engelledi, sabote etti’ demesi mümkün değil, çünkü anadil konusu silahlı güçler sınır dışına çekilse de, çekilmese de tanınması gereken bir haktır, hukuk devletinin gereğidir, insan haklarının olmazsa olmazıdır” dedi.

Sembolik, yapısal, hukuksal ya da statü içeren hiçbir adım atılmadığının altını çizen Bilgen, sembolik adımlar atmanın önünde hiçbir engel olmadığını vurgulayarak, “Anayasa için bir sayısal sınır var ama bir okuldaki andımızı değiştirmeye de eğer siyasi iktidarın gücü yetmiyorsa, bu kadar riski bile göze almak istemiyorsa zaten başka hiçbir alanda bir şeyi konuşma imkanı bile kalmıyor” dedi.

‘Kendimize güveniyoruz’

TUHAD- FED Ankara Temsilcisi Havva Özcan ise daha önceki yıllarda 1 Eylül’leri hep savaş döneminde karşıladıklarını ama şimdi barış atmosferinde girdiklerini belirterek, “Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın başlatmış olduğu çözüm sürecine denk gelmesi bizim için daha farklı bir anlam taşıyor. Fakat devlet tarafından adım atılmıyor. Devlet açısından belirsiz bir süreç var” dedi. Bu süreçte AKP hükümetine değil, kendilerine güvendiklerini belirten Özcan, hasta tutsakların bir an evvel serbest bırakılmasını istedi.

‘Bu and ırkçı bir anddır’

İnsan Hakları Akademisi Başkanı Hüsnü Öndül ise bütün dillerin anayasal güvenceye kavuşturulması gerektiğine vurgu yaptı. Öndül, “Andımız’ın hala okunuyor olması da ırkçı ayrımcı bir durumdur. Bu ant öyle ırkçı bir anddır. Bu andın kaldırılması ile ilgili Milli Eğitim Bakanlığı’nın bir çalışması vardı. Ama bu konuda dahi gelişme olmaması düşündürücü” dedi.

Roboski İçin Adalet Girişimi aktivisti, aynı zamanda Ekojin gönüllüsü Deniz Kırımsoy ise, “Ezilen tarafın adım atması barış adına yeterli olamaz. Barışı en çok Roboskililer istiyor. Şimdi siyasiler dünya barışı falan diyorlar. Bence önce kendi barışımızı gerçekleştirelim sonra dünya barışına el atalım” dedi.