HDP: Erdoğan yönetimi 18 yılda faize 500 milyar dolar ödedi

[ A+ ] /[ A- ]

HDP Ekonomi Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Garo Paylan, partisinin ‘faiz raporu’nu açıkladı. HDP İstanbul İl Örgütünde basın toplantısı düzenleyen Paylan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yıllardır faize karşı olduğunu söylemesine rağmen icraatlarının tam tersi yönde olduğunu belirterek, son üç ayda faizin iki katına çıktığına işaret etti.

“Biz HDP Ekonomi Komisyonu olarak Erdoğan’a diyoruz ki; siz faiz lobilerinin önünde diz çöktünüz. Faiz lobilerine teslim oldunuz. Bu yıl faize karşı olduğunu söyleyen Erdoğan, vatandaşların alışveriş yaparken, benzin alırken ödediği her 5 liralık verginin 1 lirasını faiz lobisine aktarmaktadır” diyen Paylan’ın açıklaması şöyle:

Bankalarda kredi faizleri %25’lere çıktı

Yani bir yılda bütçeden 180 milyar lira faiz lobisine aktarılacak ve her saatte 20 milyon TL faiz lobisine aktarılacak. Yalnızca faiz yükü değil. Vatandaşlarımız, çiftçiler, KOBİ’ler, esnaf bankalara trilyonlarca lira borçlu. Bankalarda yalnızca 5 ay önce yüzde 8-9 olan kredi faizleri yüzde 25’e çıktı. Şu anda bankalar tefeci faizleri ile kredi vermektedir. Bu kredi faizleri karşısında borçlu olan esnaf, çiftçi ve KOBİ’ler inim inim inlemektedir. Erdoğan’ın kurduğu ekonomik düzen insanlarımızın sofrasından parayı alıp faiz lobisine aktarmaktadır. Bu anlamda Cumhurbaşkanı Erdoğan faiz lobilerine teslim olmuştur. Şu anda Erdoğan ve arkadaşları faiz lobisine çalışmaktadır, vatandaşımızın ekmeğini aşını faiz lobisine aktarmaktadır.

Erdoğan Londra’daki tefeciye gitti

Erdoğan şu anda IMF’siz bir IMF programı uygulamaktadır. Merkez Bankası’ndaki dolarlar tükenmiştir. Faiz lobisi Türkiye’deki dolarları alıp götürmüştür. Ancak bu dolarların yeniden gelmesi için Erdoğan’dan talepleri vardı. “Faizler çok düşük. Faizleri yükselt ki para getirelim” dediler. Kasadaki para tükenince Erdoğan lobilere teslim oldu. Biliyorsunuz iflas eden esnaf tefeciye gider. Erdoğan da Londra’daki tefeciye gitmiştir ve Türkiye’nin kaynaklarını, hepimizin vergileriyle oluşan bütçeyi tefecilere teslim etmiştir. Londra’daki tefeciler yüzde 17 faizle borç vermektedir. Yalnızca faizleri yüzde 17’ye yükselttiği günden bugüne yani 2 ay içinde Türkiye’ye faizle gelenler yüzde 12 para kazanmıştır. İnanın tefecilerde böyle bir faiz yok ama Erdoğan’da var. Erdoğan tefecilere dolar bazında fahiş faizler ödemektedir.

Tefeciye düşen iflah olmaz

Şu anda Almanya eksi faizlerle borçlanmaktadır. Ama Erdoğan rejimi bütçemizden çok büyük kaynakları faiz lobisine aktarmaktadır. Erdoğan’a sesleniyorum, tefeciye düşen iflah olmaz, Erdoğan da iflah olmayacaktır. Türkiye’ye geçici olarak yüksek miktarda sıcak para girişi olmuştur. Ama yüksek faiz için gelen bu sıcak para kârını, dolar bazında faizini alıp gidecektir. Türkiye daha da yoksullaşacaktır.

Türkiye em yüksek faiz veren 9. ülke

Erdoğan bir hedef koymuştu. “Türkiye’yi ilk 10 ekonomi içine koyacağım” demişti ama büyük bir başarısızlık gösterdi, Türkiye ekonomisi gerilere düştü. Fakat Erdoğan büyük bir başarı gösterdi ve Türkiye’yi faiz liginde ilk 10’a soktu. Faize karşı olduğunu söyleyen Erdoğan, Türkiye’yi dünyada en yüksek faiz veren 9. ülke yaptı. Türkiye; Venezuela, Arjantin, Yemen, Liberya, Zimbabve, Surinam, Kongo ve İran’dan sonra dünya faiz liginde 9’uncu sıraya yükseldi. İşte faize karşı olan Erdoğan’In Türkiye’yi getirdiği nokta bu. Dünyada birçok ülkede faizler sıfırken Türkiye faiz liginde ilk 10’da. Aynı zamanda Türkiye Avrupa’da ve OECD ülkeleri arasında faiz şampiyonu. Birinci sıraya yükseldi. Türkiye, Avrupa ve OECD ülkeleri arasında açık ara birinci. Bakın Türkiye’de faiz yüzde 17. İkinci sıradaki Meksika’da faiz yüzde 4,25. Üçüncü sıradaki İzlanda’da 0,25. Ardından Macaristan, Güney Kore, Şili 0,25 diye gidiyor. Avrupa’da pek çok ülke sıfır faizle borçlanıyor.

Borç alan emir alır

Şu anda Türkiye bir enflasyon, faiz ve kur sarmalındadır. Yıllarca Erdoğan, Türkiye’nin kaynaklarını saraylara, savaşlara ve yandaşlara aktarmıştır. Özellikle savaş politikaları sonucunda önemli bütçe açıkları oluşmuştur. Bu bütçe açıkları da elbette borçlanmalarla kapatılmıştır. Biliyorsunuz borç alan emir alır. Şu anda Erdoğan da faiz lobisinden emir almaktadır. Yüksek faizlerle bütçe açıklarını kapatmaya çalışmaktadır.

Erdoğan neden, faiz sonuçtur

Erdoğan yıllarca faizin neden, enflasyonun sonuç olduğunu söyledi. Ben bu kavramın değiştirilmesini öneriyorum. Türkiye’de Erdoğan sebep, faiz sonuçtur. Türkiye’de tek adam rejimi sebep, faiz sonuçtur. Çünkü tek adam rejimi Türkiye’nin tüm kurumlarını yerle bir etmiştir. Keyfi bir şekilde kaynakları savaşlara, saraylara, yandaşlara aktarmaktadır. Kurumların çöktüğünü gören tefeciler de fahiş faizlerle para vermektedir.

Faize 18 yılda 500 milyar$

Erdoğan’ın son 18 yılda faize ödediği para 500 milyar doları geçti. 2020 yılında 1 saatte 16 milyon lira ödüyordu, 2021 yılında 20 milyon lira ödeyecek. Bir saatte ödenen para 7200 asgari ücretlinin bir aylık maaşına denktir. Şu anda asgari ücretlinin yoksulun sofrasından alınıp faiz lobisine aktarılmaktadır. 2021 yılı için bütçeden faiz için ayrılan pay 180 milyar lira. 2020’den yüzde 30 daha fazla. Bu 180 milyarın da yetmeyeceğini iddia ediyorum. Bu rakam 200 milyar TL’ye çıkacak. Bu yıl vergi gelirinin ise 922 milyar TL olması bekleniyor. Yani ödediğimiz her 5 lira verginin 1 lirası faize gidecek. Türkiye maalesef 90 yıllardan sonra yeniden faiz sarmalına girmiştir, faiz çukuruna girmiştir. Türkiye, CDS risk priminin de en yüksek olduğu ülkelerden birisi. Dünyada CDS risk primi yalnızca rejimleri çürük olan ülkelerde yüksektir. Şu anda Türkiye’nin CDS risk primi 300 baz puanın üzerinde. Yani dolar bazında her borçlanmada her ülke yüzde 1-2 ile borçlanırken siz yüzde 5-6 ile borçlanıyorsunuz. Bu aradaki fark CDS riskidir. Bu aradaki fark Erdoğan’ın tek adam rejiminin risk primidir.

Sıkıntılar aşılırdı

HDP olarak 180 milyar TL ile neler yapılabileceğini sizlere aktarmaya çalışacağım. 2021 yılında bütçeden 180 milyar TL faize ödenecek. Bu 180 milyar TL’nin yalnızca 50 milyar TL’si ile işsiz vatandaşlarımıza ayda 5 bin lira doğrudan gelir desteği sağlayabilirdik. 180 milyar TL’nin 25 milyar TL’siyle EYT’lilerin tamamının emekli edebilirdik. 180 milyar TL’nin 8 milyar TL’siyle KYK borçlu milyonlarca gencin tamamının borcunu silebilirdik. 180 milyar TL’nin 15 milyar TL’siyle yeterli ve nitelikli aşıyı vatandaşlarımıza ulaştırabilirdik. Şu anda aşı yok. 180 milyar TL’nin 40 milyar TL’si ile ev içi emeği görünmeyen kadınları emekli edebilirdik. 180 milyar TL’nin 20 milyar TL’siyle ataması yapılmayan 200 bin öğretmenin atamasını yapabilirdik. Para bitmedi daha. 180 milyar TL’nin 22 milyar TL’si ile çiftçilere yapılan desteği iki katına çıkarabilirdik. 180 milyar TL’yi Erdoğan bir avuç faiz lobisine ödüyor, eğer bunları ödememiş olsaydık vatandaşları güvenceye alabilirdik, emeklileri emekli edebilirdik, KYK borçlarını silebilirdik, vatandaşlarımızı nitelikli aşıyla buluşturabilirdik, ataması yapılmayan öğretmenleri atayabilirdik, çiftçi desteği yapabilirdik. Bunun gibi halkımızı rahatlatacak pek çok adım atabilirdik. Ama Erdoğan bu dertleri çözmeyi tercih etmedi. Erdoğan faiz lobisini tercih etti.

HDP 50 bin TL’nin altındaki borçları silecek

Biz ne yapacağız HDP olarak; bizler enflasyon, faiz, kur sarmalından Türkiye’yi kurtaracağız. Böyle bir yüksek faizle vatandaşlarımızı yüz yüze bırakmayacağız. İşçileri, esnafları, çiftçileri faiz yükünden kurtaran politikaları hayata geçireceğiz. Yurttaşlarımızın 50 bin TL’ye kadar olan bütün borçlarını silip borçlarını yeniden yapılandıracağız, böylece vatandaşlarımızı borçsuz yaşama geçireceğiz. Esnafları ve KOBİ’lere faiz lobisinin insafına bırakmayacağız. Şu anda bankalarda kredi faizleri yüzde 25. Soruyorum Erdoğan’a hangi esnaf yüzde 25 faizle borç alıp ayakta kalabilir, hangi vatandaşımız yüzde 25 ile borç alıp iflah olabilir, malını satabilir. Hangi KOBİ yüzde 25 faizle borç alıp üretim yapıp malını satabilir? Piyasada hangi malda yüzde 25 kâr payı var ki?

Salgına karşı 28 günlük kapanma önerisi

Garo Paylan raporu açıkladıktan sonra, gündeme ilişkin de açıklamalar yaptı. Türkiye’de resmi rakamlara göre günde 180-200 kişinin korona nedeniyle öldüğünü belirten Paylan, şu eleştiride bulundu: “Biz bu rakamların en az 400-500 olduğunu düşünüyoruz. Bu her gün Türkiye’de 3-4 uçağın düşmesi demektir. Her gün en az bir Soma faciasının yaşanması demektir. Bu kabul edilemez, normalleştirilemez. Buna karşı pek çok tedbirin alınmasını önerdik. Güvenceli 28 günlük kapanmayı önerdik ama Erdoğan buna yanaşmadı ve her gün 400-500 vatandaşın ölümüne sessiz kaldı. Genelde BionTech, Pfizer, Astra Zenaca aşıları ile dünya vatandaşları aşılanıyor. Biz dedik ki Türkiye bu anlamda BionTech aşılarından edinmeli tek kanala bağımlı kalmamalı. Sağlık Bakanlığı bütçesinin artırılması teklifi verdik, gelin bütçeyi 15 milyar artıralım ve bütün vatandaşlarımızı güvenceli aşıya kavuşturalım dedik. Ama Sağlık Bakanlığı dedi ki ‘efendim biz Çin aşısını alacağız.’ Aralık ayında 20 milyon Çin aşısı gelecek dediler, ocak ayında 20 milyon Çin aşısı gelecek dediler. Ancak ocak oldu 3 milyon aşı geldi. 3 milyon aşı ile sadece 1 buçuk milyon vatandaş aşılanabilir. Bu da pandemiyi kontrol altına almaz. Ama bugün bir skandal daha açıklandı. Türkiye Çin aşısını yüzde 91 etkili bulmuştu. Endonezya dedi ki Çin yüzde 65 etkili, Brezilya bir açıklama yaptı ve Çin aşısının yüzde 50 etkili olduğunu söyledi. Enflasyon rakamlarını yaptırıyorsunuz, işsizlik rakamlarını saptırıyorsunuz. Hadi bunlar işle, aşla ilgili. Peki sağlıkla ilgili rakamlarla niye oynuyorsunuz? Yani Brezilya’nın yüzde 50 etkili bulduğu aşıyı siz nasıl yüzde 91 etkili buluyorsunuz? Kim nasıl güvenecek size? Nasıl güvenecek vatandaşlarımız bu aşıya?”

Vatandaşa Çin aşısı, kendilerine Biontech

Sağlık Bakanı’na istifa çağrısı yapan Paylan “Bütçede kaynak var ama sorun tercihlerde. Saraylara, savaşlara ve yandaşlara aktarılan kaynakların küçük bir kısmıyla vatandaşlarımızı BionTech aşısına ulaştırabiliriz. Bu konuda gecikmiş olabiliriz. Çünkü pek çok ülke anlaşma imzaladı. Türkiye’de hala Pfizer BionTech aşısı da yok yeterli sayıda Çin aşısı da yok. Bu açıdan Türkiye’nin kaynakları çeşitlendirilmelidir. Ben büyük bir kuşkumdan bahsedeceğim. Şu an daha az etkili olduğu belirtilen Çin aşısını vatandaşa yapacaklar, BioNTech aşısını kendilerine ve yandaşlarına yapacaklar. Çin aşısının 65 yaş üstü faz üç çalışmaları da yapılmamış. Ama Sağlık Bakanı ilk aşamada 65 yaş üstünün aşılanacağını söylemiştir, bu da büyük bir skandaldır. Bu konuda bir an önce adım atılmalı, Meclis devreye girmelidir” dedi.

Paylan daha sonra kendisine yöneltilen sorulara şu yanıtları verdi:

Erken seçimle ilgili ne dersiniz. Bahçeli’nin son günlerde HDP’nin kapatılmasıyla ilgili yargı yolunu göstermesi ve yaptığı açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye yönetilemiyor. Bakın bir aşı meselesini bir maske meselesini dahi yönetemiyorlar. Vatandaşlarımıza yalanlar söylüyorlar. İşsizlik konusunda, enflasyon konusunda, aşı konusunda yalanlar söylüyorlar. Sokakta yürürken onlarca esnaf yolumuzu çeviriyor, “dükkanı siftahsız kapatıyoruz, geçinemiyoruz” diyor. Nereye gitsek şu anda yüzlerce vatandaşımız “geçinemiyoruz, açız” diyorlar. Vatandaşlar için bıçak kemiğe dayanmıştır. Erdoğan korku rejimi oluşturmaya çalışmaktadır. Yoksullar tencere kaynamadığı zaman ülkeyi seçime götürür. Türkiye’de hep böyle oldu. Daha önce de böyle oldu, 2001’de de böyle oldu. Türkiye’de erken seçim şartları oluşmaktadır. Erken seçimin 2021 yılında olması kuvvetle muhtemeldir. Türkiye’nin bir an önce bu karanlık iktidardan kurtulması gerekiyor. Biz gerekli hazırlıklarımızı yapıyoruz HDP olarak. Her konuda Türkiye’yi bu girdaptan kurtaracak politikalarımızla ilgili önemli çalışmaları yürütüyoruz. Erken seçimin bir an önce olmasının, bu ülkenin bu karanlık iktidardan bir an önce kurtulması için gerekli olduğunu düşünüyoruz.

Bahçeli Anayasal suç işliyor

Devlet Bahçeli, HDP’nin kapatılmasıyla ilgili pek çok açıklama yapıyor ve anayasal suç işliyor. Siyasi talimatlarla açılan davalar sonucu pek çok arkadaşımız siyasi rehin durumdadır. Zaten siyasi saiklerle açılmış bir dava ile karşı karşıyayız. Onlarca yüzlerce dava ile karşı karşıyayız. Onlarca arkadaşımız rehin durumda. Buna rağmen Devlet Bahçeli HDP’nin kapatılması ile ilgili açıklamalarıyla açıkça anayasal bir suç işlemektedir. Anayasa hiçbir makam yargıya talimat vermez diyor. Bahçeli yargıya talimat vererek anayasal suç işlemektedir. Ben buradan eğer Türkiye’de kaldıysa savcılara suç duyurusunda bulunuyorum. Kendisi ile ilgili resen soruşturma başlatılması, anayasal suç işlemesinin önüne geçilmesi gerekir.

Bir parti kapatılacaksa MHP kapatılmalıdır

HDP Türkiye’nin 3’üncü büyük siyasi partisidir. Türkiye halklarının umududur. Biz yalnızca Türkiye halklarının barışını, huzurunu ve refahını düşünüyoruz. Bunun için politikaları öne koyuyoruz. Ama MHP ve Devlet Bahçeli Türkiye’yi karıştırmaya, kaosa sürüklemeye çalışıyor. Türkiye’yi geriyor, kamplaştırıyor. HDP ile ilgili her gün nefret söylemleri kullanıyor. Hatta HDP ve HDP’lilere kaşı itlaf çağrıları yapıyor. Bu açıkça şiddet çağrısıdır ve şiddet çağrısı yapan bir siyasi parti büyük bir sorundur demokrasi için. Eğer bir parti kapatılacaksa şiddet çağrılarının odağı olan MHP kapatılmalıdır. Türkiye’nin kurumlarının devreye girmesi gerekiyor.

HDP ilk seçimde 10 milyon yurttaşın oyunu alacak

MHP lideri Bahçeli de sürekli şiddet çağrısı yapmaktadır. Bu, demokratik bir ülke olsa yargı konusu olurdu. Ama şu anda yargı Erdoğan ve Bahçeli’nin vesayeti altındadır. Talimatla iş yapmaktadır. Bu konu AİHM kararlarına zaten yansımıştır. Toplumun vicdanında mutlaka mahkum olacaklardır. Biz halkımıza ve bize oy veren 6 milyon insanımıza güveniyoruz. İlk seçimde HDP’nin oyları 10 milyonun üzerine çıkacaktır. Anketlerde şu anda MHP’nin oyları eriyor. Çünkü bu toplum kamplaşma, kutuplaşma ve savaş istemiyor. Bu toplum barış ve huzur istiyor. Bunu da ilk seçimde Türkiye toplumu gösterecek. HDP güçlenerek çıkacak; MHP ve Bahçeli gibi siyasi figürler ise siyaset arenasından silinecektir.

Kaynak: Gazete Duvar