Uğur Yücel: Bu kadar birbirine düşman bir toplum görmedim

[ A+ ] /[ A- ]

Sanatçı Uğur Yücel, Pi Arte TV Youtube kanalına konuştu. Yücel, Mahir Mircan moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide oynadığı, yazdığı ve yönettiği filmler hakkında açıklamalar yaptı.

Uğur Yücel, yıllar önce yapılan ancak sosyal medyada hâlâ sıklıkla paylaşılan, önemli bölümünde yeme-içme üstüne konuştuğu röportajının hatırlatılması üzerine şunları söyledi: “Ben Kuzguncuk’ta doğdum büyüdüm. Orada evlerden evlere yemekler gönderilir, evlerde yemekler yenir, misafirliğe gidilir. Mesela İstanbul’un bilmediği bir seferad mutfağı vardır. Benim büyüdüğüm mahalle seferad mahallesidir. 600-700 yıl önce oradan gelen İspanyollarla büyüdüm ben. Öbür taraftan Ermeniler bizim bir üst mahallede. Rumlar da öyle. Hepsi oranın kadim değerleri. O zamanlar neyin içinde büyüdüğünün farkında değilsin. Ama sonra örneğin bir bakıyorsun ‘bunu en iyi Ermeniler yapıyordu’ diyorsun. Midye dolma mesela. Şimdi o midye dolmayı İstanbul’da yiyemezsiniz. Türk ve Müslümanlara sirayet etmemiş bir şey denizcilik, deniz mahsülleri, midye, hatta balık vs. Bizim eve sirayet etmişti, biz iki yönlü yaşardık. Yazlarımız Marmara Adası’nda geçiyordu, kışlarımız Kuzguncuk’ta. Öyle bir ailenin içinde büyüdüm. Bayramlar, seyranlar, kiliselere gitmeler… Beş vakit namaz kılan insanlar bunlar, anneannemle dedem. Dedem kukuleta takıp çocuklarla paskalya yumurtası kırardı ama kandil olduğunda da radyonun önüne oturturdu herkesi. Çocukların elinde kandil simidi, ailecek kandil dinlerdik radyoda. Bu aile aynı zamanda yılbaşı kutluyordu, evde tangolar çalardı.

Benim lezzeti keşfetmem çok küçükken olmuş. O lezzetlerden, yemeklerden bahsederken bir tarihten bahsediyorum aynı zamanda da. 1964’te burada çok büyük bir eksilme oldu ekalliyetten. Çok yönlü oldu bu aslında. Daha sonra 1974’te Kıbrıs Harekatı oldu, birden bire baş başa kaldık Kuzguncuk’ta. Türkiye de böyle oldu. Şimdi hiç sevmediğim bir şey söyleyeceğim ama sonunda nereye geldik bakın. Bu kadar birbirine düşman bir toplum görmedim ben. Nasıl bu kadar ayrıldı, nasıl buralara geldi? Bizim çocukluğumuza baktığımız zaman nasıl bir bayram yaşıyormuşuz biz. Oradaki azınlık da öyleydi bizim bayramlarda. Kuzguncuk’a atlar, faytonlar gelir, onlara binilirdi.”

‘En büyük mutluluğum faytonların kalkması’

Büyükada’da faytonların kaldırılması hakkında da konuşan Yücel, “En büyük mutluluğum buradan faytonların kalkması. Çok acı çektim burada ve eğer ki o faytonlar kalkmasaydı burada oturmazdım. Atlara çok büyük bir zulüm vardı burada, çok acı günler gördüm. Dünyanın en hisli hayvanları ne acılar çektiler, gözünün önünde işkence oluyor yani. Çok uğraştık” dedi.

Kaynak: Gazete Duvar