Yazı Dizisi: Erivan Günlüğü 1

[ A+ ] /[ A- ]

Birgün Gazetesi
Adnan Genç

ERİVAN’IN YAŞLI TARİHİNDE UMUT DOLU GENÇ NÜFUS…

Uzun ve zahmetli bir yolculuktan sonra ulaşıyoruz, Erivan’a… Kayseri ya da Erzurum’a inmiş gibi sayabilirsiniz kendinizi, zira insan tipleri ve davranış özellikleri zerre kadar farklı değil. 2750 yıllık bir kentin genç ve umutlu yüzlerinin arasında başlıyoruz gezimize…

Elbette ‘ha’ deyince, Ermenistan’a gidilmiyor. Yol uzunca ve zahmetli sayılabilir. Şimdilik tek olanak yerli ve özel bir havayolu şirketi. Doğrudan başkent Erivan’a gidebiliyor. Haftada iki kez uçuluyor. Başkente uçan diğer şirketler Almanya üzerinden aktarmalı ve 6-7 saati bulan uçuşlarla gidebiliyor. Buna bir de iki saatlik farkı da eklerseniz, epeyce saat sonra sınır komşumuza ulaşabiliyoruz… Ayrıca özellikle yaz ayları Erivan-Antalya arasında karşılıklı charter uçuşlar da var…

Tabii bir diğer sıkıntı pek de uygun olmayan bir saatte gidiliyor ve dönülüyor olması. Sabahın beşi gibi gitmek ve dönmek durumundasınız. İki saat sonra (ve saatlerinizi iki saat ileri alarak) Erivan Havalimanı’na iniyorsunuz. Vize işlemlerini (internetten yapmamışsanız) hemen oracıkta bir ofiste yapabiliyorsunuz. Üç gün ya da 120 günlük vize veriyorlar. Arada 10 dolar gibi bir fark var. 50 dolarınızı vize işlemine ayırıp, güleç yüzlü genç görevlilerin pasaport kontrolü sonrasında ülkeye giriyorsunuz. Kayseri ya da Erzurum’a inmiş gibi sayabilirsiniz kendinizi. İnsan tipleri ve davranış özellikleri zerre kadar farklı değil. Oldukça eski püskü ‘Lada 2017’ taksilerle kente gitmek ucuz… Doğrusu ilk etki küçük ve sevimsiz bir kente giriş izlenimi veriyorsa da aslı hiç ama hiç öyle değil…

Sabaha karşı ışıklarını karartmak üzere olan onlarca ‘Casino’ arasından kent yüzünü gösteriyor. Diyarbakır Ermenisi olan ve ABD’de yaşayan çevirmen rehberimiz Arpi, Erivan’ın 2750 yaşında olduğu bilgisini veriyor bize… O kadar eskisine ait izleri aramasak da Sovyet cumhuriyeti olduğu günlerden kalma kunt taş yapıları, çok geniş ve uzun caddeleri bize yakın geçmişin izlerini zaten anımsatıyor.

‘NÜFUSUN YARISI KADAR TURİST GELİYOR’

Bir İtalyan’ın işlettiği küçük sevimli otelimize yerleşiyoruz. Biraz uyuyup, kente iniyoruz. Şehrin pek uzağında değil ama merkezinde de değiliz. Çünkü, Erivan’da yaz aylarında otel bulabilmek iyice mesele. Üç milyonu biraz gecen nüfusunun yarısı kadar turist geliyormuş. Diasporadan gelen Ermeniler ve azıcık da Batılı turist var… Buna kapı komşusu gezgin İranlıları da ekleyince boş yatak bulmak hayal bile olabilir… Biz, epeyce önceden rezervasyon yaptırdığımız için yatak bulabildik kendimize… Yaz ayları için bu durum biline. Güneş ve deniz isteyen buraya gelmesin; çünkü, güneş kavurucu düzeyde ama su bir tek Erivan’ın kuzey doğusundaki Sevan Gölü’nde var… Bu nedenle önleminizi almalısınız… Şemsiye, koruyucu krem ve klimanızı yanınızda getirin… Üç milyonu azıcık geçen ülke nüfusunun 2 milyonluk kesimi başkentte yaşıyor… Ülke 11 ana yönetim bölgesine ayrılmış ve en küçük alanda yer alan Erivan, nüfusun üçte ikisini barındırıyor. Gene de kalabalık bir kent görünümü yok. Büyük ve çok geniş bulvarlar; bu caddelere açılan ferah sokaklar, büyük ve anıtlarla bezeli irili ufaklı meydanlarla soluklandığınız yürüyüşlerinizle kenti birkaç gün içinde tamamen keşfetmeniz pek mümkün.

Kent, merkezden çepere doğru yoksulluğunu gizleyemiyor. Düşen yaşam standartları ve fiziki ortamın yorgun görünümü giderek gözünüze batıyor. Kentte uluslararası markaların pek çoğu kendine bir bina bulmuş; ya onarıyor ya da hemen alt kata yerleşmiş bile… Büyük marketler de fazlaca ve kente yayılmış. Bakkallar ise bizim 30-40 yıl öncemizin görünümünde… Seyyar satıcılık yok gibi. Olanlar da mendil, çiklet vs satarken aynı zamanda ve mutlaka kapalı şeffaf bir kutuda ev yapımı poğaça ve kek satıyor.

Meydanlarda, kentte fazlaca bulunan büyük parklarda ve geniş caddelerde ‘kafeler’ var. Nar suyu revaçta. Sallama çay ve diğer soğuk içecekler var ama bir tek yiyecek maddesi bulunmuyor… Sadece içecek veriyorlar. Yiyecek maddeleri ilgili dükkânlarda var ve insanlar yollarda bir şeyler yiyerek gezinmiyor… Akşamüstleri çekirdek çıtlatmaktan gayrı… Yemek işlerini evlerinde hallediyorlar. Akşamları (hatta gündüzün ilerleyen saatlerde) çok ciddi bir piyasa gezintisi var. O zaman da kafe ve restoranları tercih edebiliyorlar. Gezinenlerin çoğunluğu genç kızlar. Zaten nüfusunun yüzde 30’u erkek olunca şehir kızlara kalmış gibi…

Şehir merkezinde gezintilerimizde çocuk göremedik. Evlerindedir, dediler. Köylere gitmişlerdir, dediler. Ama onlarca bebekli aileyi gezinirken gördük. Doğrusu yaşlı insanlar da 40 derece ortalamayı bulan gündüzleri belli ki, kente inmiyorlar. Anlayacağınız Erivan gezimizde binlerce genç ve bakımlı kız bize eşlik etti…

***

Ermenistan adının tarihi

Bİr coğrafi tanım olarak Arminiya veya Armaniya adına en erken Eski Fars (Pers) imparatoru I. Darius”un yak. MÖ 510 tarihli Bisutun Anıtı”nda rastlanır. MÖ 399’da bölgeyi gezerek tasvirler yapan tarihçi Ksenofon”un eserinde ülke adı Armenia olarak geçer.

Strabon Coğrafya”sında (MS 1. yüzyıl) ve Roma İmparatorluğu”nun idari bölünümünde Armenia sınırları şöyle tanımlanır: Batıda Fırat nehri, güneyde Güneydoğu Toros sıradağları, güneydoğuda Hakkâri dağları ve Urmiye Gölü, kuzeydoğuda Sevan Gölü ve Karabağ, kuzeyde Çıldır Gölü ve Doğu Karadeniz Dağları. Ortaçağ Arap kaynaklarında aynı bölgenin adı Armaniyya veya Ermeniyye (Ar: ______) olarak geçer. Eski Türkçe metinlerde Ermeniyye adına 15. yüzyıl’a kadar rastlanır.

Yüzyıllarca sadece tarihi bir isim olarak hatırlanan “Armenia/Ermenistan” adı, 19. yüzyıl’ın milliyetçi politikaları döneminde tekrar güncel anlam kazanmıştır.

MODERN ERMENİSTAN’IN DOĞUŞU

Tarihi Ermenistan”ın bir kısmı olan bugünkü Ermenistan İran”ın Revan (Erivan) vilayetinden ibarettir. 1827″de Paskeviç yönetimindeki Rus ordusu tarafından fethedilmiş ve 1828″de Türkmençayı Antlaşması ile resmen Rus egemenliğine girmiştir. Aynı yıl reorganize edilen idari birime Armyanskii Oblast (Ermeni Vilayeti) adı verilmiştir. Vilayetin o tarihte yüzde 18 dolayında olan Ermeni nüfusu, Rus yönetimi tarafından davet edilen İran Ermenilerinin göçü sonucunda 20. yüzyıl başında yüzde 48 düzeyini bulmuştur. Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu’ndan (tehcir sonrası A.G) mülteci olarak gelen Ermenilerle birlikte bu sayı yüzde 70″lere ulaşmıştır.

1917 Devrimi”nden sonra Rus Devletinin çöküşü üzerine kurulan Transkafkasya Federasyonu 28 Mayıs 1918″de dağılmış ve Erivan”da Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti ilan edilmiştir. İki buçuk yıl süren bağımsızlığı sırasında ekonomik, askeri ve siyasi krizlerle sarsılan cumhuriyet 1920 Kasım ayında Türk ve Sovyet ordularının eşzamanlı işgaline uğrayarak bağımsızlığını kaybetmiş ve 2 Aralık 1920″de Ermenistan Sovyet Cumhuriyeti adıyla Sovyetler Birliği”ne katılmıştır.

Ermenistan Cumhuriyeti

Sovyetler Birliği”nin son döneminde 1988’de Ermenistan Sovyet Cumhuriyeti ile Azerbaycan arasında, Dağlık Karabağ bölgesi üzerinde anlaşmazlık çıkıyor. Nüfus çoğunluğu Ermenilerden oluşan bir özerk bölge olan Dağlık Karabağ”da Ermeniler ayaklanarak ayrı bir cumhuriyet ilan ettiler. Ermenistan ile Azerbaycan savaşın eşiğine gelirken, her iki cumhuriyette Azeri ve Ermeni azınlıklar şiddet olaylarına maruz kaldı. Çatışmalar sürerken Mayıs 1990″da Yeni Ermenistan Ordusu kurularak Sovyet ordusundan fiilen bağımsız bir yapıya kavuşturuldu.

Sovyetler Birliği’nin dağılması üzerine Ermenistan 23 Ağustos 1991″de bağımsızlığını ilan etti. Azerbaycan”ın Ermenistan”a uyguladığı ekonomik ambargo, ülkede büyük sıkıntılara yol açtı. 1993″te Türkiye de Ermenistan”a karşı ambargoya katıldı. D. Karabağ savaşı 1994″te Rusya”nın empoze ettiği ateşkesle sona erdi (Bugünlerde Kars-Gümrü kapısının açılacağı söyleniyor A.G)…

Ermenistan siyasetinde D. Karabağ kökenli siyasi örgüt ve kişilerin egemenliğine dikkat çeken bazı gözlemciler, Ermenistan”ın D. Karabağ”ı değil, aksine D. Karabağ”ın Ermenistan”ı ilhak ettiğini ileri sürmüşlerdir. (Wikipedia)