“Tekçiliğe Dayalı Bir Anayasayı Reddediyoruz”

[ A+ ] /[ A- ]

SirriSureyyaOnder.Org

Sırrı Süreyya Önder Nor Zartonk’taki konuşmasına “Ermeni halkının yaşadığı acıları metanetle göğüslemesine büyük saygı duyuyorum” diyerek başladı ve anayasadan Ermeni adaylık meselesine kadar birçok başlıkta, katılımcıların sorularına yanıt verdi.

Bu meselelerdeki duruşunu kimi sözlerinin özetlemekte olduğunu, bunları dile getirmenin bir borç olduğunu, dile getirmediği takdirde ihmalkârlık etmiş olacağını, aynı şeyin Kürt meselesinde de geçerli olduğunu belirtti.

Önder, “Bu ülkede Ermeniler dayak yedi, zaten sonrasında dayak yemeyen kimse kalmadı” dedi. Devletin, Kürtlerin ve Türklerin de sorumluluğu bulunan bu kanlı geçmişe dair bugünkü tutumunu devekuşu refleksi olarak gördüğünü, işine geldiğinde Ermenileri azınlık olarak tanıyıp, işine gelmediğinde bu durumu başka mecralara çektiğini, Lozan’ın azınlıklarla ilgili uygulanamaz gördüğü şartlarından beri adeta bir devekuşu gibi “taşı” dendiğinde “ben bir kuşum”, “uç” dendiğinde “ben deveyim” dediğini belirtti.

Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloku’nu bütün Türkiye halklarının bir araya geldiği bir ittifak olarak gördüğünü söyledi. Tek etnisiteye, tek dine dayalı anayasal vatandaşlığı reddettiklerini ve halkların kendi haklarını belirlediği bir cumhuriyet düşlediklerini söyledi. Halkların özgürlüğü konusunda hiçbir şekilde taviz veremeyeceğini ve bunun getireceği faturayı ödemeye de razı olduğunu dile getirdi.

Toplantının devamı soru-cevap biçiminde devam etti. Öne çıkan sorular ve Önder’in verdiği cevaplar:

– Blok grup oluşturursa içinde yer alacak mısınız? Eğer gerekirse dağa çıkar mısınız?

“Eğer grup kurulursa tabii ki ben de parçası olacağım ama eğer olmazsa neler yapacağımıza dair henüz bir netlik yok. Ancak bunun bir seçim ortaklığı değil, seçim sonrası ortaklığı da hedefleyen bir kolektif olduğunu unutmamak gerek.
Bizim öncelikli beklentimiz barış ve eğer barış olmaz çok kötü şeyler olur, biz şimdilik bütün enerjimizi onun olması için harcayalım.”

– Türkiye halkları Ermeniler hakkında bilgisiz. Seçimden sonra Türkiye halklarına Ermeniler hakkında daha çok şey öğretmek gibi bir politikanız olacak mı?

” ‘Öğretmek’ çok iddialı olur ancak bellek imhasına karşı durmak için yapılması gerekenler var. Seçimde bize destek olan bütün grupların bir araya gelip bir platform oluşturmasını sağlamayı istiyoruz. Benimle arasında sürekli açık bir iletişim kanalı olacak bir platform. Tartışmayı o platforma bırakıp, o kolektiften gelecek olan sesleri benim fikirlerime aykırı olsa da olmasa da kürsüde duyurmak ve en azından tartışmaya açmak istiyorum. Bu sorumluluğu tabanla da paylaşmak hedefim. Bu denetimi ve yaptırımı olan bir şey olmalı. Kamuya açık olmalı.

Onun dışında soykırım yasa tasarısı ABD parlamentosunun izdüşümü, ben bunu kendi meclisimizde yapmak istiyorum. Bu işin olurunu nasılını bu bahsettiğim yapıyla beraber zamanı geldiğinde planlayacağız.”

– Ermeni toplumunun sorunlarına yeterince vakıf mısınız?

“Can alıcı iki mesele var. 1) Vakıflar ve mülk 2) Eğitim. 1973 yılında 7.000 öğrencisi bulunan Ermeni okullarının bugün 3.000 öğrencisi var. Bir de son günlerde ortaya çıkan revizyon konusunu göz önünde tutmazsak Ermenilerin bu okullara gitmek için Ermeni olduğunu kanıtlama zorunluluğu ve kontenjan kısıtlamaları gibi başka sorunlar var. Bunların yanında bir de bu bahsettiğim devekuşu refleksinin kendini gösterdiği bir gelir sorunu var. Ermeni halkı Musevi halkı gibi zengin değil, bu okulları ayakta tutmaya çalışıyorlar, yakında finanse edilemez duruma gelecek ya da mevcut sayı bir sürü Ermeni gencini bu eğitimden mahrum bırakacak. Ben Türkiye’deki Ermeni sorununu tapu sorunu ve servet transferi olarak görüyorum. Süryaniler için de aynı durum söz konusu; toprakları Kürtler aracılığı ile devlet tarafından işgal ediliyor. Servetin el değiştirmesi amaçlanıyor.

İşte ben bu iki can alıcı meselede hakların gasp edilmesi durumlarında itirazımı yapabilirsem, sizin de karşınıza alnımın akıyla çıkarım. Bunun haricinde bir de günlük yaşam ile ilgili sorunlarımız oluyor. Günlük dil ile Ermeni halkı aşağılanıyor. Bu dil toplumsal eğitim ile bozulabilir. Buralarda çok titiz olmak lazım. Ben bile kamuya açıldıkça bazı meselelerde özellikle kadın meselesi/eşcinsellik meselesi gibi, ne kadar zehirli ve tehlikeli olabileceğini anladım günlük dilin ve utandım.
İsteklerimizin, dileklerimizin ne kadarını hayata geçirebileceğimize karşılıklı ilişki karar verecek.”

– Başbakan azınlıkların kefiliyim dedi…
“Böyle bir şey mümkün olamaz, bırakın başbakanı Hrant Dink bile gelse anayasal bir sözleşme altına alınmadan bu tarz bir tutum ancak totaliter bir yapı demektir. İki dudağın arasında demektir.

Anayasal vatandaşlık tarifine itirazımız var. Herkes kendi demokratik cinsiyet/inanç kimlikleriyle tarif edilmeli ve hakları teminat alına alınmalıdır.

Hakikat komisyonu tüm Türkiye tarihindeki zulümleri kapsamalı, istisna tanımamalı ve mazlumdan yana durmalıdır.”

Önder ayrıca, seçim bildirgesinde eşcinsellerle ilgili bir şey olmamasını da, bildirgenin hazırlandığı dönemde vetolarla ilgili yaşanan sıkıntılardan dolayı yapılan bir ihmal olarak gördüğünü, bu konuda tartışma olanağı bulamadıklarını, blok toplandığından bu yana 3.000 kişinin gözaltına alındığını ya da tutuklandığını, aynı komisyonun asla iki kere toplanamadığını belirtti.

Ermeni ve başörtülü aday…

Toplantının kapanışında blokla ilgili en çok canını yakan meselenin başörtülü ve Ermeni aday olmaması olduğunu söyleyen Önder, Agos gazetesinde çıkan röportajında söylediği cümleye (“… uygun bir Ermeni aday bulunamamıştır…”) ilişkin açıklamasını tamamladığı, “Ancak beni Ermeni halkının meclisteki temsilcisi sayabilirsiniz” sözleri alkışlarla karşılandı.

Toplantı Önder’in Ermeni halkının da üzerine düşen görevler olduğunu belirten, Sizlerin de Ermeniler olarak örgütlülükleri çeşitlendirmeniz lazım. Örneğin Dersim Derneği kurulduktan sonra 1.000 kişi aslında Ermeni olduğunu öğrendi. Bu da örgütlenmenin önemini gösterir,” sözleriyle sona erdi.

Toplantının sonunda katılımcılarla sorduk:

Neden Sırrı Süreyya Önder?

– Teslim ettiği ideoloji için Sırrı Süreyya. Barışçı bir insan olduğunu düşünüyorum. Ilımlı ve ikna edici buluyorum. Samimiyetine inanıyorum. İdeolojik açıdan kendime yakın hissediyorum. (Can Erzurumlu)
– CHP ve AKP’yi tercih etmediğim için Sırrı Süreyya. Dürüstüğüne ve azınlık olmanın ne olduğunu anladığına inandığım için. Kısacası “kötünün iyisi” değil “iyinin iyisi” olduğunu düşündüğüm için. (Kirkor Dinçkayıkçı)
– Gördüğümüz kadarıyla cesur ve konuşma tarzı ve tarihten verdiği örnekler güzel. Halkların temsiliyet hakkını savunacağı için Sırrı Süreyya. (Minas Uluk)
– BDP’ye kim gelirse gelsin oy verecektim. Ermenileri temsil etmek konusunda Sırrı’ya güveniyorum. Benim yerime Sırrı’nın orada söyleyecekleri daha önemli. (Sarkis Arık)
– Ezilen halkların karşısına başı dik çıkabilecek bir adam. Samimiyeti için ve insanların yüreğpine zaptedebildiği için Sırrı Süreyya. (Dença Kartun)
– Aday olmadan önce de kendisini takip ederdim. Hrant Dink katliamından sonra gösterdiği destekle yanımızda olduğunu ve yalnız olmadığımı hissettirdi. Bu düzen içinde bozulmamış bir isim. (Takuhi Kalk)
– Kalbi yüzüne yansımış. Anadoluluyuz ve yakın hissediyorum. (Anuş Demirci)