Vartan ESTUKYAN
Agos Gazetesi
Ermenistan Diaspora Bakanlığı, 2009 yılı için yaz aylarını kapsayan bir proje hazırladı. ‘Ari Dun’ (Eve Gel) adı verilen projede amaç, tüm dünyadaki genç Ermenilerin, Ermenistan’ı ziyaret etmeleri, Ermeni kültürü ve tarihini öğrenmelerini sağlamaktı. 15 günlük periyotlarla tasarlanan programın ilk döneminde Türkiye, Gürcistan, Mısır, Rusya, Ukrayna, Fransa ve Suriye’den toplam 67 genç katıldı.
Kimi ülkelerden 30, kimilerinden sadece 1 kişi katıldı programa. Türkiye ise 21 katılımcıyla en kalabalık gruplardan biriydi.
Projeyle eşzamanlı olarak dünyanın çeşitli yerlerinden Ermeni öğretmenler için düzenlenen bir program da bulunuyordu. Bu programa Türkiye’den 6 öğretmen katıldı. Öğrencilerden tamamen bağımsız olarak farklı bir programa tabi olan öğretmenler, Ermenice eğitimi ile ilgili atölye çalışmaları yaptılar.
Diaspora Bakanlığı’nın hazırladığı programa Türkiye’den katılanlara Uluslararası Hrant Dink Vakfı destek oldu.
Ermenistan’da kendilerine evlerinin kapılarını açan ailelerin yanında konaklayan gençler, gündüzleri tanıtıcı gezilere ve eğitim faaliyetlerine katıldılar. Ermenistan’daki önemli müzeleri, tarihi ve turistik yerleri gezip, okullarda dil, edebiyat, tarih ve genel kültür derslerine girdiler.
İnsanlar aynı, lehçeler farklı
Aile ile ilk günümdü. Hep beraber masaya oturduk. Evin babası rakı içer misin diye sordu. Ben de “İçerim fakat sadece özel günlerde” diye cevapladım. “İyi öyleyse, öğren, Ermenistan’da her gün özeldir” dedi, ve Ermenistan’da alkollü günlerim başlamış oldu. Bir diğer gün; sofraya oturacağız, evin annesi sordu: “Loğatsar Vartan?” Şaşırmıştım. Biz yüzmeye ‘loğanal’ deriz, oradakiler yıkanmaya ‘loğanal’ diyorlardı. Sofraya oturduk. “Hats ger” (ekmek ye) dediler. Sofrada bir sürü yiyecek var ama ben “Onları da yemek için özel bir izin mi alacağım?” diye soruyorum kendi kendime. Bu sırada ekmekleri de yiyorum tabii. Bu kez anne sormaz mı “Evladım, neden bir tek ekmek yiyorsun?” Meğer onlar ekmeği yemek olarak nitelendiriyorlarmış. Ermenistanlılar dolaşmaya ‘man- kal’ diyorlar. Ben ise ilk duyduğumda mangal yakacaklar zannediyordum. Batı Ermenicesi ve Doğu Ermenicesinin farklı kullanımlarından dolayı biraz bocaladıktan sonra ne demek istediklerini anlıyorum. Peki ya Rusça konuştuklarında?
Eçmiadzin’den Sevan’a Ermenistan tarihi
Diaspora gençleri için çok yönlü ve değişik ilgilere açık bir program tasarlanmıştı. Bir gün Dünya Ermenileri Patriği (Vehapar) Gatoğigos’un da makamı olan 1700 yıllık Eçmiadzin Manastırı’nı ziyaret ederken, diğer bir gün Areni şarap fabrikasında, Ermeni şarapçılığının tarihi hakkında bilgiler ediniyor ve orada üretilen şarapları tadıyorduk.
Yerevan Devlet Üniversitesi’ndeki fakültelerin tanıtıldığı bir günün ardından, kışlada Ermenistan ordusu hakkında bilgiler alıyorduk. Basın mensuplarının daha önce gezilen yerlere gelmeyip sadece kışlada bizlerle bir arada bulunmaları tepkiyle karşılandı. Türkiye’den gelen bizler bu görüşmelerde gazetecilerle konuşmamayı tercih ettik.
Ermeni Kralı Dırtad’ın Hıristiyan olmasını sağlayan Krikor Lusavoriç’in 14 yıl boyunca mahpus kaldığı Khor Virab zindanı ve orada kurulan kilise, gezi programının önemli duraklarından Ararat Dağı’nın çok yakından görüldüğü bu mekânda fotoğraflar çektirdik. Madenataran El yazmaları Kütüphanesi’nde çok eski kitapları incelerken, sadece Ararat Ovası’nda görülen bir kurtçuktan elde edilen kırmızı boya ‘vortan garmir’ hakkında bilgi aldık.
Ari Dun projesinin ilk etabı, 30 Temmuz Perşembe akşamı Sevan Gölü kıyısında düzenlenen bir yemekle noktalandı. Kapanışa katılan Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan, bakanlık görevlilerinden program hakkında bilgi aldıktan sonra, gençlerin yaşadıkları zorlukları, ülke hakkındaki düşüncelerini dinledi ve sorularını yanıtladı. Sarkisyan ile bolca fotoğraf çektirdik, birlikte halay çekerek gecenin keyfini çıkarttık.
Ermenistan’a gittiğimizde Uluslararası Altın Kaysı Film Festivali bitmek üzereydi. Dönüşümüze yakın günlerde ise ülke bütün hızıyla Pan Armenian olimpiyatlarının katılımcılarını ağırlamaya hazırlanıyordu. Muhtemelen, daha önceki yıllarda olduğu gibi, en kalabalık kafilelerden biri İstanbul olacak.
Ve kazandıklarımız
Bir yandan eğitim programları sürerken, diğer yandan da yanlarında konakladığımız ailelerle geliştirdiğimiz ilişkiler Ermenistan halkı hakkında fikir sahibi olmamızı sağladı. Ermenicenin hâkim olduğu bir ülkede bulunmanın, 15 günün sonunda tüm katılımcıların çok daha akıcı bir şekilde Ermenice konuşabilmelerini sağladığını gördük. Özellikle yaşadıkları ülkelerde Ermeni okulu olmayan toplumlar için projenin kazanımları çok daha önemli. Keza Türkiye’den gidenlerin de Ermeni tarihi, Ermenistan tarihi, coğrafyası ve kültürü hakkında bilgilerinin son derece sınırlı olduğunu göz önünde bulundurursak, bakanlığın bu hizmeti önemli bir eksikliği doldurdu. Ancak özellikle demokratikleşme mücadelesi veren Türkiye’den gelen bizler için derslerdeki hamaset ve milliyetçilik dozu rahatsızlık verecek boyuttaydı. Tabii ki bizler de kültürümüzü, sanatımızı, tarihimizi öğrenmeye ihtiyaç duymaktayız. Fakat bizim Türkiye’de eleştirdiğimiz ve reddettiğimiz milliyetçi söylemlere Ermenistan’da razı olmamız beklenemezdi. Daha önce de tanık olduğumuz bir olgu, bu programda bir kez daha kendini hissettirdi. Türkiye ve Mısır gibi Müslüman ülkelerden gelenler çok daha demokrat bir duruşu benimsemişken, Hıristiyan ülkelerden gelen katılımcılarda dindarlık ve milliyetçilik duyguları daha belirgindi.
Ermenice yerine Rusça
Türkiye’den gelen gençleri rahatsız eden bir diğer konu ise Gürcistan’dan gelen katılımcıların Ermenistan’daki yetkililerle yaptığı Rusça sohbetlerin Ermeniceye tercüme edilmemesiydi. Bu durum bir anlamda Rusça bilen ülkeler dışında kalanlara yapılan bir ayrımcılıktı. Evet, Rusça eski Sovyet ülkelerinin ortak dili olabilirdi, ancak tüm dünyadan gelen Ermeni gençler olarak, birbirimizle ortak dilimiz Ermenice olmalıydı.
Mutlaka gidilmeli
Diaspora Bakanlığı’nın ilk kez bu sene düzenlediği program bizler için oldukça ilgi çekici ve önemliydi. Gelecek sene tekrarlanacak olan projeye Türkiye’den katılacak olanları, hayatları boyunca unutamayacakları bir tatil bekliyor. Sonuçta orada herkes Ermenice konuşabiliyor, yollardaki tabelalarda Ermenice yazılı. Hele ki tarihinizi de merak ediyorsanız, Ari Dun biçilmiş kaftan. Biraz da Rusça öğrendiniz mi, işte o zaman Ermenistan’da hayat çok daha güzel.
SAYAT TEKİR– Ari Dun projesi ile, ilk defa Ermenistan’a gitme fırsatı buldum. Yolculuk öncesi benim açımdan birçok bilinmezlik vardı. Bu bilinmezlikler ilk defa yurtdışına çıkmanın getirdiği çekingenlik ile birleşmişti. Ermenistan’a gidince ve evlerinde kaldığım aile ile 30 dakika sohbet ettikten sonra çekingen halimden eser kalmadı. Yanında kaldığım ailenin 2,5 hafta boyunca bana karşı olan misafirperver ve sevecen tavır kendimi İstanbul’daymış gibi hissettirdi.
Ari dun projesinin programı dahilinde dolaştığımız yerler Ermenistan kültürü ve tarihi açısından önemli yerlerdi. Bu yoğun program çerçevesinde yaptığımız gezilerin olumlu ve olumsuz yanları oldu. Olumlu yanı, kısa süre içerisinde Ermenistan’ın birçok önemli yerini dolaşmak, olumsuz yanı ise her gün yapılan kültür gezilerinden dolayı sosyalleşme etkinliklerinin yok denecek kadar az olmasıydı. Bu geziler sonucunda Ermenistan mimarisi, doğası, kültürü ve sosyal yaşamı ile ilgili fikirler edindim.
Ari Dun projesi içerisinde 2 hafta boyunca toplam 6 gün yapılan eğitimler de vardı. Bu eğitimler çerçevesinde Ermenistan, Ermeni kültürü, hristiyanlık, Ermeni dili ve edebiyatı gibi konularda bilgi sahibi olduk. Reel Sosyalizmin yıkılmasından sonra diğer Varşova Paktı ülkelerinde görüldüğü üzere, muhafazakâr ve milliyetçi eğilimler bu 6 günlük eğitimde de kendini yoğun olarak hissettiriyordu. Eğitimin milliyetçiliğin yanı sıra 1-2 Diaspora Bakanlığı görevlisinin Türkiye’den gelen katılımcılara karşı sergiledikleri önyargılı tavır grubun keyfini kaçırdı. Bu agresif tavır tepkimizi çekerken, genel olarak Diaspora Bakanlığı görevlilerinin kibar ve ilgili tavrı, tatsız birkaç hadiseyi unutturdu bize.
Genel olarak baktığımızda olumlu geçen Ermenistan ziyareti, şahsi olarak Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’la tanışmanın sürprizi ile sona erdi. Ermenistan yolculuğumdan bana kalan en önemli şey, orada edindiğim dostluklar oldu.
KAREN EMİRGELOĞLU– Ermenistan’ı görmek, oranın tarihini, coğrafyasını, kültürünü ve aile yaşantısını tanımak benim için çok etkileyiciydi. Bence her Ermeni, Ermenistan’ı görmeli ve oranın kültürü ve tarihi hakkında bilgi sahibi olmalıdır.
LARA TARAKÇİYAN– Ermenistan’a ilk yolculuğum olacağından, gitmeden önce kafamda kendi kendime farklı ülkeler yaratmıştım. Ama düşündüğümden daha iyi olduğu da bir gerçek. Gitmeden önce herkeste büyük bir heyecan vardı, gideceğimiz aileleri tanımıyorduk ve yabancı bir ülkeye gidiyorduk.
Daha önce hiç görmediğimiz ve tanımadığımız insanların yanında kaldık; çok misafirperverlerdi. 17 gün boyunca birçok ülkeden, birçok kültürden arkadaşlar edindik. Gayet eğlenceliydi. Son gün kimimizi en çok üzen, ailelerden ayrılmaktı, kimimiziyse arkadaşlardan uzak kalmak. İlk günler her ne kadar alışmak için bayağı çaba sarf etsek de, sonraları zamanın nasıl geçtiğini anlamadık.
Geriye baktığımızda, bize sadece güzel ve bir o kadar da eğlenceli anıların kaldığını görüyoruz.
MELİSA YILDIRIM– Ermenistan’da bulunmak, oradaki insanları tanımak güzeldi. İnsanlar sıcakkanlı ve misafirperverdi. Bu, orada daha iyi vakit geçirmemi sağladı. En kısa zamanda tekrar gitmek isterim.