Ahmet, Derin Devletle Derdi Olan Bir Habercidir

[ A+ ] /[ A- ]

Ertuğrul MAVİOĞLU
Radikal Gazetesi

Ahmet öfkelidir, inatçıdır, kendi bildiği yoldan gider, burnunun dikine yürür. Ama bu ismin yanına ‘Ergenekoncu’ sıfatı eklenebilir mi? Bu soruya kısaca yanıt arayalım.

Mektepli gazeteci Ahmet Şık’ın, okul yıllarından beri hayatı haberle, habercilikle yoğruldu. Meslekle tanışalı beri, bütün haberleri benzer özellikleri yansıttı. Ya hak ihlalleriyle ilgiliydi ya da derin devletin teşhiriyle.

Gazete yönetimleriyle çatışmalarını da burada yaşadı. Farklı haberler istendikçe, o inatla hak ihlallerini yazmayı sürdürdü. Demek ki, bu ülkenin acılarıyla bir derdi vardı.

Susurluk süreciyle ilgili çok sayıda haberin üzerinde imzası vardı. 1990’ların ortalarından itibaren derin devletle ilgili derdi vardı.
Yıllarca, faili meçhul cinayetlerin, gözaltında kaybedilenlerin, asit kuyularında öldürülenlerin, dışkı yedirilenlerin haberleriyle uğraştı. Demek ki bu ülkenin insanlarının canına kasteden karanlığıyla bir derdi vardı.

Metin Göktepe öldürüldüğünde, katillerin peşine düşen gazetecilerden biri oldu. Davanın peşini bırakmadı, duruşmalarda polislerden çok dayak yedi. Göktepe’nin katilleri yargı önünde hesap verdiyse, bunda Ahmet’in payı de vardı. Demek ki, onun adalet gibi bir derdi vardı.
Hayata Dönüş adı verilen 19 Aralık 2000’deki katliamın peşinde de Ahmet vardı. ‘Gerçeğe Dönüş’ haberiyle ödüller aldı ama onun için asıl ödül katliamı belgelendirmek oldu.

Nokta dergisinin kapatılmasına yol açan ‘Darbe Günlükleri’ haberini yapan ekibin içinde Ahmet de vardı. O günlükler yayımlanmasaydı, belki Ergenekon soruşturması da olmayacaktı. Demek ki, darbecilerle derdi vardı.

Ergenekon’u anlaşılır kılmak için kitap yazdık. En önemli özelliği ‘derin devlet’, ‘kontrgerilla’ ve ‘JİTEM’le hesaplaşılmadığını göstermekti. Demek ki Ahmet’in Ergenekoncularla derdi vardı.

Soruyu tekrarlayalım. Böyle bir haberci duruşundan, haberci geçmişinden Ergenekoncu çıkar mı?