‘Basıncı Erdoğan’a yapacağız’

[ A+ ] /[ A- ]

nm_Selahattin_Demirtas_JPG_0924

Sebahat KARAKOYUN
Birgün

Erdoğan’ın rolüne dikkat çeken Demirtaş yeni dönemde Erdoğan’a basınç yapacaklarını söyledi. Demirtaş, Cemil Bayık’ın tartışılan sözleri için ise “Eksik ya da yanlış da olsa değerlendiririz” dedi

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, söyleşimizin ikinci bölümünde genel seçimler, çözüm süreci ve bölgedeki gelişmelere dair sorularımıza yanıt verdi. Demirtaş ayrıca KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık’ın tartışma yaratan sözlerini de değerlendirdi. Demirtaş’ın sorularımıza verdiği yanıtlar özetle şöyle:

‘DAVUTOĞLU’NUN VERECEĞİ KARAR DEĞİL’

Cumhurbaşkanlığı seçiminde aldığımız sonuçtan ötürü tabii ki bir özgüven oluştu. Ama seçimlere partiyle girip girmeyeceğimize seçime yakın bir dönemde karar vereceğiz. Biz barajın kalkması için önümüzdeki günlerde hem CHP’nin hem Meclis dışındaki partilerin desteğini isteyeceğiz. Demokratik basınç yaratıp AKP’nin adım atmasını isteyeceğiz. Baraj, kademeli olarak ilk seçimde yüzde 7, sonraki seçimde yüzde 3, sonra da sıfıra düşürülebilir. AKP ipe un sermeye devam ediyor. Baraj kalkarsa kaç vekille gelebileceklerini hesaplıyorlar ve bir hayli düşeceğini görüyorlar. O nedenle “Biz koymadık, niye biz kaldıralım” diyorlar. Bu, Davutoğlu’nun vereceği bir karar değil, Cumhurbaşkanı karar verecek. Yeni dönemde basıncı cumhurbaşkanı üzerinde yürüteceğiz.

ÇÖZÜM SÜRECİNİ ERDOĞAN TAKİP EDECEK

Yeni dönemde çözüm sürecini bir ekip olarak yürütecekler. Sorumluluk Başbakan’da olacak, Cumhurbaşkanı da bu işleri takip edecek. Erdoğan, cumhurbaşkanı olarak kontrol kendisinde olsun istiyor. Hiç kimseye tam sorumluluk vermemiş. Bir heyet olarak yürütecekler anladığımız kadarıyla. Erdoğan’ın muhataplığı bırakmayacağı kanaatindeyim. Çözüm sürecinde birinci derece sorumlu kendisini görecektir. İsim bizim için çok önemli değil. Demokratik, şeffaf adımlar atsın.

PARİS CİNAYETİNDE MİT PARMAĞI

Ülkeler birbirini dinliyor. Biz de siyasetçi olarak dinleniyoruz. Ülkelerin de buna karşı tedbir alması lazım. Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin görevi aynı zamanda dinlemeyi önlemektir. Bu kadar rahat bir şekilde hem kendi ülkemiz yasa dışı bir şekilde bizi dinliyor hem de başka ülkeler dinliyorsa işin cılkı çıkmış demektir. Sadece telefonlar değil, toplantılarımız, aile ortamlarımız dinleniyor. Benim evimde arkadaşlarımın misafirlik toplantıları bile dinleniyoruz. Hiçbir devlet temiz değil. Özellikle Paris cinayetleri konusunda Almanya’nın, Fransa’nın verilmemiş bir hesabı var. Türkiye MİT’i içerisinden bir ekiple bunların yapıldığı artık bir sır değil. Bu katliama bu ülkelerin istihbaratları bulaştı ama bir araya gelip çözmek yerine birbirlerine karşı şantaj unsuru olarak kullanıyorlar. Bu dinlemeleri de bunun için yapıyorlar daha çok.

IŞİD’E KARŞI PKK’YE SİLAH YARDIMI

IŞiD saldırılarından sonra peşmergeye silah yardımı gibi bir talebimiz olmadı. Talep ederlerse, ihtiyaçları olursa Türkiye’nin destek olması gerektiğini düşünürüz. Orada insanlar kendilerini savunabilecek imkanlara sahip değilken, sadece dualarımızla yardımcı olabilecek durumda değilsek Türkiye olarak sunabileceğimiz destek neyse sunabilmeliyiz. Orada daha çok PKK savaşıyor. PKK, Türkiye’den silah yardımı isterse ne diyecek asıl soru o. IŞİD gibi bir barbarlığa karşı PKK’liler savaşıyor. Türkiye’de de barış olacak, PKK Türkiye’ye karşı silahları bırakacak. Orada da halkı savunan tek güç olarak da neredeyse onlar kaldı.

BAĞIMSIZ GÜNEY KÜRDİSTAN’I DESTEKLERİZ

Güney Kürdistan’ın bağımsızlığı ilan edilirse destekleriz. İlan ederlerse Türkiye’nin Kürdistan’ı tanıyan ilk ülke olmasını istiyoruz. Ama bağımsızlık ilanına giden süreçte büyük kavgalara, yeni etnik çatışmalara, bölge savaşlarına vesile olacak adımlardan da kim olursa olsun kaçınılması gerekir. Bağımsızlık ilan edilecekse ve beraberinde büyük kanlı boğazlaşma getirecekse bunun hesabının iyi yapılması gerekir. Bölgenin şartları buna uygun değilse zorlamanın anlamı yok. Şartlar uygun olduğunda elbette Kürtlerin de Güney Kürdistan’da bir bağımsız devlet kurma hakkı vardır.

‘Bayık’ın önerisini değerlendiririz’

KCK Eş Başkanı Cemil Bayık, gazeteci Ruşen Çakır’la yapığı söyleşide “HDP bazı marjinal yaklaşımlardan kendisini kurtarmalı” demiş ve Beyoğlu’nda böyle bir grubun bulunduğunu söylemişti. Bu sözlerle Bayık’ın kimleri hangi grubu kastettiği çok tartışılmıştı. Bayık’ın sözlerini ilk kez değerlendiren Demirtaş şöyle konuştu:
“Cemil Bayık 40 yıllık devrimcidir. Bir öneri yapıyorsa eksik de yanlış da olsa değerlendiririz. Bayık, tehlikeli bir marjinal anlayıştan, dar sokaklara, barlara hapsolmuş siyaset anlayışından söz ediyor. Beyoğlu solculuğu diye tartışılan şey bar, kafe solculuğudur. Türkiye devrimci hareketi, solculuğu buradan çıkmalı. HDP de buradan çıkıp sokaklarda, meydanlarda büyümelidir. Bayık’ı ben böyle anladım. Bu konu parti içi gündem olmadı. Uzun bir röportaj içinde naçizane bir öneriydi.”

İmralı heyeti genişleyebilir

Demirtaş, İmralı heyeti ve önümüzdeki dönemle ilgili şöyle konuştu: “Af sözlü olarak tartışılıyor fakat yazılı bir takvim yok. Hızlı bir çalışma yapmak istediklerini söylüyorlar. Ekim, Kasım’da Meclis’ten çıkarılacak yasalar var. Detaylarını bilmiyoruz. Terörle Mücadele Yasası’nda, ifade özgürlüğünü düzenleyen yasalarda, Ceza Yasası’nda düzenlemeler olabilir. Bir af düzenlemesi değil ama geri dönüşü de kapsayan bir çalışma olabilir. Bunları çok uzatmak istemediklerini söylüyorlar. İmralı’ya gidiş gelişler zahmetlidir, uzayacaksa mesai saatine bağlı kalmaksızın tartışmalar sürdürülebilir. Bizim heyetimiz buna hazır. İmralı’da bütün bu tartışmalar birkaç gün içinde bitirilebilir dedik. Buna cevap verilmedi. Heyetlerin genişletilebileceği de söyleniyor fakat isim konuşulmadı. Muhtemelen gazeteciler, akil insanlar olabilir. Yakın dönemde bu tür gelişmelerin olmasını bekliyoruz. Sayın Öcalan’la başkaları da temas kursun. İmralı tutanaklarının yayınlanmasını istiyoruz ama hükümet kabul etmiyor.”