Emekdunyasi.net
Devlet tarafından öldürülen Kürt çocuklarının unutulmaması için aydın, sanatçı ve aktivistler tarafından oluşturulan ‘Bir Göz de Sen Ol İnsiyatifi’ üyeleri, İstiklal Caddesi’nde öldürülen çocukların isimlerinin yazılı olduğu beyaz önlüklerle yürüdü.
Devlet tarafından öldürülen çocukların unutulmaması ve çocuk ölümlerinin durdurulması için bir grup aktivist ve sanatçı tarafından kurulan ‘Bir Gözde Sen Ol İnisiyatifi’ üyeleri, Tünel Meydanı’nda bir araya geldi. Siyah zemin üzerine 1988-2010 yılları arasında devletin kolluk güçlerince öldürülen Kürt çocuklarının isimlerinin yazılı olduğu pankartı taşıyan grup, yine yaşamını yitiren çocukların isimleri ve “Öldürüldüler” yazısı olan beyaz önlükler giydi.
İstiklal Caddesi boyunca sessiz bir şekilde yürüyen grup içinde Tiyatrocu Mehmet Atak, Oyuncu Yeşim Büber, Akademisyen Sezai Temelli, Ressam Sevinç Altan, Gazeteci Rojin Akın ve Akademisyen Fatmagül Berktay’da vardı. Grup Galatasaray Meydanı’nda geçerken kaybedilenler için her hafta nöbet tutan Cumartesi Anneleri alkışlarla destek erdi.
Taksim Meydanı’nda son bulan yürüyüşün ardından Türkçe ve Kürtçe basın açıklaması okundu. Açıklamayı Türkçe okuyan Ressam Sevinç Altan, inisiyatifin kuruluş amacına anlattı. Altan, 21 Kasım’da akademisyen, aktivist ve sanatçıların katılımı ile kurulduklarını son bir yıl içinde 14 çocuğun daha devlet cinayetine kurban gittiğini aktardı.
Kazara Ölmediler, Devlet Cinayetine Kurban Gittiler
Daha önce yaptıkları açıklamada öldürülen çocukların sayısını 356 olarak verdiklerini ancak, yaptıkları çalışma sonucu bu sayının 376 olduğunu tespit ettiklerini kaydeden Altan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu çocuklar serseri kurşunlarla değil, trafik değil, kazara ölmediler. Bu çocuklar bizzat devlet tarafından hedef alınarak öldürüldüler. Terörist ilan edilen Uğur Kaymaz gibi kaçakçı olduğuna hükmedilerek vurulan Mehmet Nuri Çoban gibi. Bir uzman çavuşun kafasına sıktığı kurşunla toprağa düşen Enver Turan gibi. Köyleri jetlerle bombalandığında topluca öldürüldüler, evleri basılıp ana-babalarıyla birlikte götürüldükleri karakollarda öldürüldüler. Mirza, Mehmet, İrfan, Çiçek, Haci, Kerem, Huri, Liluz, Hazal, Bebek Bedir gibi. Dur ihtarına uymadıkları gerekçesiyle öldürüldüler. Halil İbrahim Çoban, Fırat Kıvanç gibi. Uluorta cömertçe atılan gaz bombasıyla öldüler 18 aylık Mehmet Uytun gibi. Evlerinin dibinde uluorta asker kurşunuyla öldürüldüler. Edanur Avcı, Canan Saltık gibi. Üstlerinde panzer geçerek öldürüldüler. Yahya Menekşe Diren Basan gibi. Askeri mühimmatları çocuk oyuncağı yapan devletin eliyle öldürüldüler, parçalandılar. Ceylan gibi Rujiyan gibi.”
‘Medya Kirli Savaşın Öldürdüğü Çocuklara Kör’
Açıklamayı Kürtçe okuyan Berfin Zenderlioğlu ise, inisiyatif olarak yola çıktıklarında Kürt çocuklarının devletin kolluk güçlerinde öldürüldüğüne dikkat çekmek istediklerini ve bir takım eylemler yaptıklarını aktardı. Zenderlioğlu, bu amaçla 21 Kasım 2009’da İstanbul’da, 19 Nisan 2010’da Diyarbakır’da, 22 Mayıs’ta Ankara’da ve yine 25 Temmuz’da İstanbul’da çocuk ölümlerinin son bulmasını istediklerine ancak çocukların hala öldürülmeye devam ettiğini söyledi. Medyanın bir kaç istisna dışında Kürt çocuklarının ölümüne kör ve sağır kaldığını kaydeden Zenderlioğlu, “Medya münferit vakadan sayıp spikerin acıklı yüz ifadesinde vicdanını soğutuyor. Günlük haberciklerin hızı içinde bu kirli savaşın katlettiklerine yer yok çocuk bile olsa” şeklinde konuştu.
‘Çocuklar Hala Gözlerimize Bakıyor’
Failleri sorumluları belli olan bu cinayetlerin gün ışığına çıkarılması için herkesin desteğini beklediklerini kaydeden Zenderlioğlu, “376 çocuğun gözleri bize bakmaya devam ediyor. Bizde iktidarların gözlerinin içine bakmaya devam edeceğiz, sorumluların ensesinde olacağız, sokağa çıkacağız, bu işin peşini bırakmayacağız” diye konuştu. Yürüyüşün ardından inisiyatif üyeleri İstiklal Caddesi’nde öldürülen çocuklara ilişkin bilgilerin yer aldığı broşürleri dağıttı.