Taksim bizimdir dedik; peki ya Lice?

[ A+ ] /[ A- ]

Özgür APAK
Fraksiyon

Bu ülkedeki bir kısım kalınkafalı her ikiyüzlülük sınavından başarıyla geçerken, samimiyet ve dürüstlük sınavlarından çakmak zorunda mı?

Taksim’de Gezi Parkı’na Toplu Kışlası-AVM vb. ıvır zıvır yapılmasın ve ağaçlar kesilmesin diye başlayan ve her kesimi ve kimliği içine alan direniş dalga dalga büyüyüp, bambaşka yerlere doğru gidiyorken, maalesef o bir kısım kalınkafalılar tarafından da, “Lice’liler karakol yapılmasına neden karşı çıkıyorlar?” şeklinde devam ediyor…

Kendi hayat standartlarına bağlı; kendi şehrine sahip çıkmaya kararlı bu insanlar, “orada, Lice’de bir köy var uzakta” namesini söyleyerek aslında bir işkencehane olan karakollara karşı çıkan halk hakkında atıp tutabiliyor; kendi devletinden gözü gibi koruduğu hayatının, yaşam standartının o gitmediği köyde aynı devlet tarafından hunharca harcandığını görmekten aciz yaşamaya devam edebiliyor…

Hatta daha da ileri gidip kendi devletinin, kendi direnişi için söylediği “başkalarının elinde oyuncak olarak alanlara çıkıyorlar” sözünü oradaki Kürtler için hiç çekinmeden, gocunmadan, tam bir eşşeklik örneği olarak kullanabiliyor. Bu nasıl olabiliyor?

Taksim bizimdir dedik; peki Lice bizim değil mi?

Gezi Direnişi’nde ölen ve yaralanan insanlar kadar değeri yok mu Medeni Yıldırım’ın?

İstanbul’da, Ankara’da ya da her neredeyse orada polis şiddetine direnirken “Kürtler alanlara çıkmadı; yanımızda durmadılar” diye, yanında seninle barikat kurmuş o çocukları bayrak taşımadıkları için tanımadığından, şimdi aynı devletin askeri halka plastik mermiyle değil, gerçek mermiyle ateş ederken kafanı kuma gömüyor olmanı kabul edemiyorum.

Devlet, polisin yetemediği durumda Jandarmayı kullanabilmek için yasalar, önergeler hazırlıyorken; yani belki yarın, belki yarından da yakın bir tarihte Gezi Parkı için yeniden eyleme geçtiğinde karşına polis yerine jandarma dikildiğinde, sosyal medyada çok sık rastlaştığım üzere “Askeri suçlamayı bırakın, onlar görevini yapıyor” diyebilecek misin?

“Polisimiz destan yazdı” cümlesi ölenler, gözü çıkanlar, travma yaşayanlar, gözaltına alınanlar aklına geldiğinde içine dokunurken, bu sefer “Jandarmamız da seyahatname yazdı” dediklerinde mutlu mu olacaksın?

Ey arkadaş! Devletin medyası “Lice’de örgüt var” dedi; “molotof var” dedi; “bellerinde silah var” dedi; ellerinde “Savaş değil barış istiyoruz” yazan bir pankart olduğu halde “karakol bastılar” dedi; kaymakamı nasıl bir aklın ürünü olduğunu anlamadığımız bir şekilde “birbirlerini vurdular” dedi; valisi “havaya ateş açıldı” dedi ve sanki bunların hiçbiri Gezi Direnişi’nde olmamış gibi ve bunların hepsine o zaman gülüp geçmemiş gibi şimdi nasıl inanabiliyorsun?

Aynı medyanın Gezi Parkı direnişlerindeki yalanlarını deneyimlemiş; dezenformasyonu görmüş; kolluk kuvvetinden gazını, suyunu, copunu yemiş insanların zihnindeki karakolların hala yıkılmamış olduğunu görmek çok üzücü.

Görünen o ki, “ya hep beraber ya hiç birimiz” sloganını bazıları yanlış anlamış… Benim derin üzüntüm, kaygım, endişem, kızgınlığım ve hayal kırıklığım budur. Affola.