Mehtap DOĞAN
Sanatfilan.com
Kadınlara özel “en güzel” hediye seçeneklerinin sıralandığı, sevgi sözcüklerinin havada uçuştuğu, peluş ayıcıkların, kalpli yastıkların, tek taş pırlantaların, mutfak robotlarının vitrine çıktığı, Mickey Mouse’lu kolyelerin, pembe aksesuarların, kırmızı güllerin gırla satıldığı, çikolataların kalpli kutulara doluşturulduğu, janjanlı bir 14 Şubat daha geldi çattı.
Günlerdir bir telaştır gidiyor. Televizyon kanallarında, gazetelerde, dergilerde envai çeşit hediye seçeneği sunulsa da, kadınlara anneler gününde olduğu gibi sevgililer gününde de en çok mutfak robotları, tek taş yüzük, kıyafet ve parfüm alınıyor.
Öyle ya, eve mahkum edilen hatta ev içi emeği itinayla sömürülen, temizlikten, yemekten, ütüden çamaşırdan sorumlu tutulan, hasta, yaşlı, çocuk bakımına mecbur bırakılan bir kadını mutfak gereçleri, küçük ev aletleri mutlu etmez de ne eder, öyle değil mi? Ya da henüz 18’inde evde kalmış, 40’ında yaşı geçmiş muamelesi gören, evlenmeye zorlanan, boşanması engellenen, en az üç çocuk doğurması dayatılan, gecelerin, sokakların dar edildiği, evlenmeden cinselliğini yaşaması yasak, kendi bedeninden bi’haber olan kadına tek taş pırlantadan daha uygun bir hediye seçilebilir mi? Hele hele hetero ilişkilerin dayatılıp eşcinsellerin yok sayıldığı bir ülkede pembe dururken gökkuşağının renkleri akla hiç gelir mi?
Öldüren sevgi istemiyoruz
Kadınların çılgınca sevilip deli gibi kıskanıldığı, “kara sevda”, “büyük aşk”, “ölümüne sevda”, “çılgın aşık”, “gözü dönmüş sevdalı” sözlerinin aşk masallarını değil üçüncü sayfa haberlerini hatırlattığı Türkiye’de, her gün, en az üç kadın yakını bir erkek tarafından yasaklama, kıskançlık, sahiplenme gerekçeleriyle öldürülüyor. Ne yazık ki 14 Şubat Sevgililer Günü’nde de gazetelerin 3. sayfalarında tuzluğu uzatmadığı, dilediği kıyafeti giydiği, sosyal medya hesabı açtığı, izinsiz sokağa çıktığı, ayrılmak istediği için dövülen, bıçaklanan, öldürülen, şiddete uğrayan kadınların hikayelerini okuyacaksınız. Belki de bazıları Ümraniye’de öldürüldüğünde çantasından savcılığa verdiği ‘öldürüleceğim’ dilekçesi çıkan Arzu Yıldırım gibi koruma altındayken, savcılığa başvurmuşken, hukuki mücadelesini sürdürürken can vermiş olacak.
Katiller hanemizde
Kadınlara tek adres olarak evlilik gösterildikçe, aile dışındaki yaşam biçimleri reddedildikçe, boşanmalar engellendikçe erkek şiddetinin önlenmesi imkansız hale geliyor. Haber portalı Bianet tarafından yayınlanan yıllık erkek şiddeti çetelesine göre 2014’te bin 90 erkek şiddeti vakası yaşandı. Son 5 yılda öldürülen kadın sayısı ise bin 134’ü aştı. Geçtiğimiz yıl erkekler sadece öldürmekle kalmadı şiddet uyguladı, tacizde bulundu, tecavüz etti. Tecavüzcülerin yüzde 12’si eski-yeni koca ya da sevgililerdi.
Biz kadınlar öldüren sevgi istemiyoruz. Peluş oyuncaklar, pembe aksesuarlar da… Emeğimiz değersizleştirilirken, her gün kadınlar katledilirken, kadına yönelik şiddete, tacize, tecavüze karşı gerekli önlemler alınmazken 14 Şubat Sevgililer Günü’nü kutlamıyoruz. Erkekler evlere çocuk bakmaya, mutfağa yemek yapmaya girdiğinde, eşimiz için kariyerlerimizden vazgeçmek zorunda kalmadığımızda, çocuk, yaşlı, hasta bakımdan, ev işlerinden tek başımıza sorumlu olmadığımızda, sokaklarda, parklarda, kamusal alanlarda erkekler kadar özgür dolaştığımızda, açık giyindiğimiz için “basit”, kahkaha attığımız için “iffetsiz” sayılmadığımızda, sarhoş olduğumuz için tacize, tecavüze uğramadığımızda, korunmak için eve kapatılmadığımızda, kutsal annelik yüceltmesiyle omuzlarımıza dünyanın yükü bindirilmediğinde, ürettiğiniz cinsiyet rolleriyle hayatımızı dar etmediğinizde, sözlü, fiziki, cinsel şiddet görmediğimizde kutlayacağız sevgililer gününü. Tüketmeden, paylaşarak, üreterek, dayanışarak…