Akit’i ‘Hoş’ Görmek İçin Birkaç Neden

[ A+ ] /[ A- ]

Ümit ALAN
BirGün Gazetesi

Akit Gazetesi geçen pazartesi günü yine bir kara propaganda girişiminde bulundu. Güya, Sivas katliamında ölenler sanıldığı gibi yanarak ölmemiş, birbirlerini vurmuştu. Kanıt olarak da morgta çekilmiş fotoğraflar sunuldu. Bir genç kızın kalbine düşen saç örgüsünü kan sızıntısı gibi sunmaya çalıştıkları çok geçmeden anlaşıldı. Tıpkı internet trolleri gibi dikkat çekmek için türlü çeşitleri taklalar atan Akit gazetesi yine rezil kepaze olmak pahasına amacına ulaşmıştı.

Özellikle sosyal medyada yoğun bir tepki yükseldi. Troll amacına ulaşmıştı. Akit Gazetesi bu tarz bombaları senede birkaç kez patlatır. Bu onlar için bir çeşit PR yöntemi. Hedef kitlelerini düşününce hiç şaşırtıcı değil. Üstelik Akit gazetesini ‘hoş’ görmek için birkaç neden var? Bu haftaki Köşe Vuruşu’nda Akit gazetesini neden hoş görmeliyiz, eski bir Köşe Vuruşu’ndan (17 Mart 2012) yararlanarak hatırlatmak isterim.

Fatura sadece Aziz Nesin’e kesildi

2 Temmuz 1993’teki Sivas Katliamı’nın ertesi günü yayınlanan gazeteler ağız birliği etmişcesine faturayı Aziz Nesin’e kesmişlerdi. Mesela Hürriyet’in başlığı “Sivas’ta Aziz Nesin İsyanı” şeklindeydi. Sabah gazetesi “Aziz Nesin’in bir gün önce yaptığı konuşmada ‘Kur’an’ın devri bitmiştir’ demesi tahriklerin gerekçesi oldu” diyerek katliamı ağır tahriğe bağlayıveriyordu. Milliyet gazetesi de “Olay konuşma” diyerek katliamın bütün sorumluluğunu Aziz Nesin’in konuşmasıyla sınırlandırıyordu. Dönemin tiraj bakımından ilk 5’teki gazetelerinden Türkiye ve Meydan da halkın galeyana gelmesini doğal karşılayan başlıklarla çıkmıştı. Hepsi hoşgörüldü, hiçbiri hesap vermedi, çoğu unutuldu. Akit gazetesi biraz daha acemice yapmış çok mu?

2 Temmuz nasıl normalleştirildi?


Katliamı takip eden günlerde Aziz Nesin linci devam ediyordu. Örneğin; Tercüman gazetesinin başyazısı “Şeytan Aziz” başlığıyla çıkıyor, katliamdan ziyade Aziz Nesin’in Türk milletini manevi anlamda yaralamasından bahsediliyordu. O Tercüman’ın yazarı günümüzün “demokrasi kraliçesi” Nazlı Ilıcak, tamamen Aziz Nesin’in tahrikleriyle gerçekleşen olayın abartılmaması gerektiğini şöyle ifade ediyordu: “Olayın abartılarak batı basınına yansıyacağına eminiz. Sivas’taki katliamın münferit ve kendine özgü şartlar içinde geliştiği unutularak köktenci akımlarda bir tırmanış olarak gösterilmesi de mümkündür…” Ilıcak’ın bu ifadelerinde özetlendiği üzere kimsenin de aklına bu işin arkasında kimler var, nasıl oldu da o kadar kişiye müdahale edilmedi gibi sorular gelmiyordu. Katliama müdahalenin gecikmesinde kasıt aranmıyor, “ihmal” ifadesiyle olanlar normalleştiriliyordu. Hepsi affedildi, bazıları baş tacı edildi, demokrasi havarisi kesildi. Akit gazetesi kendi zekâsı çapında bir manipülasyona girişmiş çok mu?


Katliam sonradan malzeme oldu

Katliam sonraki yıllarda konjonktüre göre kullanıldı da medya tarafından. Örneğin; Ergenekon Operasyonu’nun başladığı günlerde (2009) Yeni Şafak gazetesinde Sivas ve Başbağlar katliamlarının Ergenekon işi olduğunu gösteren bir haber çıktı. Sonraki yıllarda Kürt açılımının da iflas etmesiyle rota değişmişti. Sabah gazetesi bir zamanlar Aziz Nesin’in tahriklerine bağladığı, sonradan Ergenekon ile ilişkilendirdiği katliamı 31 Mayıs 2011’de manşetten PKK işi olarak ele alıyordu. Daha geriye gidersek, Zaman gazetesinin 3 Temmuz 2009 tarihli haberinde olduğu gibi katliam, “2 Temmuz 1993’te Madımak Oteli’nde yangın çıkmıştı” diye küçümsenebiliyordu. Hiçbirinin üzerinde durulmadı, kimisi mantıklı bulundu. Akit gazetesi de “solcular birbirini vurdu, kimse yanmadı” gibi kendi çapında bir katliam nedeni aramış çok mu?

Zaman aşımına uğrarken seyirci kalmak

Sivas katliamı davası geçen Mart ayında zaman aşımına uğradı. Medyamız o günlerde harıl harıl 28 Şubat mağduriyetlerini tartışıyordu. Sivas’ın zamanaşımına uğraması ana gündem maddesi bile olmadı. O medya yine hoş görüldü, öyle ciddi bir itibar kaybına uğramadı. Akit zihniyetinden çok farklı bir ana akım medyamız olsaydı bu katliam öyle kolay gündemden düşer miydi? Böyle unutulmaya yüz tutar mıydı? Elbette hayır. Bugün Akit’i kınamasına kınayalım da, geçen 19 yılda medyanın yaptıklarını da unutmayalım. Akit sadece bu birikimin son noktası. Siz yıllarca unutturmak ve manipüle etmek için canla başla çalışırsanız, birileri çıkar bu cesareti kendinde bulur. Hiç şaşırmayalım, hatta ‘hoş’ görelim. Bu gazetenin temsilcisinin Başbakanlık uçağında ağırlandığını unutmayalım.