Kültürlerin Tanelerinden Oluşan Radyo

[ A+ ] /[ A- ]

Ufuk KOŞAR
Birgün Gazetesi

Türkiyeli Ermeniler başta olmak üzere diğer kültürlerin de sesi olan Nor Radyo, kardeşliği ve özgürlüğü haykırıyor mikrofondan. Devletin sorun çözmeye yönelik başlattığı kültürel yayınları ‘çeviriye mahkûm’ olarak gören radyo, binlerce yıllık tarihin bu şekilde anlatılamayacağına inanıyor…

Hrant Dink’i anma etkinliğini canlı yayınlayarak yayın hayatına başlayan Nor Radyo, Türkiyeli Ermeniler başta olmak üzere diğer kültürlerin de kendilerini özgürce ifade edebildikleri bir internet radyosu. Türkiyeli Ermeni gençlerin başını çektiği bir sivil gençlik inisiyatifi olan Nor Zartonk’un (Yeni Uyanış) girişimiyle kurulan Nor Radyo, 20 kişilik gönüllü ekibiyle çalışmalarını sürdürüyor. www.norradyo.com adlı internet sitesiyle bir arada yaşamanın coşkusunu haykıran radyo, her türlü ırksal, cinsel, etnik ayrımcılığa karşı çıkarak, barıştan, özgürlükten, kardeşlikten bahsediyor yayınlarında.
Türkçe, Kürtçe, Rumca, Süryanice yayınlara yer veren radyoda ekibin dışında dinleyicisi de önemli bir rol oynuyor. İnternetten yayın yapmanın önemli bir avantajı olarak Nor Radyo dinleyicisi katılımcı ve aktif.
Yaptıkları çalışma ile ilgili konuştuğumuz Nor Radyo gönüllüleri devletin TRT Şeş projesiyle Kürt sorununa çare bulma girişimlerini yeterli bulmuyor. TRT’nin kültürel yayın politikasını ‘çeviri yayına mahkum’ gören Nor Radyo gönüllüleri, Ermeniler için de yapılması düşünülen bir proje ile ilgili dış politikaya yönelik siyasi çalışmalardan şüpheleniyor.
Devlet nezdinde bir çalışma yapma teklifine nasıl bakacaklarına dair sorduğumuz bir soruya da cevap veren Nor Radyo gönüllüleri, radyonun denetleme mekanizmasının olmadığını söylüyorlar ve “Düşününce özgür bir alandan sınırılı bir alana girmeyi kim ister ?” diyorlar.

«Radyo tanıtım metninizde, her türlü kültürü özgürce ifade edebilmekten bahsediyorsunuz. Oluşturduğunuz radyoyla özgürlüğe ne kadar yardımcı oluyorsunuz?
Nor Radyo başta Türkiyeli Ermeniler olmak üzere Anadolu coğrafyasında yaşayan tüm halkların kendilerini özgürce ifade edebilecekleri ve kültürlerini paylaşabilecekleri bir internet radyosu projesi. Radyomuz, çok kültürlülüğün ve bir arada yaşamın sesi olmayı hedefler.
Olanaklarımız dahilinde insanların kendi anadillerinde kendilerini ifade etmelerine de destek olmaya çalışıyoruz. Bugün Anadolu’nun pek çok kadim dili yok olma tehlikesiyle karşı karşıya ve bunda Cumhuriyet’in ilk yıllarından bugüne kadar uygulanagelen tektipleştirme politikalarının rolü çok büyük. Türkiye’de ne yazık ki insanlar anadillerini öğrencekleri kurumlardan ve kendilierini kendi anadillerinde ifade edecekleri medyalardan yoksun bırakılmış durumda. Dilin ve külütürün yaşatılmasında televizyon ve radyoların çok önemli bir rolü var. Çocuklar daha okuma yazma öğrenmeden televizyon ve radyo aracılığı ile bir çeşit eğitime tabi tutulmaya başlanıyor.
Alternatif medyalar oluşturabilmemiz bu açıdan çok önemli. İnternet ve bilgisayar teknolojisi gerek maaliyetleri düşürerek gerekse devletin baskı alanında gedikler açarak bizlere yeni olanaklar sunuyor. Türkiye’de sağ kanat interneti bizlerden daha erken keşfetti ve çok daha etkili bir şekilde kullanıyor. Özellikle gençlerin bilgisayar başında geçirdikleri zaman her geçen gün artarken bizlerin de bu alanda etkin olmamız, yeni eylemlilik tarzları geliştirmemiz gerekiyor.

«Radyonun program içeriği nasıl, ne gibi konulara değiniyorsunuz?
Nor Radyo özgür bir alan olarak kurgulandı. Dolayısıyla ilkelerimizle çelişmediği sürece kapımız herkese ve her dile açık. Çocuklar için Masallar ‘Mangants Jam’, önemli Ermeni sanatçı, aydın ve bilim insanlarının tanıtıldığı ‘Tebi Luys’, haftalık yorum programı ‘Or e Gantsni’ halihazırda Ermenice yapılan programlarımız. Bunların dışında toplumsal sorunlara ve kadın sorunlarına değinen ‘Toplu İğne’, Film Müzikleri üzerine ‘Pelikülün Sesi’, Ermenice tematik müzikler programı ‘Sevani Yerkatsank’, kültür sanat programı ‘Nor Art’, siyaset-yorum programı ‘Anuşabur’, ‘Hemşin Öyküleri’, ‘Tarihten Güncel Kesitler’ gibi pek çok program yayın akışımzda yerlerini almış durumda.Yakın zamanda Rumca ve Kürtçe programlarımız da başlayacak.

«Hrant Dink’in öldürülmesinden sonra Türkiye siyasetinde duyarlılık ve ses çıkarma adına yeni açılımlar oluştu. Siz bu durumdan nasıl etkilendiniz?
Nor Radyo yada Nor Zartonk bir anlamda bu açılımların Ermeni toplumu içindeki karşılıklarından yada yansımalarından biri olarak görülebilir. Hrant Dink’in öldürülmesi Ermenilerin büyükanne ve babalarından duydukları ve aslında her gün tekrar tekrar deneyimledikleri ve fakat unutmaya görmezden gelmeye çalıştıkları pek çok şeyi tekrar yüzlerine vurdu. Burada oluşan duyarlılık ise Ermenilerin pek de bilmedikleri ve ilk kez deneyimledikleri bir durum. Bu dayanışma ruhunun biraz geç de olsa yakalanmış olması önemli ve üzerinde düşünülmesi gereken bir konu olarak önümüzde duruyor. Zira Kürt sorunu dahil pek çok sorunumuzun çözümü bu dayanışma ruhunda gizli.

«Son dönemlerde yaşanan çatışma ortamına karşı ırksal, etnik, milliyetçi, cinsel ayrımcılığa karşı kendinizi nasıl savunuyorsunuz. Sonuçta sesinizi herkese duyaran bir araç kullanıyorsunuz?
Şu ana kadar çok olumlu tepkiler aldık, herhangi ırkçı bir tepki ile karşılaşmadık.

«Başta Ermeni kültürü olmak üzere diğer kültürleri de bir arada tutmanın yolu olarak bir radyo da ortaya çıktı. Radyonun dışında başka bir fikir, proje var mıydı?
Nor zartonk olarak çeşitli kültürlerle birlikte dayanışma göstererek birçok faaliyette bulunduk ve hâlâ bulunmaktayız. Türkiye’de barışa hizmet edecek her türlü girişim ile bir ayaya gelip bir şeyler ortaya koyma taraftarıyız. Daha öneceleri tarih ile ilgli ya da güncel konularla ilgli kardeş halklar ile birlikte paneller söyleşiler gibi etkinlikler düzenledik. Gelecek dönemde de bu tarz etkinlikler yapacağız.

«Türkiyeli Ermeni halklarının yaşadıklarına karşı duyarlı bir tavrınız var. Radyonun herkese açık, özgür bir platform olmasından dolayı tepki alıyor musunuz. Alıyorsanız bu durum yapmaya çalıştığınız projeyi nasıl etkiliyor?
Herkese açık olmasından dolayı olumsuz eleştiriler aldığımızı söyleyemeyiz. İnsanlar anadillerini kamuya açık bir kanaldan duymaya o kadar hasretler ki gerçekten de müthiş bir samimiyet ve heyecanla radyoyu takip ediyorlar. Sorunlarının bu tür bir platformdan dile getirlmesi insanları mutlu ediyor. Bunun dışında ne yazık ki Türkçe dışındaki dillerde program yapacak insan bulmakta sıkıntı yaşıyoruz. Ki buna Ermenice de dahil ve Ermenice yayın saatlerinin azlığından ötürü eleştiriler alıyoruz. Oysa buradaki sıkıntı bizim tercihlerimizden kaynaklanmıyor. TRT farklı dillerde yayına başlayacak diye bekleniyor ama bugün bizler Süryanice program yapacak bir programcı bulamıyoruz. Bir taraftan da Süryanilerin 1600 yıllık tarihi olan Mor Gabriel Manastırı’nın toprakları yağmalanmaya çalışılıyor. Bu örnek aslında neleri nasıl kaybettiğimizi çok çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor.

«Radyo aracılığıyla tepki ve taleplerinizi dile getiriyorsunuz. Peki sizce Türkiye’deki Ermeni açılımına nasıl bir yaklaşım getirilmeli, sorunlar nasıl çözülmeli?
Türkiyeli Ermenilerin sorunları diğer Türkiyeli ezilenlerden ayrı düşünülmemeli. Milliyetçilik ve ırkçılık bu topraklara musallat olmuş belki de en tehlikeli hastalık ve bundan kurtulmanın yolu başta birbirimizi anlamaktan, sonra birbirimizle dayanışmaktan ve yardımlaşmaktan geçiyor. Sorunlarımız çok farklı, çok çeşitli gözükseler da özünde hepsi birbirinin benzeri çünkü sorunlarımızı yaratan sistem aynı.

«TRT’nin Kürt televizyonu açılımını nasıl buluyorsunuz? Devlet tarafından Türkiye’de yaşayan diğer kültürlere de bu tarzda açılımlar getirilmeli mi?
TRT’nin Kürt televizyonu açılımı oldukça gecikmiş bir adım. Uzun bir inkâr döneminden sonra bu tarz bir açılımın samimi olduğunu düşünmek zor. Devletin Ermenice, Kürtçe, Süryanice ya da başka bir dilde yayın yapmasından ziyade farklı etnik kimliklere sahip vatandaşlarının kendilerini ana dillerinde ifade edebilecekleri ortamı yaratması gerekiyor. Yani Kürtçe televizyon kanalı Kürtlerin kendi anadillerinde kendi sorunlarını da tartışabildikleri bir kanal olmadığı sürece anlamını yitiriyor. TRT ideolojisi gereği farklı dillerde yayın yapmayı bir çeşit çeviri yayını olarak algılıyor. Oysa çokkültürlü yayıncılık bambaşka birşey.
TRT yayını yerine özel televizyonlara Türkçe dışındaki yerel dillerle yayın yapma izni verilmesi ve Türkçe dışında yerel dillerle yayın yapacak olan kanallara devlet desteği sağlanması daha doğru bir model olurdu. Bugün radyo yada televizyon yayını yapma maaliyetinin önemli bir kısmını frenkans bedelleri tutuyor. Türkçe dışındaki yerel dillerde yayın yapacak kanallardan frekans bedeli tahsil edilmemesi, vergi indirimleri gibi pek çok yöntemle destek verilebilir.

«TRT’nin yapmış olduğunu kültürel yayınları yeterli buluyormusunuz?
TRT yayını önemli bir adım olmakla birlikte bu topraklarda binlerce yıllık tarihi olan dillerin/kültürlerin devlet kalıplarına hapsedilmesini, bir çeşit çeviri yayınına mahkum bırakılmasını doğru bulmuyoruz ve bu yaklaşımla yapılacak yayınların kültürel zenginliklerin korunması adına yeterli olacağını düşünmüyoruz.

«TRT yetkililerinin Ermenilere yönelik bir televizyon çalışması planladıklarını duyduk. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz, Türkiye’de bu durum nasıl bir algı, açılım sağlar?
Öncelikle yapılacak yayının Ermenice’nin Anadolu’da yoğunluklu olarak konuşulan Batı Lehçesi ile değil Ermenistan’da konuşulan Doğu Lehçesi ile yapılması düşünülüyor. Bu tarz bir yayın Türkiye Ermenileri için pek bir anlam ifade etmiyor. Aradaki farkı bilmeyenler üzerinden siyasi prim sağlamak amaçlanıyor olabilir. Bu haliyle hükümetin bu girişimi daha çok dış politikaya yönelik. Açıkcası Türkiyeli Ermenilere bir faydası olacağını ya da Türkiye’deki Ermeni algısı üzerinde bir değişikliğe yol açacağını düşünmüyoruz.

«Devlet tarafından size program yapma teklifi gelse kabul eder misiniz. Ederseniz de nasıl bir çalışma yapardınız, sonuçta devlet nezdinde bir çalışma olacak?
Nor Radyo özgür bir alan bu bağlamda RTÜK gibi bir denetleme mekanizması yok. Bu bağlamda düşününce özgür bir alandan sınırlı bir alana girmeyi kim ister?