‘Patrik Genel Vekili’ Aldatmacası

[ A+ ] /[ A- ]

Rober KOPTAŞ
Agos Gazetesi

İstanbul Valiliği’nin, 29 Haziran günü İstanbul Ermeni Patrikliği’ne gönderdiği ve patrik veya eşpatrik seçimine izin vermeyen, ‘patrik genel vekili’ seçilmesinin ‘uygun’ olduğunu bildiren yazısı, Ermeni toplumunda büyük bir şok etkisi yarattı. Patriklik Ruhani Kurulu’nun, daha önce bizzat aldığı ‘seçim’ kararını ortadan kaldıran bu yazının tebligatının üzerinden yirmi dört saat bile geçmeden, Valiliğe herhangi bir itirazda bulunmaksızın alelacele toplanarak genel patrik vekili seçimi için Kilise Genel Meclisi’nin toplanması yönünde çağrıda bulunması ise, yaşanan şoku skandala dönüştürmeye yetti.

Oldu bitti

Adeta yangından mal kaçırırcasına, 1 Temmuz günü saat 15.00’te toplanacak olan Kilise Genel Meclisi’nin, Ruhani Kurul Başkanı Başepiskopos Aram Ateşyan’ı patrik genel vekili seçeceğine kesin gözüyle bakılıyor.

Ermeni toplumu, Patriklik seçimi için oluşturulan ve hükümete bu konuda başvuruda bulunan Seçim Müteşebbis Heyeti’nin yasal süre içinde yanıt alamamasının ardından yaşanacak gelişmeleri beklerken, hiç beklenmeyen, yeni bir durumla karşılaştı. Bir süredir, “Patrik mi, yoksa eşpatrik mi?” seçilmesi gerektiğine dair tartışmaların yaşanması, hükümetten beklenen cevabın gecikmesini bir şekilde anlaşılır kılıyor, ancak eninde sonunda bir uzlaşmaya varılacağı umuluyordu. Hükümet, İstanbul Valiliği kanalıyla Patrikhane’ye ulaştırılan ve Patriklik Ruhani Kurulu’nun 30 Haziran’da duyurduğu kararla, patrik veya eşpatrik seçimin hukuki olmadığını ilan ederek, yaklaşık altı aydır seçim izni bekleyen toplumu bir oldubitti karşısında bıraktı.

Seçimin ‘hukuki zemini yok’!

Patriklik Ruhani Kurulu’nun bildirdiğine göre, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun imzasını taşıyan kararda, Patrik II. Mesrob’un “halen hayatta olduğu, istifa etmediği, Patrik sıfatının devam ettiği, Patrik seçimine ilişkin düzenlemelerde Patriklik görevinin sağlık sorunları nedeniyle sona ereceği ve Eşpatrik seçimine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı”nın anlaşıldığı belirtilerek, “yeni Patrik seçimi yapılması veya Eşpatrik seçimi amacıyla müteşebbis heyet oluşturulmasının hukuki temeli bulunmamaktadır” dendi.

Kararın gerekçelerinden biri de, Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun’un 1. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, “Hükümet, her din ve mezhepten münasip göreceği yalnız bir ruhaniye mabet ve ayin haricinde dahi ruhani kıyafet taşıyabilmek için muvakkat müsaadeler verebilir” düzenlemesi oldu. Metinde, bu hakkın sadece II. Mesrob’a tanındığı, başka bir ruhaninin kilise dışında dini kıyafet giyemeyeceği hatırlatıldı. Ancak, bu hatırlatmanın hemen ardından, ruhani kıyafet giyme izninin “seçilen Patrik Genel Vekiline devredilip devredilmeyeceği hususunda Patrikhane tarafından talepte bulunulmasının yerinde olacağı değerlendirilmiştir” denmesi, önceki ifadeyle çelişiyordu.

Patriklik Ruhani Kurulu, geçtiğimiz yılın kasım ayında, Patrik II. Mesrob’un rahatsızlığı nedeniyle bir seçim yapılması gerektiğini duyurmuş ve bu amaçla, gelenekler doğrultusunda bir Müteşebbis Heyet de oluşturulmuşken, hükümetin dini alanda birtakım mülahazalarda bulunarak seçim yapılamayacağı kararı vermesi ne kadar şaşırtıcıysa, ‘patrik genel vekili’ seçilmesinin uygun olacağını bildirmesi de, Türkiye Ermeni Patrikliği’nin en önemli özelliklerinden biri olan, ruhani önderin halkoyuyla seçilmesi geleneğine vurulan büyük bir darbe oldu.

Patrikhane’de ‘tebligat’ toplantısı

Ruhani Kurul, 30 Haziran günü Patrikhane’de vakıf temsilcilerinin ve basının katıldığı bir toplantı düzenleyerek, Valilik’ten gelen yazının içeriği hakkında ‘tebligat’ta bulundu. Ruhani Kurul Başkanı Başepiskopos Aram Ateşyan, yaptığı açıklamada, “Hükümet maalesef patrik veya eşpatrik seçimi için izin vermedi. Yapacak bir şey yok. Biz de, yarın toplanıp patrik genel vekilini seçeceğiz” dedi. Alınan kararla Patrik Seçimi Müteşebbis Heyeti’nin hukuksuz duruma düştüğünü ve lağvedildiğini bildiren Ateşyan, bu kararı, heyetin başkanı Berç Levon Kuzikoğlu’na kapalı bir zarfta sundu. Bu duruma gelinmesinde Müteşebbis Heyet’in sorumluluğu olduğunu iddia eden Başepiskopos Ateşyan, Ruhani Kurul’un aldığı seçim kararının, bir dış müdahaleyle iptal edilmesini nasıl içine sindirdiğinin sorulması üzerine, “Sindirilmeyecek bir şey yok. Ortada bir karar var ve gereğini yapacağız” dedi. Ateşyan, bir başka basın mensubunun, Ruhani Kurul’un bir oldubitti yaratarak, Ermeni toplumunun görüşlerini almadan seçim kararı almasının eleştirmesi üzerine de, patrik vekilini seçmek için halkın görüşünü almaya gerek olmadığını söyledi.

Meşruiyetin yegâne kaynağı halkın oyudur

Patriklik seçimi meselesi, iki yılı aşkın bir süredir Türkiye Ermeni toplumunun gündemini meşgul ediyor. Türkiye Ermenilerinin 84. Patriği II. Mesrob’un talihsiz hastalığının ardından sürecin Patrikhane yöneticileri tarafından iyi yönetilememesi ve yaratılan boşlukta kişisel çıkar arayışlarının genel yararın önüne geçmesi, toplumu bir çıkmaza doğru götürdü.

Dini önderi halkın oylarıyla göreve getirmek, Türkiye Ermenileri Patrikhanesi’ni diğer kiliselerden ayıran bir özellik… Bu gelenek, bu topraklara has dinamiklerle şekillenmiş, uzun soluklu mücadelelerle sonuca ulaşmış, kazanılmış bir hak. Bu hakkın kullanılması, hem geçmişte bu uğurda büyük çabalar harcamış olan kuşakların hatırasına saygının, hem de gelecek kuşaklara daha güçlü bir kültür mirası bırakmanın gereği. Bugün bunun hakkıyla yerine getirilmesini engelleyenler ise, tarih ve gelecek karşısında sorumlu duruma düşecektir. Çünkü, bu makamın yetkilerini kullanacak ruhaninin meşruiyetinin yegâne kaynağı halktır.

Çözümsüzlükten medet umanlar oldu

Ancak, “Eşpatrik mi, patrik mi?” tartışmaları sırasında, taraflar adeta çözümsüzlükten medet uman bir tutum içindeydiler. Seçim yapılacağına dair bir karar alınmıştı, ama seçilecek ruhaninin patrik mi, yoksa eşpatrik olarak mı adlandırılacağı bilinmiyordu. Devlet hangi başvuruya cevap verirse, o taraf başarı kazanmış sayılacaktı. Ancak hükümetin, Ermeni toplumu içinde net bir görüş birliğine varılmamışken, iki başvuruya da cevap vermeyeceği, taraf tutmaktan kaçınacağı düşünülüyordu.

Farklı görüşte olan kesimler, kendi görüşlerinin galebe çalması için hem Ermeni toplumu içerisinde, hem de hükümet nezdinde görüşmeler yapıyor, diğer tarafın görüşünün kabul görmemesi için kulis çalışmaları yürütüyordu. Dolayısıyla, perde önünde, seçimin mutlak bir gereklilik olduğunu savunanlar, perde arkasında, fiilen bir seçim yapılmaması için çalışıyordu.

Patriklik makamı için üç ruhani aday oldu, ancak bunlardan sadece biri halihazırda İstanbul’da görevliydi. Adaylardan Başepiskopos Karekin Bekçiyan, Almanya’da, Episkopos Sebuh Çulciyan Ermenistan’da Kilise’ye hizmet ediyordu. Ruhani Kurul Başkanı Başepiskopos Aram Ateşyan ise fiilen Patrikhane’yi idare ediyor, kararlar alıyor, uyguluyor, protokolde Patrikliği temsil ediyor, çeşitli konularda görüş beyan ediyordu. Bunun sonucunda, kimileri “Aman canım, Aram Sırpazan Patrikhane’yi yönetiyor işte, seçime ne gerek var. Patriğimiz ölene kadar seçim olmasa da olur” demeye başladı.

Ruhani Kurul’un sorumluluğu

Nihayetinde, böyle düşünenlerin verdiği emekler karşılığını bulmuş olacak ki, seçim başvuruları hükümet tarafından reddedildi. Bu noktaya gelinmesinde, Patriklik görevlilerinin ve Ruhani Kurul’un elbette büyük bir sorumluluğu var ve bu sorumluluğu sadece devlete ya da Müteşebbis Heyet’e yıkma yönündeki çabaların geçerliliği yok. Seçimden, yani halkın oyundan korkanlar, Patrik II. Mesrob hayata veda edene kadar iktidarlarını diledikleri şekilde kullanmaya devam edecekler. Ancak bunun sonucunda, sahip olmaları gereken asıl değeri, meşruiyetlerini de günden güne yitirecekler.

Hükümetin tavrı antidemokratik

Öte yandan, bizlere sürekli olarak gayrimüslimlerin, ya da yeni benimsenen tabirle ‘farklı inanç grupları’na mensup olanların birinci sınıf vatandaş oldukları mesajını veren hükümet de, sorunun kangrene dönüşmesine neden olacak bir adım attı. Hükümet, bu kararı alırken, eski usul devlet aklıyla hareket etti. Öncelikle, Ermeni toplumu içindeki güç dengesi ve iktidar mücadelesinde taraf oldu; tercih ettiği grubun ağırlık kazanmasını sağlayacak bir ‘çözüm’ yarattı. Bunu yaparken de, Ermeni kültürünün devamlılığı açısından hayati önem taşıyan demokratik teamülleri hiçe saydı. Patriklik makamı için seçim yapılmasının elzem olduğu bir ortamda, buna izin vermeyip, ne kadar süreceği belli olmayan ‘seçimsiz’ bir durumu dayatmak, demokrasi mücadelesi verdiğini savunan bir siyasi iradeyi değil, bildiğimiz, tanıdığımız o eski otoriter ve bürokratik devleti hatırlattı bizlere. Hükümet, azınlıklar konusundaki siyasetinde gerçekten samimiyse, bu hatayı düzeltmek, Ermenilerin bu iç meselelerini kendi iç dinamikleriyle çözmelerini sağlamak zorunda.

Agos çarşamba günleri yayına hazırlanıyor ve gece geç saatlerde matbaaya ulaşıyor. 1 Temmuz Perşembe günü saat 15.00’te yapılacak, Ruhani Kurul Başkanı Başepiskopos Aram Ateşyan’ın Patrik Genel Vekili seçilmesiyle sonuçlanacağı kesin olan oylamayı beklemek için baskımızı geciktirme ihtiyacı duymadık.