”1915 Tehdidi Geçti Sanmayın…”

[ A+ ] /[ A- ]

Semra PELEK
BİA Haber Merkezi

ASF panelinde konuşan Agos gazetesi temsilcisi Pakrat Estukyan azınlaklara, Kürtler ve Alevilere yönelik baskılara işaret etti; “1915 tehdidi halen var” dedi. Yazar Nevzat Onaran kendi köyünden sürülen Ermenilerden özür diledi.

Avrupa Sosyal Forumu’nun (ASF) ikinci gününde düzenlenen “1915 bugündür: Ermeniler, Rumlar ve diğer gayrimüslim azınlıklar” panelinde Agos gazetesi temsilcisi Pakrat Estukyan, 1915’in günümüzde davam ettiğini söyledi; yazar Nevzat Onaran memleketi Malatya’nın Hasançelebi Köyü’nden sürülen Ermenilerden özür diledi.

Yayıncı-yazar Ragıp Zarakolu’nun kolaylaştırıcısı olduğu panele Pakrat Estukyan, Nevzat Onaran ve Özgür Üniversite’den Sait Çetinoğlu ile Apoyevmatini gazetesi yayın yönetmeni Mihail Vasilyadis konuşmacı olarak katıldı.

Panelin başlığına işaret ederek, “Umarım 1915 bugün değildir” diyen Estukyan, “Ama 1915 devam ediyor. Hrant Dink’in öldürülmesi, Manisa Selendi’de Çingenelerin sürülmesi 1915’tir” dedi.

“Medya da diliyle körüklüyor…”

Azınlıkların 1908’de saltanatın yıkılıp Cumhuriyetin kurulacağı umuduna kapıldığını hatırlatan Estukyan şöyle davam etti: “Şimdi de Avrupa Birliği uyum yasaları çıkarılırken, demokratik açılım, derken umuda kapıldık ama açılımın nereye geldiğini gördük. Devlet sadece Ermenilere, Yahudilere ve Rumlara değil, azınlık kabul edilmeyenlere, Kürtlere ve Alevilere de aynı baskıları uyguluyor.”

“Tarif etmek gerekirse devlet topluma bir deli gömleği giydirmeye çalışıyor. Bunun içinde de sayıları en çok olduğu için Kürtler, sonra Aleviler boğuluyor. Bu zihniyet devam ettikçe, medya da diliyle bunu körükledikçe, karşımızda bir 1915 tehdidi halen duruyor.”

“Kendilerinden özür diliyorum”

Onaran ise 1926’da çıkarılan yasalarla 1915’te kayıt altına alınan Ermeni ve Rum mallarının satıldığını, satılamayan ve şimdiki değeri 300 trilyon lirayı bulan azınlık mallarının ise bir yıl sonra çıkarılan yeni bir yasayla devlete devredildiğini söyledi. Onaran konuşmasını şöyle noktaladı:

“Köyüm Malatya’nın Hasançelebi köyü. Ağanın tarlası olarak bildiğim tarlanın, 1915’te sürülen Ohannes ailesine ait olduğunu öğrendim. O ailenin ve köyümde Türklerle evlenmek zorunda kalan üç Ermeni kızının acısını paylaşıyorum. Gıyaplarında da olsa kendilerinden özür diliyorum.”

“Çare var; başka bir Türkiye mümkün”

Vasiliyadis konuşmasına “Bu ülkede bir azınlık var; Türkiye’nin kendisine ait olduğu fikrini 72 milyona kabul ettirmeye çalışıyor. Bu azınlık gücünü üzerindeki üniformadan, konuştuğu kürsüden alıyor” diyerek başladı.

6-7 Eylül 1955 olaylarını hatırlatan Vasiliyadis, 1920 başında İstanbul’da yaklaşık 180 bin olan Rum nüfusunun günümüzde ancak iki bin 500 olduğunu vurguladı. “Bir çare var mı peki?” diye soran Vasiliyadis, konuşmasını “Evet, var. Çünkü birarada yaşamı kabul eden başka bir Türkiye, başka bir Avrupa mümkün” diyerek noktaladı.

Çetinoğlu, 1915’te Ermenilerin kaybettiği yaklaşık 19 milyar Fransız Frangı tutarındaki paranın 1914 – 1918 arası kurulan Türk şirketlerine ve devletin diş borçlarına aktarıldığını öne sürdü. Zarakoğlu, 13 Mayıs’ta Başbakanlığın azınlıklara ilişkin yayınladığı genelgeyi hatırlatarak, “Genelge azınlıklara bu zamana kadar kötü davranıldığı dolaylı olarak itiraf ediyor” dedi.