Alevi hanelerinin işaretlenmesi ‘X’ bilinen bilinmezlik

[ A+ ] /[ A- ]

Zeynel Kete

Bilinç bilinmezlik üzerinden de kendisini gerçekleştirir. Bilmediğinizi bilmek, bilinmezliklerin tarih boyunca algıya dönüşmesini sağlayan önemli bir araçtır. X bilinmezliği temsil ederken içerisinde bir bilgiyi de barındırıyor. Bazen tümevarım yöntemi için kullanılan “şey” anlamında iken bazen de “kabul etmiyorum, tehlikeli, yok hükmünde, gözden çıkarılan, ölmesi gereken” gibi anlamlara da gelir. Özellikle farklılıkları tehlike olarak gören zihniyet için X işareti konulanlar, yok edilmesi gerekenler listesinin birinci sırasındadır.

X işareti definecilikte genelde hediye veya gömünün, kıymetli, tarihsel değeri yüksek olanın, hazinenin nişanesidir. Hanelerimize, kutsal mekânlarımıza bu işareti koyanlar dolaylı da olsa bir hakikati de görünür kıldılar! Bazen hakikatin görünür olması için zalimin zulmüne de ihtiyaç vardır. Ana kadının bilgeliği bu hanelerde gizlidir, en büyük hazinedir. İnsanın sesi söze dönüştürdüğü günden bugüne toplumsallığa ait ne kadar değer varsa hazinemizdir. Bir hazinedir ki gömülü olan Lal-ü Gevher’dir. Nahak zihniyet sahibi olanlar bu hazinenin sırrına eremezler. Kendi varlığını anlamlandırmayanlar, harabelerdeki bu gizli hazineleri nereden bilsinler. Nereden bilsinler ki kırmızı özgürlüğün ve mücadelenin rengidir.

Bilmezler ki hane hakkın görünür olduğu mekândır. Ana hakikatinin, binlerce yıllık bilgeliğin, kendisini yenilediği mekânın ismidir. Rıza toplumunun gelişmesi ve inşa edilmesindeki bilgelik o kapının eşiğindedir. Eşik bir halden bir hale geçişi simgeler, insanlaşmanın, kendini bilme arayışının başladığı yerdir. Ama o işareti oraya çizenler bu kemaletten mahrumdur. Bu hakikati nereden bilsinler ham ervahlar, gönül gözü kör olanlar. Nereden bilsinler ki hanenin kapısına X işareti ile varılmaz; edep erkân ile özünü temizleyerek, rızalık ile bütün farklılıkları zenginlik gören anlayış ile varılır.
Binlerce yıldır hanelerimizde çerağ uyanır; barış, sevgi, hoşgörü, muhabbet demlenir. Zalimin zulmüne karşı, bize yol göstersin diye çerağlarımız hep uyandırıldı. Hanelerimizde hakkı mihman ederiz. Hanelerimizde çiğ söz söylenmez, çiğ lokma yenilmez.

Alevileri tanımlamak için X işaretini kullananlar, belleklerinde Alevileri bilinmez olarak tanımlarlar. Bilinmez olarak kabul ettiği ile yüz yüze gelmek, bilgelik, edep erkân, cesaret ister, kendisi ile yâr olmayı gerektirir. Kendisi ile yâr olmayan hanesiyle de yâr olmaz. Kapı komşusunu, bu coğrafyanın binlerde yıllık inancını bilinmez olarak tanımlamak; hissetme, algılama, duygulanma, düşünme, sevme, gibi duygulardan mahrum kalır. Bilinmelidir ki, varoluş durumunun ortaya çıkardığı bütünlüklü gerçeklik asla ve asla birbirinden ayrılamaz. Evrendeki cümle can birbiriyle rızalık ilişkisi üzerinedir. Hâlbuki bilinmezlik, bilinenler ile yola çıkıp bilgelik ile yeni bir bilginin doğum kapısını aralar.

X işareti ile belirlenen Alevilerin mekânları binlerce yıllık tarihsel hafızanın görünür olduğu, toplumsallığın sürekli doğum halinde olduğu mekânlardır. Kapı, eşik Ana kadını temsil eder. Kapılarımıza X işareti koymak doğum kapısına taciz ve tecavüzdür. Hakta, hakikatte doğum kapısıdır. Buradan bakar isek aslında öldürmek, ötekisi, kabul edilmeyen, yok edilmeye çalışılan Ana kadının bilgeliğidir, doğum kapısıdır. Alevi canların kapılarına X işaretinin konmasının bilinçaltındaki karşılığı doğum kapısına saldırıdır. Tekçi, erkek egemen, kadın düşmanı bir aklın ürünüdür. Temelinde Alevi toplumsallığını inşa eden Ana kadına saldırıdır. Saldıran için ise kendi doğum kapısına, kendi annesine saldırıdır, örtbas edilmiş duygulardır. Böyle kişilerde güdüler duyguları ele geçirmiştir, aslında insanı hayvandan ayıran önemli özelliklerden birisi de duygu ve güdü dengesidir. Alevileri X işareti ile göstermek bir duygusuzluk halidir, bu durum tekçi zihniyetin bir sonucudur.

Alevi köylerinin X işareti ile gösterilmesi ya da kapılarına bu işaretin çizilmesi, normalin anormal, anormalin de normal hale getirilmesidir. Bu şekilde bir hale getirilmek aynı zamanda tek tipleştirmektir. Temelinde ulus devlet anlayışının bütün toplumsal değerleri tekleştiren bir duygu dünyasının izdüşümüdür. Buna cesaret edenler kişi ya da meczup değiller, arkalarında güçlü bir akıl vardır.

Kaynak: Yeni Yaşam