Doğan Akhanlı’nın ardından

[ A+ ] /[ A- ]

Kemal Yalçın

Ölüm değil zulüm zor geliyor insana.

Acı haber bugün Berlin’den geldi. Yüreğime köz düştü! Doğan Akhanlı arkadaşımdı, yoldaşımdı, fikirdaşımdı, kader ortağımdı, haymatlostu, mücadele arkadaşımdı. Tam 19 yıl Almanya’da haymatlos olarak sürgünde yaşadı. Çok zordur 19 yıl hasretlerin her türlüsünü yaşayarak, sıfırlanmış bir hayatı yeniden kurabilmek ve ayakta kalabilmek. Sürgünlük zor bir zanaattır. Uğruna ölümlere gidip geldiğin, kurtulması için işkenceden geçtiğin, hapislerde yattığın yurduna gidememek, dünyanın her yerine gidebildiğin halde, kendi yurduna gidememek; sınırların sana kapalı, gökyüzünün sana yasak olması insanı deli divane eder. Sürgünlük hayatı Doğan Akhanlı’yı kanser etti.

Doğan Akhanlı 1957 yılında Artvin- Şavşat ilçesinde doğdu. 31 Ekim 2021 günü Berlin’de 64 yaşında vefat etti. Her ölüm erkendir, fakat Doğan’ın ölümü çok erken oldu. Doğan ile on yıl önce uzun bir söyleşi yapmış, “Yazar Doğan Akhanlı’nın başına gelenler akıllara zor gelir!” başlığıyla 22 Şubat 2011 tarihinde yayınlamıştım. Daha sonra 2020 yılında yayınladığım “Tek Kanatlı Kartal” kitabımda Doğan Akhanlı’yı anlatmıştım. Keşke Doğan hakkında daha çok yazsaydım. Artık Doğan Akhanlı yazılarımda, “Tek Kanatlı Kartal” kitabımda yaşayacak.

Doğan Akhanlı 12 Eylül 1980’den sonra askeri cuntaya karşı bildiri dağıtırken yakalandı.

Yargılandı. Metris Askeri Cezaevi’nde üç yıl tutuklu kaldı. Hapisten çıktıktan sonra Türkiye’de yaşayamaz hale geldi. Türkiye’den gözleri arkada kalarak ayrıldı.

Köln’e geldi. Siyasi mülteci olarak yaşamaya başladı. 1992’de yazarlık hayatına başladı.

1998-1999 yıllarında Türkçe olarak “Kayıp Denizler”, “Kıyamet Gününün Yargıçları” ve “Madonna’nın Son Hayali” adlı üçleme kitapları yayınladı.

Daha sonra “Fasıl” adlı romanını yayınladı.

Kitapları tiyatroya uyarlandı.

Doğan Akhanlı insan hakları ve hatırlama kültürü üzerine yoğunlaştı. 1915 Ermeni Soykırımı alanında araştırmalar ve çeviriler yaptı.

Çalışmaları ödüllendirildi.

2013 yılında Avrupa Tolerans Ödülü’nü, 2020 Goethe Edebiyat Ödülü’nü aldı.

Doğan Akhanlı’nın dünyada, Almanya’da, Ermenistan’da ve Türkiye’de çok dostu vardı.

Aynı zamanda Doğan Akhanlı’nın yazdıklarından, açıkladığı gerçeklerden rahatsız olanlar da vardı. Bu nedenle İspanya’da tutuklandı. Almanya’nın ve dünya kamuoyunun duyarlılığı sayesinde Almanya’ya gelebilmişti.

Doğan Akhanlı ile 1 Şubat 2011 tarihinde yaptığım röportajdan bir bölümü burada tekrar yayınlıyorum.

Sevgili Doğan Akhanlı Türkiye’den hoş geldin! Gelmiş geçmiş olsun! Türkiye’ye gitmeden önceki Doğan Akhanlı ile, Türkiye’den dönüp gelen Akhanlı arasında ne fark var?

“Türkiye’ye gidemediğim, Türkiye’deki siyasal, toplumsal değişimleri uzaktan izlediğim sürgün yılları beni biraz siyasi yönden körleştirmiş. Ben Türkiye’ye giderken, Türkiye’deki demokratikleşme adımlarının hayaline kapılmışım. Daha doğrusu davulun sesi uzaktan güzel geliyordu! Ben yanıldığımı ayağım İstanbul’a basar basmaz, pasaport kontrolundaki “Siz biraz bekleyiniz!” dendiği an anladım. Ama iş işten geçmişti.”

12 Eylül 1980 öncesi ile 2010 Türkiye’sini karşılaştırabilir misin?

“12 Eylül 1980 öncesinde kimin eline düştüğünü, kimin ne olduğunu az çok bilebilirdik. Ama şimdi çeşitli, birbiriyle kavga içinde olan mihraklar oluşmuş. Herkes savcı, herkes yargıç! Herkesin burnu bir karış havada! Savcı dört ay içinde benim ifademi hiç almadı. Ama benim ömür boyu içerde kalmama yol açabilecek bir iddianame yazmıştı.

12 Eylül 1980 döneminde hapishanelerde Türk, Kürt devrimcileri vardı. Şimdi ise Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde gördüğüme göre konuşuyorum, hücreler genellikle Kürt gençleriyle, Kürt siyasi tutuklu ve hükümlüleriyle dolu.

Peki, Fasıl’da ve diğer bazı kitaplarınızda 12 Eylül döneminde yaşadığınız işkenceleri yazabildiniz mi?

“Uzun süre yazamadım. Fasıl bunun bir denemesi oldu. Fakat işkence görmüş hiçbir insan, kendi başından geçen işkenceyi aynen yazamaz. Yazılanlar, yaşananların birkaç damlasıdır sadece! 12 Eylül döneminde 500 binden çok insan işkenceden geçirilmiştir. Korkunç bir rakamdır bu! Bu insanların sayısı, yakınlarıyla birlikte milyonları bulur. Bu milyonlarca insan acılarını, işkence izlerini gidermek, zedelenmiş onurlarını, yaralanmış ruhsal dünyalarını onarmak için henüz pek bir şey yapılmadı. Bu da acılarımızı, yaşadığımız travmaları artırıyor.”

Doğan Akhanlı ile aynı idealler için Almanya’da birlikte çalıştık. Benzer konularda yazdık. Son konuşmayı telefonla iki ay kadar önce yapmıştık. Ölümünü bekliyordu. Vedalaştık. Yaşadığımız müddetçe yazmaya söz verdik birbirimize. Ah Doğan ah. Ah benim Şavşatlı kardeşim ah. Söz sana Doğan. Senin yazamadıklarını yazmaya devam edeceğim. Ölüm değil zulüm zor geliyor insana!

(Not: 22 Şubat 2021 tarihinde web sitemde yayınladığım yazımı aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz. https://www.kemalyalcin.com/yazilar/genel-yazilar/yazar-dogan-akhanlinin-basina-gelenler/ )

Kaynak: Agos