Reyhanlı Katliamı’nda sorumluluğu olan kamu görevlilerine ödül gibi ceza

[ A+ ] /[ A- ]

11 Mayıs 2013 günü Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde gerçekleşen katliamda sorumluluğu olan kamu görevlilerinin yargılandığı dava sonuçlandı.

Katliamdan bir buçuk yıl sonra iddianame düzenlenerek 28 Nisan 2015’te kamu görevlilerinin yargılandığı davanın ilk duruşması yapıldı. Eski Hatay Emniyet Müdürü Ragıp Kılıç, Hatay TEM Şube Müdürü Nevzat Eşit, eski TEM Müdür Yardımcısı Eyüp Karaçoban ile eski Reyhanlı İlçe Emniyet Müdürü Murat Berk’in yargılandığı davada sanıklar, katliamda kullanılan patlayıcı yüklü aracın markası, rengi ve plakasına ilişkin bilgileri içeren ihbarın, gerekli takip ve koordinasyonunu sağlamamaları ve gerekli çalışmaları yürütmemeleri gerekçesiyle görevi kötüye kullanmakla suçlandılar.

Ödül gibi ceza

Mahkeme sonunda, eski Hatay İl Emniyet Müdürü Ragıp Kılıç, eski Hatay TEM Şube Müdürü Nevzat Eşit, eski TEM Müdür Yardımcısı Eyüp Karaçoban ile eski Reyhanlı İlçe Emniyet Müdürü Murat Berk’e 10’ar ay hapis cezası verdi. 4 kişiye verilen 10’ar ay hapis cezası, iyi halden 8 aya indirildi. Cezalar da ertelendi.

Katliamda yaşamını yitiren ailelerin avukatı olarak davaya müdahil olan Av. Hatice Can’a ulaşarak dava sürecini sorduk. Sendika.Org’a konuşan Can, dava süreci boyunca sanıkların daha fazla ceza alması için mücadele ettiklerini belirtti. Kamu görevlileri davasının ana davadan farklı olduğunu belirten Can, Ankara’daki ana davanın hala kısmen devam ettiğini söyledi.

Biliyorsunuz asıl dava, nakille Ankara’ya giden bir dava. Özel Yetkili Mahkemeler’in olduğu dönemde dava Adana’da açılmıştı. Sonra Ankara’ya nakille gitti. Ankara’daki asıl dava hala devam ediyor. Kısmen bitti daha doğrusu.

Buradaki dava, o iddianamade çeşitli ihbarların geldiği ve ihbarlara rağmen olayın önlenmemesi nedeniyle hem Hatay İl Emniyet Müdürlüğü’nün hem Reyhanlı’daki emniyet yetkililerinin idari soruşturmaları sonucu görevi kötüye kullanma ve görevi ihmal suçlamasıyla açılan bir dava. Bu davada da epeydir uğraşıyoruz. Ailelerin avukatı olarak müdahil olduk. Kamu görevlilerinin daha ağır ceza almaları yönündeki ısrarımızı da sürdürüyorduk. İddialarımızı da mahkemede bu doğrultuda koyduk.

10 Ekim katliamından önceki en büyük katliam

Can, konuşmasında katliamın boyutunu da hatırlattı.

Cumhuriyet tarihindeki, 10 Ekim katliamından önce, en büyük katliamdı Reyhanlı. Günler sonra bile rögar çukurlarından insanların cesetleri çıktı. Reyhanlı küçücük bir yer olmasına rağmen merkezde sağlı sollu onlarca taziye çadırı vardı.

Her kişi için ölüme neden olmaktan ceza almaları gerekirdi

Kamu görevlilerinin yargılandığı davadaki hukuki süreçleri ve karşılarına çıkarılan engelleri sorduğumuzda Can, bu tür davaların her zaman cezasızlıkla mücadeleyle geçtiğine vurgu yaptı.

Siz de bilirsiniz hayatın içinden zaten. Kamu görevlilerinin sanık olduğu bütün dosyalarda cezasızlıkla mücadeleye dönüşür davalar. Bu davada da sanıklar yalnızca görevi kötüye kullanmaktan ceza aldılar. Normalde her bir kişi için ölüme neden olmaktan ceza almaları gerekirdi. Bu çıkan ceza hem ailelerin hem de kamunun vicdanını yaralayan bir ceza oldu. Ceza bile değil. Bir de ertelendi. Dün mahkemede de söyledik bunu.

Kamu vicdanı zedelenmiştir

Kamu vicdanı, savcının verdiği bu mütalaa ile zedelenmişti. Aileler de bu cezadan sonra kıyameti kopardı. Olay dışarı kadar çıktı. Epeyce de polis vardı adliyede. Küçük bir asliye ceza salonunda görüldü dava. Ailelerin çoğu da dışarıda kaldı.

Tabii ki istinafa götüreceğiz ama kamu vicdanı zedelenmiştir. Bu tür davalar ne yazık ki cezasızlıkla mücadeleye dönüşüyor ve yine ne yazık ki çoğu da cezasızlıkla kurtuluyor kamu görevlileri.

Kaynak: sendika.org