‘Türkiye Federasyonu Örnek Almalıdır’

[ A+ ] /[ A- ]

rojava_871613

DİHA

Rojava ve Kuzey Suriye Federal Sistem Kurucu Meclisi’nin ilanına Türkiye’deki Arap, Süryani ve Ermeni halkından da destek geldi. Halkların temsilcileri, Rojava’daki federal sistemin halkların kendi kendilerini ifade etmesi ve yönetmesi açısından en olağan sistem olduğuna vurgulayarak, Türkiye’nin de bu federal sistemden ders çıkarması ve örnek alması gerektiğini belirtti.

Girkê Lêge’nin Rimêlan kasabasında Rojava ve Kuzey Suriye halkları, örgütleri ve inanç gruplarından 200 delege ile iki gün süren toplantının ardından ilan edilen Rojava ve Kuzey Suriye Federal Sistemi, Türkiye’deki halklar tarafından da sevinçle karşılandı. Federal sistem ilanı aynı zamanda halk mücadeleleri için de umut oldu.

Süryani aktivist Erkan Metin, “Önemli olan tüm halkların eşit bir biçimde dayanışma içerisinde demokratik amaca yönelik çalışmasıyla olası sorunlar da çözülür kanaatindeyim” derken, Ermeni Nor Zartonk temsilcisi Sayat Tekir ise “Halkların kendi yaşadıkları coğrafyalarda kendi kendilerini yönetmeleri çok doğal bir durumdur. Aslında aksini söylemek anormal bir durumdur” ifadesini kullandı.

Demokrat Arap Derneği Başkanı Hüseyin Fallay da federasyonu desteklediklerini ve bu yönetim biçiminin diğer komşu ülkelerde de yaşanabilir olması için çalışacaklarını ifade etti.

Rojava’daki toprakların kendilerinin de binlerce yıldır üzerinde yaşadıkları toprakları olduğunu anımsatan Süryani aktivist Erkan Metin, bu nedenle Asurî Süryani halkının Suriye’deki iç savaşta ciddi sorunlar yaşadığını kaydetti. “Bunların en başında DAİŞ’in halkımıza yönelik tehdidi geliyordu” diyen Metin, “Bu sıkıntılar bir ortaklaşma sonucunda bizim de savunma güçlerimiz gerek YPG, gerek diğer güçlerimizle beraber kolektif olarak mücadeleyle DAİŞ tehlikesi bertaraf edildi” dedi.

‘Federasyon gelecek için bir modeldir’

Federasyon kurulmadan önce de yönetimde Süryanilerin yer aldığını belirten Metin, ilan edilen federasyonun Ortadoğu’daki kızgın savaşta oluşabilmesinin anlamlı olduğuna vurgu yaptı.

Metin, federasyonun gelecekteki demokratik yönetimlere örnek model olacağını vurgulayarak, şöyle konuştu; “Ortadoğu’nun adeta kızgın ateş içerisindeki bu ortam içerisinde demokratik oluşumlar geliştirmek kolay değildir. Ama önemli olan tüm halkların eşit bir biçimde dayanışma içerisinde demokratik amaca yönelik çalışmasıyla olası sorunlar da çözülür kanaatindeyim. Suriye’de gelecekte oluşabilecek yeni yapılanmalar açısından da bu federasyon bir model teşkil etmektedir. Sonuçta her halk kendi etnik kimliği inancı diliyle eşit şartlar altında yaşamalıdır diye düşünüyorum o anlamda federasyonu halkımız sevinçle karşılamıştır ve bu yönde de tüm halklara hayırlı olmasını temenni ediyorum.”

‘Rojava modeli çoğulcudur, Türkiye ders almalı’

Türkiye’nin cumhuriyetten beri tekçi bir egemen anlayışının olmasına rağmen halkların kendi öz değerleriyle direndiği ve yaşadığı bir yer olduğuna işaret eden Metin, bu tekçi dayatmaların hiç bir şekilde sorunlara çözüm getirmediğine dikkat çekti. Sorunların çözümü noktasında Suriye’deki çoğulcu modeli gösteren Metin, “Türkiye açısından da temel alınmalıdır. Batıda gayet başarılı bir şekilde ve olağan bir şekilde uygulanan federasyon yönetimi neden Türkiye’de uygulanmasın, neden bu tekçi anlayıştan çoğulcu anlayışa geçilmesin? Bana göre bu en temel insan hakkıdır. Bu konuda her ezilen halkın tüm halkların da talep kar olması gerekir” dedi.

‘Halklar bu modele sahip çıkmalıdır’

Nor Zartonk temsilcisi Sayat Tekir ise Rojava’daki federasyonda tüm halkların temsiliyetini bulunmasının önemine vurgu yaptı.
Tekir, bu yapının çevre ülkeleri de etkileyeceğini belirterek, tüm halkların bu yapıya sahip çıkması gerektiğini kaydetti. Rojava’daki direnişle birlikte bu modelin bölge halklarına ve devletlerine de etki yapacağını dikkat çeken Tekir, “Çevre devletleri ve halkları etkileyeceği için Federasyon’a hemen bir karşı çıkış gerçekleşti. Ermeniler özelinden de Ermeniler bölgede orta doğu’da bu federasyon fikrini zaten 1915 öncesi siyasi partileriyle birçok kez dillendirmişlerdi fakat dönemin imparatorlukları ve onlara bağlı çeşitli halklardan kuvvetler buna engel oldular. Bugün gelinen noktada tabii ki ilerici önemli bir adımdır. Bütün halkların da buna sahip çıkması gerekmektedir” diye konuştu.

‘Türkiye’ye örnek olmalıdır’

Türkiye’nin farklı etnik grupların yaşadığı demografik yapıya sahip bir ülke olduğunu anımsatan Tekir, bu bağlamda halkların kendi yaşadıkları coğrafyalarda kendi kendilerini yönetmeleri çok doğal bir durum olacağını söyledi. “Aksini söylemek anormal bir durumdur” diyen Tekir, Türkiye’nin “halklar hapishanesi” olarak anılmaması için Rojava’daki sistemi örnek alması gerektiğini söyledi.

Tekir, şu ifadeleri kullandı: “Tekçi bir zihniyet ve bir ülkede bu kadar farklı kültürün farklı halkların bir arada yaşadığı bir ülkeyi yönetmek çok da faydalı değildir. Zaten halkların yaşadığı bütün bu sorunların nedeni de bu tekçi zihniyetten kaynaklanıyor. Geçmiş yıllarda Rus İmparatorluğu için söylenen bu ‘Halklar Hapishanesi’ söyleminin bugün Türkiye için söylenmemesi için daha çok dilli, daha çok kültürlü ve tabii ki her halkın yaşadığı bölgede kendini en iyi şekilde ifade edebileceği bir yönetim gerekiyor.”

‘İç savaşın çözüm gücü olacak’

Son olarak konuşan Demokrat Araplar Derneği Başkanı Hüseyin Fallay ise Rojava’daki federasyonun uzun süren Suriye iç savaşında çözüm gücüne sahip olduğunu belirterek, bu modelin Irak, Iran ve Türkiye’de de gelişmesi için mücadele edeceklerini söyledi.

‘Türkiye bu oluşumdan ders çıkarmalı’

Yine diğer halkların temsilcilerinin dediği gibi Türkiye’nin bu tarz bir federasyona ihtiyacı olduğuna dikkat çeken Fallay, şunları söyledi: “Suriye’de halkların birleşmesi ve ortak mücadele zemini yaratmaları açısından kurulan bu federasyon ezilen ve temsiliyetleri olmayan halklar açısından son derece önemli bir kazanımdır. Bu kazanımların da diğer tüm halkların eşit bir şekilde nerede olursa olsun gerçekleştirilebileceğini göstermiştir. Dolayısıyla çok ciddi sorunlar yaşadığımız Türkiye’de de bu yönlü demokratik birleşim halkların en rahat kendilerini ifade edebilecekleri bir sistem olur. Temennimiz Türkiye’nin de bu tarihi oluşumdan ders çıkarmasıdır.”