Unutmayı Tercih Edenler…

[ A+ ] /[ A- ]

Eren KESKİN
Özgür Gündem

Türk devlet geleneğinde, ‘kanla bastırılan’ her hak talebinden sonra bir gerekçe ileri sürülür.

Bu gerekçe, ya ‘iç düşmandır’ ya da ‘dış düşman!’

Hükümetin, en ‘ılımlı’ bilinen yetkililerinden Beşir Atalay’ın Gezi olayları sonrasında, “Bu olayın arkasında Yahudi diasporası var” açıklaması da, bu durumun son örneğini oluşturdu.

Bu söylem, açıkça bir anti-semitizm söylemidir.

Ancak, bu söylem kamuoyunca yeterince tartışılmadı.

Çünkü Beşir Atalay’ın bu söylemi, sağcısı ve solcusuyla birçok kesim tarafından ‘içselleştirilmiş’ bir bakış açısıdır.

Coğrafyamızda büyük haksızlıklara uğramış olan Yahudi toplumu, anti-semitik yaklaşımlar nedeniyle, adeta ‘görünmez’ olmayı tercih etmiştir.

Yahudi toplumunun yaşadığı hak ihlalleriyle ilgili, yazdığı her kitaptan büyük kazanımlar elde ettiğimi düşündüğüm Rıfat Bali’nin, ‘Tarihin Ufak Bir Dipnotu: Azınlıklar’ isimli kitabından bazı alıntılar yapmak istiyorum.

Şöyle anlatıyor Rıfat Bali; “Türk Yahudilerinin popüler kültüründe yer alan iki deyimi hatırlatacağım. Bunlardan ilki, bir zamanlar İstanbul Sefaratların anadili olan Ladino’dan bir kelime, ‘kayades’…

Diğeri ise, İstanbullu Sefaratların kullandıkları İngilizceden bir kelime, ‘low profile’, yani düşük profil.

‘Kayades’, ‘suskunluk’ veya ‘sessizlik’ anlamını taşıyor.

‘Low Profile’ ise, ‘toplumun dikkatini üstüne çekmemek için kamusal alanda görünmeme’ anlamında kullanılıyor.

İşte, ‘kayades’ ve ‘low profile’ deyimleri, temeli tarihsel geçmişe dayanan bir hayat felsefesini özetlemekte…

Yahudiler, Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşamaya kararlı iseler, onlar için uyumlu bir yaşam sürdürmenin tek çaresi unutmak, susmak ve toplumun dikkatini üstüne çekmemek için kamusal alanda görünmez olmaktır. Bu ‘suskun’, ‘sessiz’ tavır, aynı zamanda, siyasi iktidara ve topluma karşı duyulan derin güvensizliğin bir ifadesidir.

Türk Yahudi toplumu, bu anti-semit, milliyetçi ve yabancı düşmanı ortamla baş edebilmek için çareyi, hafızasını kilitlemekte, arşivlerini imha etmekte ve oto-sansüre başvurmakta bulmuştur.”

Rıfat Bali’nin bu satırları beni her zamanki gibi çok etkiledi.

Beşir Atalay’ın yaptığı konuşma sırasında, Türkiye’de yaşayan Yahudi halkının neden ‘görünmez olmayı’ tercih ettiğini daha iyi anladım.

Milyonlarca anti-semit insanın varlığı karşısında, kendilerini korumak adına ne yapabilirlerdi ki ‘görünmez’ olmaktan başka!

Onlar eğer ‘görünmez’ olmayı seçtilerse, bu suç hepimizin!