Hayk KIYICI-Burag AHRUN
Agos Gazetesi
Tarih ve Toplum Bilimleri Enstitüsü’nde yapılan tarih konuşmaları etkinlikleri geçtiğimiz hafta Krikor Zohrab’ı anma etkinliği ile sürdü. Etkinlikte Krikor Zohrab’ın hayatından kesitler ve eserlerinin yanında bu topraklarda yaşadığı hayalkırıklığı da dile getirildi. Neşe Ozan ve Ayşen Günaysu’nun hazırlıyıp sunduğu söyleşide, Krikor Zohrab’ın farklı yanlarına değinildi. Zohrab’ın hayatının kısa başlıklar halinde sunulması ile başlayan etkinlik, edebiyatçı kimliğinin anlatılması ile devam etti. Bir edebiyatçı olarak ayrımcılığa karşı bir tutum sergileyen ve demokrasiden, halk sevgisinden yana olan Krikor Zohrab’ın Ermeni edebiyatına kazandırdığı Maktağine (1902), Postal (1901) ve Ayinga (1892) adlarındaki kısa öykülerinden birer bölüm okundu. Daha sonra Zohrab’ın siyasetçi kimliği üzerinde duruldu. Bir Ermeni olarak azınlık sorunlarıyla ilgilenmesinin yanı sıra kendini aynı zamanda bir Osmanlılı olarak da gören Krikor Zohrab’ın Osmanlı toplumunun gelişimi için de çaba gösterdiği vurgulandı. Milletvekili kimliği ile Osmanlı meclisinde kadın hakları ve vergi tartışmaları üzerine yaptığı konuşmalardan bölümler gösterildi. 24 Nisan 1915 tarihinde yaşanılan olaylara da değinilerek, Zohrab’ın bu tarihte bir gecede tutuklanan 250 Ermeni aydın arasında olmadığı ve kaçma fırsatı olduğu halde, ülkeyi terk etmediği dile getirilirken, aynı zamanda da bu durumu sonlandırabileceğine inanarak girişimlerde bulunduğu anlatıldı. Ancak 20 Mayıs 1915 tarihinde tutuklanıp Halep’e götürüldüğü ve yargılanmak için Diyarbakır’a sevk edilirken Urfa yakınlarında başı ezilerek öldürüldüğü belirtildi.Etkinlik, sunumun ardından katılımcılar ile birlikte söyleşi yapılarak son buldu. Söyleşi sırasında katılımcıların görüşleri ise oldukça farklı ve ilgi çekiciydi. 1915’de yaşanan acı olayları Krikor Zohrab’ın hayatından gören katılımcılar bu noktadan yola çıkarak günümüzde yaşanan olaylara değindi.Etkinlik sonrası, Neşe Ozan ve Ayşen Günaysu’yla yaptığımız röportajda hem kendilerine hem de etkinliğe yönelik geniş bilgiler edindik. Kendilerini birer insan hakları savunucusu olarak tanımlayan Neşe Ozan ve Ayşen Günaysu daha önce“Türkiye’de Kadın Hareketinin Ermeni Büyük Anneleri” ve Fuat Dündar’ın doktora tezi olan “1915 Üzerine Yeniden Düşünmek: İttihat ve Teraki Cemiyeti’nin Tehcir Politikaları” başlıklı etkinliklere de imza atmış isimler..Neden azınlıklar veya özellikle Ermeniler konusuna yoğunlaştıklarını ise “Irkçılık ve ayrımcılığa karşıyız. Ülkemizde de azınlıklara karşı kimi zaman haksız tutumlar söz konusu. Bizde bir yerden başlamak istedik” şeklinde yanıtlıyorlar. İkili özellikle Krikor Zohrab’ı ele almalarının sebebini şöyle açıklıyor: “Biraz kişisel diyebiliriz. Zohrab’ın kitabını ilk okuduğumuzda kalbimizden vurulduk. kendisi hakkında yazıları ,hayatını, yazdığı eserleri okudukça tanınması ve bilinmesi gerektiğine inandık. Çünkü , o yalnız bir yazar değil aynı zamanda Osmanlı Dönemi’nin en parlak milletvekillerinden biriydi.”Bu tarz toplantı ve panellerin yeterli olmadığını vugulayan Günaysu ve Ozan “Herkesin en yakın çevresinden en uzağa gücü, bilgisi neyse onu paylaşmalı, anlatmalı. Bu yalnız birkaç kişinin değil toplumun yapıcağı bir iş. Aynı zamanda bunun okullardan başlanmasına inanıyoruz” diyor.Pazar günü tanık ettiğimiz bu olayla birlikte gördük ki , buğday tanesi ürün vermeye başladı…